Zaman zaman hazırlanıp yayınlanan emirnameler, insanların ekonomik ve sosyal gelişmesinde çok önemli bir engel olmuştur.  Gelen tepkiler ve yapılan açıklamalar, bu emirnamelerin yeniden gözden geçirileceğinin veya geri alınacağının mesajını veriyor.  Hükümet bu konuda nasıl bir tavır alacak doğrusu merak konusudur.
Gerek iskan politikasında, gerekse ferdi mal mülk edinmede insanlar edindikleri mallar üzerine çok büyük hayaller kurarlar.  O bağlamda tepkilerin de o doğrultuda sürüp gittiğini görüyoruz.
Gerek kuzeyden, gerekse güneyden göç eden kardeşlerimize dağıtılan tarlalar, onların tasarruflarında gelişmiş, bazılarının üzerine yatırımlar yapılmış.  Lakin onlar hiçbir zaman böyle bir “emirname” belası ile bir gün karşılaşacaklarını hiç hesaplamamışlardır.
Şehircilik Dairesi’nin öngörüleri, “kentsel gelişmede devlet adına tasarruf yapmak ve bölge gelişmesinde yeşil alan veya korumaya alınan topraklar, şehircilik anlayışına göre düzenlenmiştir” şeklindedir bana göre.
Olaya iki cepheden akmak lazım.  Bir resmi makamın pespektifinden, bir de mal sahipleri pespektifinden.
KKTC toprakları ne kadardır?  Ne kadarı imara açık bırakılmıştır?  Ne kadarı sit alanına uygundur?  Ne kadarı emirname kapsamına girmiştir?
Bütün bu sorular ışığında Şehircilik uygulamalarındaki düşüncelerinde haklı olsa da, insanların gelecek hayalleri, evlatlarına bırakacakları malları ve gelişme planları, emirname ile suya düşmüş oluyor.
Gerçekten bütün bu uygulamalar, hakikten kabul görecek mi?
Görüyorsunuz  halktan yükselen sesleri.  O sesler bir isyanın sesleridir.
Mesela geçmiş Girne Boğaz emirnamesinde pek çok insan mağdur olmuş ve bir gün, ama bir gün o emirnamelerin kalkmasını beklemişlerdir.  İlerleyen zamanda veya değişen iktidarlarda emirname kapsamına giren bazı araziler kapsam dışına alınmıştır.  Böylece insanlar kendilerini ve geleceklerini garantiye almış oluyorlar.
Geçmişte kırsal yöre insanlarının çocukları küçüktü.  Tarlalarını ekip biçmişler, ürününü pazara çıkarmışlar ve “Bir gün çocuklarımız evlenme çağına geldiklerinde kendilerine birer ev yapma imkanı bulacaklar” düşüncesi içinde o zamanı beklemişlerdir.
Şimdi sterlinle arazi veya arsa alıp ev yapmak mümkün mü?  
Özellikle ekonomik durumları iyi olmayan veya orta halli insanların gidip bazı maldar insanlar sterlinle arazi veya  arsa alıp ev inşa etmeleri mümkün değildir.
İsterseniz empati yapalım.
Siz bir çiftçisiniz...  Toprakla uğraşan insansınız.  Ve bütün tasarrufunuzda olan toprakları evlatlarınıza paylaştırmayı düşünmüşsünüz.    Lakin karşınıza çıkan emirnameler, sizi hayal kırıklığına uğratmıştır.
Geçenlerde bu konuda emirname mağduru olan bazı kırsal yöre insanının televizyonda söyleşileri ve isyanları vardı.
“Tek güvencem olan bu topraklar devletleştirilirse, çocuklarım evlerini nereye yapacaklar?” sorusunu soruyordu  bir vatandaş.
Emirnameler, yasa gücünde bir kimlik taşısa da, herşeyi insanlar yapar, herşeyi insanlar bozar.  Yani emirnameler peygamberin bir ilahi tasarrufu değildir anlayacağınız.
O bakımdan emirnameleri geri almak ve bu kaosa bir an önce son vermek lazım.
İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars, “Emirnameler tamamen imar Yasası altında yayınlandı ve tamamen geçicidir.”
Madem emirnameler geçicilik arzediyor, neden bir an evvel o geçiciliğe son verip bu karmaşayı bitirmezler?
Kısacası şu emirname belasına son verip, ülkedeki psikolojik ve bireysel çatışmalara son verilmesi lazım.