AKEL adına konuşan Yorgos Kukumas, vukuatı işleyen kişinin yaşının küçük olmasını dikkate alarak şunları söyledi:
“Birinin bu çocukla konuşması ve şunu izah etmesi gerekir: işgalle, işgalin sembolüyle ve ülkemizin bölünmesinin sembolü olan Rauf Denktaş’la problemi olmasının, bunlardan rahatsız olmasının çok doğru olduğunu. İşgal bölgelerinde olduğumuzda bu sembollerin hepimizi rahatsız ettiğini ancak sembolleri büyütmek ile bütün Rumlar olarak taksimi, taksimcileri ve onların emellerini mazi yapacak bir politika etrafında birleşmemizin birbirinden farklı şeyler olduğunu... Lisililerin 17 otobüsü, işgalin altını oymanın en iyi yoludur”

Bu kafa ile zoraki bir anlaşma çok zayıf bir ihtimal.

Ve bu kafanın barış diye bir derdi yok.

Bu kafa yüzyılı aşkın bir süredir Türkçe seslerden ve Türklerin nerdeyse tümünden nefret eden bir kafa.

Adı hiç önemli değil, bayrağı alıp kaçan ve Denktaş’ın fotoğrafını yırtan çocuğun, ona karşı en ufak bir kızgınlığa da gerek yok.

Kendini solda diye konumlandıran, hatta sosyalist ve dahi komunist diye pazarlayan AKEL in zihniyetidir Kıbrıs adasını Makarios ve klise ile birlikte bu hale getiren.

Yeniden detaylı olarak yazmaya gerek yok ama daha kilise ENOSİS plebisitini düşünmeye bile başlamamıştı AKEL self determinasyon yolu ile Yunanistan’a bağlanma mücadelesini başlattığında.

Ve bu gün, elbette ki Yunanistan’ın bir eyaleti olmak istemiyorlar bu günkü kazançları enosisin çok ötesinde. AB de iki Helen devleti, Türkiye’ye, KKTC ye karşı iki Helen oyu var.

Kıbrıs sorununa çözüm ararmışşş gibi yapan Elen komşularımızın siyasetçileri asla ve katiyen soruna çözüm bulma gibi bir niyet içinde değiller.. Bu gün gelin Maraş’ı alın desek de almayacaklar, geçmişte tam 10 defa almadıkları gibi. Dertleri çünkü bizi masada tutmak, enerjimizi tüketmek ve propaganda ile her gün bizi daha da zora sokmak.

BM parametreleri içinde asgari ölçüde de olsa insanca düşünmek, insanı insana eşit görmek var mı diye sorasım var müsamereciye ve fakat olmadığını biliyorum ve dahası ciddi ciddi müzakere yapılmadığını da biliyorum.

Bir gün yine aramızda daha da şiddetli gerginlik ve hatta savaş potansiyeli içerecek bir anlaşma kimin ne işine yarayacaktır.

Zihniyetin değişmediğini en az benim kadar bilenlerin ila nihaye müzakere hatta artık müzakere de değil, ( lütfen dikkat ) müzakerelere başlamak için müzakere merakını ve dahi tiryakiliğini anlayabilmek de mümkünatsız.