Kimse “Filan şahıs engellidir.  Kendine yeterli olmayan kişinin meclise girmesi ile memlekete ne faydası olabilir” düşüncesini kafasında barındırmasın.  Çünkü engelli kardeşlerimiz de hayatın ve yaşantının gerçekleridirler.

 Bakıyoruz bütün dünyanın engellilere ve engellere bakış açısına.  Gerçekten dünyanın ön plana çıkardığı engelli insanların hayata tutunmaları ve normal insanın yaşam fonksiyonları gibi bütün görevleri yerine getirme noktasına gelebilmeleri için canla başla çalışmalarına.  Bu maksatla açık oturumlar düzenliyorlar.  Ondan başka toplumsal uyanış adına uzun kitle yürüyüşleri düzenleyip   anlamlı pankartlar açıyorlar.
O bir uyanış mı?
Veya biz o uyanışın neresindeyiz?
Hatta kendi kendimize sorabildiğimiz bir soru var mı?
“Biz toplum olarak, veya bireyler olarak, engelli kardeşlerimizi normal hayatın akışında onlara gerekli desteği verebiliyor muyuz?”
Şayet düşünce bazında engelli kardeşlerimizin de herşeye layık olduklarını ve layık olurken de, fikirsel anlamda herkes gibi bir mecliste veya bir parlamentoda halkın seçtiği bir kişi olması veya olmaları gerektiği düşüncesi benliğimizde egemen olur mu?
Her ne kadar bendensel engelli kardeşlerimiz bazı sıkıntılar yaşıyor olsalar da, beyinleri ve fikirleri, meclise giren bütün milletvekillerinden hiç bir farkları olmadığını söyleyebilirim.
Yani bir mecliste yasa tartışmaları, komitelerde bütün yasal ve oluşum önerileri, engelli milletvekillerince de tartışılıp önemli veriler ortaya konabilir.
Hani bir söz vardır.
“Engelliye engel olma” diye bir söz...
Gerçekte engelli adaylara oy vermemek, o aday kardeşlerimizi engellemektir.  O bağlamda bu seçimlerde aday olan engelli kardeşlerimizin meclise girme haklarının herkesten fazla olduğunu söyleyebilirim.
Hemen hemen her seçimde değişik meslek alanlarında hizmet etmesi öngörülen milletvekillerinin, kapasite ve verim alanında, yeterli olup olmadığı tartışılıyor zaman zaman.  Meclis, “Yat Arap, kalk Arap” anlayışıyla yürümemelidir.
Bir partinin adayı, gerçekte parti ahlak ve parti ilkeleri açısından, bir yasayı kabul eder veya etmez, partisinin yasa önerilerine el kaldırarak onay vermesi doğaldır.  Doğaldır da,  bunun da yasal ahlak açısından veya meclise giren bir bireyin vicdani yapısı açısından insan bayağı düşünür durur.
 Bence bir engellinin meclise girme hevesi veya isteği, bir maaşa sahip olmak için değildir.  Gerçekte adaylıkları, hem toplum dertlerini dile getirmek, hem de engelli insanların sorunlarını daha bir ön plana çıkarmaktır.
Vakit vakit Engelliler Dernek veya Federasyonu tarafından dille getirilen istihdam sorunu gerçek ve daramatik bir sorundur.  Yıllarca pek çok engelli kardeşlerimizin hayata tutunması ve tutunurken de bir devlet güvencesi olması konusu dillendirildi ama yeterince bu dillendirme pek kabul görmedi.  Keşke bu yazımı yazarken ülkemizde kaç tane engelli kardeşimiz olduğunu, kaçının işsiz, kaçının istihdam edilmiş olduğunu araştırabilseydim.  Lakin önemli olan bu yazımla onların hislerine ve acılarına tercüman olmaktır.  Sadece his ve acılarına değil, ideallerine tercüman olmaktır amacım.
Genellikle engelli insanlar üretken olurlar.  Şiir, öykü, roman ve araştırma eserleri meydana getirirler.
Bu eserleri meydana getirirken de, içine duygu ve hayat gerçeklerini katarlar.  Yani “Ben engelliyim ama sen de benim varlığımı hisset, benim ideallerimi benimse ve bana güçlü bir destek ver” diyorlar.
Kısacası önümüzdeki seçimlerde aday olan engelli kardeşlerimizi bir kere daha bu medeni cesaretlerinden ve ideallerini meclise taşıma heyecanlarından ötürü, yürekten kutlar, başarılarının daim olmasını dilerim.