Tarihimizi hatırlama anlamında geçen gün Erenköy’de 1571 fidan dikildi.  Malum 1571, Kıbrıs’ın Osmanlılar tarafından fetih yılıdır.  Erenköy’e dikilen fidanların sayısı gerçekten bazı şeyleri hatırlatıyor ve güzel bir mesaj veriyor.

            Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın deniz yoluyla Erenköy’e gidişi ve orada şehit düşen kahraman Erenköy mücahitlerinin mezarlarını ziyaret edişi o anlamın bir uzantıydı.

            KKTC coğrafyasına baktığımızda Erenköy, maalesef küçücük bir kantoncuk olarak kaldı orada.  Orayla KKTC toprakları bir bütünlük arzetmese de oranın tarihi ve değeri ve anlamı vardır.

            Zaman zaman okuduğumuz belgesel kitaplardan veya araştırma yazılarından biliyoruz Erenköy topraklarının ne kadar çıplak ve ağaçsız olduğunu...

            O acımasız savaşta çıplak tepelerdeki mevzilerinde bir ölüm kalım savaşı veren mücahitlerin o kahramanlıkları asla unutulamaz.

            Belki bu ağaçlar çok önceden dikilmeli ve o çıplak tepeler ve tarlalar yemyeşil bir ormanlık haline gelirdi.  Yine de zararın neresinden dönersek kardır misali bu ağaçların dikilmesi bir sevinç oluşturuyor.

            Erenköy’de dikilen bu ağaçların alanına “1571 ormanı” denmiş.  Güzel bir isim. 

            Hani derler ya “Tarih tekerrürdür” diye....

            Erenköy toprakları, 1571 fidan bizlere geçmişimizi hatırlatıyor ve bu topraklarda Osmanlı’nın ne kadar uzun bir zaman yaşadığını ifade ediyor.  O bir çağrışımdır veya bir unutulmuşluğu hatırlamaktır.

            Rumların ENOSİS çığlıklarına verilen bir cevaptır esasında 1571 fidanın o topraklarda kök salması, boy vermesi ve yeşil bir örtü oluşturması.

            Erenköy ötesinde uzak dağların morlukları göze çarparken, insanın içinden “Bu topraklar benim atalarımın topraklarıydı” diyesi gelir.

            Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın şu sözleri de anlamlıdır:

            “Vatan toprağımıza, Erenköy’e bugünkü ağaçlandırma faaliyetiyle sahip çıkıyoruz.  Çevreyi koruyarak, ağaçlandırma faaliyetlerimizle, Erenköy’ü geleceğe hazırlıyoruz.  Burada hep birlikte Erenköy Direnişi’ni anıyoruz.”

            Bazı insanların aklına bir soru gelebilir...

            “KKTC topraklarında kaç tane Erenköy vardır.”

            Ben de diyorum ki KKTC topraklarında iki tane Erenköy vardır.

            Mutlu Barış Harekatı ile ada ikiye bölünürken, Erenköylüler o kopuk coğrafyadaki topraklarda kalmışlar ve haklarında verilecek kararı beklemişlerdir.  Güneyden gelen bütün göçmenler belirlenen bölgelere yerleştirilirken, onlar hala oradaydılar.  Ta ki Bayraktarlık onlar için ayırdığı Karpaz’daki balıkçı köyü Yalusa (Yeni Erenköy)’ya yerleşene kadar.  İşte öylesine fedakar vatan evlatlarıdır Erenköylüler...

            Erenköylülerin bu toplumun var oluşunda çok büyük emeği vardır.  Bütün silahları onlar getirirlerdi Anamur’dan Kıbrıs sahillerine.  TMT’nin güçlenmesine ve silahlanmasına çok büyük katkılar koymuşlardır. Hatta bu kardeşlerimiz tarihe BEREKETÇİLER olarak geçmişlerdir. O Bereketçiler ki köhne balıkçı tekneleri ile Türkiye sahillerine giderler, silahlarını yüklenirler ve Akdeniz’in dalgaları ile boğuşarak Kıbrıs sahillerine çıkarlardı.

            Bereketçiler sadece denizin acımasızlığı ile boğuşmadılar. Onlar İngilizlerin sahil korumaları ile de boğuştular ve bazıları şehit oldu.

            Erenköy, Bereketçiler ve kahraman Erenköy mücahitleri bir tarihin efsane insanlarıdırlar.  Ersin Tatar’ın bu toprakları “Çanakkale”ye bensetmesi ve o mücadelenin daha küçük boyuttaki var olma savaşı olarak nitelendirmesi yanlış değildir. 

            Yakın bir tarihte yeniden Kıbrıs görüşmeleri başlayacaktır.  Ve dünya yine Rum kaşığı ile yemek yiyecektir.  Bu durumda çok sağlam durmak lazım.  Tarihimizi hatırlayarak ve hatırlatarak geleceğe yelken açmalıyız.

            Hani “Tarih tekerrürdür” dedik ya...

            O anlamda bu sözler bize, Denktaş’ın dedesi Şeherli Mehmet’i hatırlatır.

            İngilizler adayı resmen kolonilerine bir halka olarak eklediklerinde ve Türk bayrağını indirip, göndere İngiliz bayrağını çektiklerinde, giden son Osmanlıların arkasından bakarak şöyle demişti:

            “Gittiler ama yine gelecekler...”

            Gerçekten de yıldan sonra 20 Temmuz 1974’te Osmanlı’nın torunları Mehmetçikler gelmişler ve Kıbrıs’ın kuzey topraklarını vatan yapmışlardır.

            İnsan bir soru sorabilir kendine.

            “Nisan sonunda yapılacak 5+1 toplantısından bir sonuç çıkmazsa, ki çıkmayacaktır, bize ne yapmak düşer?”

            Şu andaki durumumuzdan daha kötü olmayacağız. Önemli olan Anavatan’ın etkin garantisidir.  Türkiye’nin yükselen değerleri elbette ki bizleri de mutlu edecek ve kendimize yeni bir gelecek hazırlayacağız.

            Evet!  Tamı tamına dikilen 1571 fidan ve Erenköy tepelerinde destan yazan kahraman şehitler...

            1571 fidan bana neler yazdırmış ve neler ifade etmişim.  Lakin şu 1571 Ormanı’nın oluşmasından mutlu olduğumu onurla ifade edebilirim.