Geçen gece geç vakit Suriye’den fırlatılan S200, hava savunma sistemi füzesinin Taşkent yakınlarına büyük bir gürültü ile düşmesi, gerçek anlamda bir dehşeti yaşattı.

                Biz Kıbrıs halkı ilk kez böyle bir füze ile karşı karşıya geliyor.  Bereket versin ki bu füze, meskûn bir bölgeye düşmedi.  Tabir yerindeyse “yolunu şaşıran” füze, kentin göbeğine de düşebilirdi.  Binlerce insanın hayatı bitebilirdi.

                Bu da bize Kıbrıs’ın Ortadoğu’daki savaşlar bağlamında çok büyük bir risk bölgesinde olduğunu gösterdi.  Her ne kadar da Kıbrıs’ın çevresindeki ülkelerle bir çatışmamız veya bir husumetimiz olmasa da, demek oluyor ki bu bölgedeki ülkelerin kendi aralarındaki sıcak savaşları esnasında füzeleri bize de düşebiliyor.

                Taşkent halkının paniği ve korkusu, herhalde diğer bölgelere göre daha fazladır.

                Füzenin düşmesi sonrasında bölge halkı ile yapılan söyleşilerde şu ifade vardı:

                “Biz uçak düştüğünü sanmıştık.”

                Taşkent yakınlarına düşen S200 füzesinin parçaları, Dikmen, Değirmenlik, Serdarlı ve Görneç’e kadar düşmüş.  Bu bölge halkı nasıl panik yapmasın ve “kıl payı ölümden döndük” demesin.

                Sadece KKTC halkı değildir füzeden ve olası sonuçlarından korkan.  Rumlar da aynı endişe içine girerek, “Bu füze güney bölgesinde herhangi bir yere de düşebilirdi” diyorlar.

                Bu konuda onlar da bizim kadar endişelenmekte haklıdırlar. Çünkü bu “akıllı füzeler” ölüm saçıyor ve Kıbrıs, gerçek anlamda çok büyük bir riskli bölgeinin tam ortasındadır.  Taşkent’e düşen füze, Rum bölgesine de düşebilirdi.

                Ünlü bir sözü vardır eski insanların...

                “Tüfek icad oldu mertlik bozuldu.”

                Gerçekten tüfek icad oldu ve mertlik tam anlamı ile bozuldu.  Şayet bu sözü söyleyen kişi veya bir aydın, ülkemize düşen füze parçalarını görselerdi, herhalde söylemiş oldukları bu sözün çok çok ötesinde insanların hayatının çok büyük tehlikelerle karşı karşıya kaldığını dillendirecekti.

                Gündüz veya gece... Hiç fark etmez...  Füzeler karşılıklı savaş halindeki ülkeler arasında atılırsa, bir gün Allah korusun başımıza düşebilir ve büyük acılar yaşayabiliriz.

                Galiba Suriye göçmenlerini şimdi daha iyi anlıyoruz.  Kendi ülekelerineki iç savaş sonrasında sınırlara koşarak milyonlarca insanın Türk sınırını geçerek hayatlarını kurtarmaları, gerçek anlamda tam bir savaş korkusunun görüntüsüdür.

                Savaştan kaçan insanların yaşadıkları dehşet, gerçekten çok büyüktür.   S200 füzesi Kıbrıs topraklarına düşünce, ölümü daha yakından yüreğimizde hissettik.

                Herhalde bu duruma önlem olarak diplomatik temaslar rol oynayacak.  Düşen füzenin Rus yapımı bir savaş malzemesi olması, herhalde Rusya’yı da harekete geçirecek ve Rusya tarafından gerekli uyarılar Suriye’ye yapılacaktır.  O uyarı herhalde, “Füzeler daha dikkatli kullanılmalıdır” şeklinde olacaktır.

                Herşeye rağmen bundan sonra gece yatağımıza yattığımızda huzur içinde uyuyabiliecek miyiz?  Bence uyuyamayacağız.  Bütün Kıbrıs halkı huzur içinde uyuyamayacaktır.

                Ortadoğu’daki savaşlarda taş taş üstünde kalmamasını muhtelfif defalar haberlerden ve belgesellerden izlemişiz ve hala izliyoruz.

                Mesela ABD’nin Saddam dönemindeki körfez savaşında Irak’ı nasıl vurduğuna ve patriot füzelerinin Irak’ı nasıl perişan ettiğine de tanık olmuşuzdur.

                Gerçekte yapılmakta olan savaşlar, ülkelerin birbiri üzerinde egemenlik kurmasına ve bölgede hakimiyetni elde etmeye yöneliktir.  Üstüne üstlük petrol kaynaklarının varlığı de savaşa bir etkendir.

                Çok büyük endişe ve korkumuzu sineye çekmeye çalışsak da, yine de bir dilekte bulunmadan edemeyeceğiz.

                “Allah başka füzeleri başımıza düşürmesin.”