Yemek kültürü olarak nitelendirilen “Gastronomi” bilimi, hemen hemen bütün dünyada kabul gören bir meslek haline geldi.  İlk çağrışımda “Gstronomi“, “astronomi” ile kardeş bir kelime gibi görülse de, her ikisinin dalları ve işlevleri farklıdır.
Son zamanlarda hemen hemen bütün televizyonlar “şef yarışması” düzenliyor. Yani bir diğer deyişle şef adaylarına gastronomi bilimini öğretip, mükemmel bir meslek sahibi olmalarını hedefliyor.
Lakin çoğu insan şu yemek kültürünün önemini pek bilmiyor. Veya yeni yeni uyanıyor insanlar gastronomi konusunda.
Hatta çoğu insan şöyle de düşünüyor, genel kültürü düşük olan insanlar.
“Yemeğin de kültürü mü olur?  İşte pişir kuru fasulyeyi, yanına da bir pilav yap, koy masaya” derler.
Kuru fasulye ile pilav da yemek kültürünün bir parçasıdır.  Özellikle yöresel yemeklerde kuru fasulye hep ön plandadır.  Askeri birliklerin en temel yiyeceğidir kuru fasulye ile pilavdır.  O kadar askeri nasıl doyuracaksın?  İşin kolayı ve en ekonomik olanı da kuru fasulye ile pilavdır. Tabii ki bunun yanına bir de kıymalı makarna eklediniz mi, iş tamamlanıyor.  Gerçekte bu yemeklerin kalorileri bayağı yüksektir.
Hani sorarlar, “Askerde ne yedin?” diye.  Onun cevabı da “Karavanadan kuru fasulye ile pilav yedim” der asker.  Askerin süsüdür karavanadan yemek yemek ve o yemeği yerken anılarına birşeyler eklemek.
Herşey bir yana.  Gastoronomi bilimi, gerçek anlamda tam bir yemek sanatıdır.  Öyle bir tabak kuru fasulye, pilav değildir.  Özellikle turizm okullarında gastronomi çok önemli bir derstir. İsterseniz bir üniversitenin turizm bölümünün atölyesine gidiniz, oradan ne elemanlar, nasıl yetişir onu görünüz.  
Mesela ileriyi gören bazı gençler, İngiltere’ye sırf gastronomi eğitimi almak için dört yıl üniversitede eğitim alırlar.  Özellikle şeflik bölümünü seçen gençler İngiltere’den şef olarak mezun olduklarında, dünyanın neresine giderse gitsinler hiç aç kalmazlar.  Beş yıldızlı oteller bunları kaparlar.  Lakin daha da önemlisi, şef olacak gençlerin yine beş yıldızlı otellerde staj görmeleridir.   Hem de dünyanın en ünlü beş yıldızlı otellerinde.  O staj sonrasında hayata atıldıklarında, yapmış oldukları şeflik starjlarının sertifikaları onlar için bonservis veya referans gibi olur. Yani deneyim, gastronomide de çok önemli yer tutar.
Mesela Kıbrıs’taki beş yıldızlı oteller, kendi şeflerini hep dışarıdan getirirler.  Neden?  Çünkü Kıbrıs’ta istenen anlamda ve istenen donanımda şef yoktur.  Bu durumu pek çok kereler beş yıldızlı otellerin müdürlerine sormuşumdur, “Neden otellerinizde Kıbrıslı otel mezunlarını çalıştırmazsınız?” diye, onlar bana, “Kıbrıs’ta istenen donanımlara sahip eleman bulamadığımız için” derler. Haksız da değiller hani.  Madem koskoca beş yıldızlı otellerin mükemmel bir şefe ihtiyaçları var, onlar da elbette istedikleri adamları getirip otellerini döndürecekler.
Üniversitelerin turizm bölümlerinde sadece ahçılık veya gastronomi öğrenimi yoktur.  Bunların yanında pazarlama, rezervasyonla ön büro, kat hizmetleri, teknik hizmetler v.s. vardır.
Gerçekte beş yıldızlı oteller, bir saat gibi, bir kalbin atışı gibi durmaksızın ve hiç aksamadan çalışır.  P baüşaöda bu alan çok iyi bir hizmet sektörüdür.
Örneğin yüksek sezonda ve otelin yüzde yüz doluluk oranına sahip bir dönemde şeflere de, ön büro ve rezervasyon hizmetleri ile kat hizmetlerine de çok büyük ihtiyaç vardır.  Yani bu alanda hizmette hata yapma lüksü yoktur.
Yine gastronomiye dönecek olursak.  Hele bir düşünün otellerin yüzde yüz doluluk zamanlarını.
Böyle günlerde şefler, günlük veya haftalık yemek listelerini hazırlayıp yoğun bir çalışma sürecine girerler.  Sabah kahvaltı hazırlığı, öğle yemeği ve akşam yemeği v.s.  Her menünün farklılığı ve zenginliği çok önemlidir.  O dengeleri sağlamak bayağı deneyim ister.  Yemek sonrası meyve ve tatlıların hazırlıkları ve müşteriye sunulması da başlı başına bir iştir.
Unutmayalım...
Otellerin yemek donanımları ve görsel anlamda güzellikleri de çok önemlidir.  Yani o masalardaki süslü yemekleri görmek de bir başka güzelliktir.
Kapruz zamanı öyle sanatçı şefler ve ustalar vardır ki, karpuzu bıçakla oyarak şahane desenleri masaya koyup, etrafını da bir sürü meyve ile süslerler.  Yani esterik anlamda söylüyorum karpuzu.  
Bir meyve tabağının da hazırlanması deneyim isteyen bir durumdur.  Masada müşterinin kullanacağı çatal bıçak donanımları da başlı başına bir sanattır.  Mesela balık yiyecek müşteriler, mutlaka masalarında balık bıçağı bulundururlar.  Aksi takdirde balık yemenin de bir sanat olayı olduğunu bilemeyiz.
Yani kısacası “gastronomi” deyip geçmeyin.  Gastonomi müthiş ve iş alanı ve yemek sanatıdır.  Bu alanda yayınlanan kitaplar, ev hanımlarına müthiş bir anahtar olur.  Çorbaların yapımı için bile yemek kitaplarına baş vurur ev hanımları.
Kısacası “gastronomi” anlayacağınız...