Uzun ince bir yolda gidiyoruz,  gündüz gece, Aşık Veysel’in dizelerine nazire yaparak. Halimizin iyi olmadığını biliyoruz, hallerimizin de. Kamu sektörü ve özel sektör çalışanlarımızdan tutun, reel sektörün farklı kesimlerinde çalışanların da gün geçtikçe ağırlaşan sorunları bir bir gündeme gelmekte. Peki ama ne olacak bu işlerin sonu? Her şeyi hükümetten beklemek, hükümetin tüm sorunlarımıza çözüm bulmasını beklemek ve istemek alışkanlığını öncelikle bir tarafa bırakarak, ama hükümet organlarıyla  tam bir iletişim ve işbirliği içerisinde, sorunlarımıza sağlıklı teşhisler koyarak, sorumlulukların da tüm paydaşlar tarafından adil olarak üstlenilmesi vazgeçilmez koşuldur. Tarım alanında olsun, sanayi ve ticari alanlarda olsun yaşanılan sorunların kısa sürede çözüme kavuşturulması beklenmemelidir. Tüm kesimlerin sabırla birbirlerine güvenerek yola çıkılması halinde, yapılacak özverilerin boşa gitmeyeceği duygu ve inancı pozitif sonuçların elde edilmesini kolaylaştıracaktır. Şimdi gelelim hayvan üreticilerinin bugün de devam etmesi beklenen olaylar yaratmış gösterilerine. Bir defa yüzde-yüz haklı olsalar bile, yasaların belirlediği sınırlar dışına çıkarak, yaşamın akışını önleyecek eylem ve tehditler, diğer yurttaşları rahatsız edecek davranışlar onların haklılıklarına daha fazla hak katmamaktadır. Hükmet ve ilgili bakanlık yetkilileri ile zaten devam eden bir diyalogları vardır. Kamuoyunu rahatsız edici önlemlerle, hükümeti baskı altına alarak elde edilebilecek haklar, diğer sektörlere de ancak kötü bir örnek oluşturacaktır. Yani bundan sonra her yollara düşen, araçlarla trafiğin akışını aksatan ve hele de “tutmayın bizi, güneye geçeriz” kabilinden koşuşturma ve gösterilerin kimseye faydası olmaz. Kıbrıslı Türkler hangi meslekten olurlarsa olsunlar, tüm çalışanları ile yapıcı ve sonuç üreten diyaloglar içerisinde önce konuşmayı öğrenmek zorundayız. Kimsenin hangi pozisyonda olursa olsun, diğer çalışanların veya sektörlerin haklarını ve hukukunu bir kenara iterek, kendi haklarını en öne çıkarma hakkı yoktur ve olamaz. Doğrudur, birçok insanımız ve sektörlerimiz gerçek anlamda yaşama mücadelesi vermektedirler. Ancak bu mücadelelerin başarıya ulaşabilmesi, girdiğimiz tünelde en az zararla çıkabilmemiz için karşılıklı azami anlayış ve dayanışmaktan başka da çare yoktur. O zaman sakinliğimizi her ne olursa olsun koruyacağız ve, gücümüzü karşılıklı müzakere süreçleri içerisnde göstereceğiz.  Sonuçta hükümet bile olsa, hükümet bütçesi ve fonları da olsa hepsinin de sınırları vardır ve bir noktadan sonra zorlamanın anlamı başka insanların diğer kesimlerin haklarına tecavüz anlamındadır. Gerek hükümet gerekse polis kuvvetleri Lefkoşa’da geçtiğimiz hafta yer alan hayvan yetiştiricileri eylemlerinde hataları, eksiklikleri vardır. Aşırı ve orantısız güç kullanımı da vardır. Hastaneye kaldırılan insanlar, hapse atılan göstericiler vardır. Hepsine de geçmiş olsun diyoruz. Ancak ülkem başbakanı Erhürman’ın bizzat bu olaylarla ilgilenmesi ve gerçekleştirdiği ziyaretlerin de verdiği mesajı herkes iyi okumalıdır. İstenmeyen olaylar oldu. İstenmeyen olaylara hepimiz de tanıklık ettik. Yeter. Bugün hafta başı ve taraflar eğer şimdi anlaşamıyorlarsa bir ara verip her şeyi daha sakin değerlendirme fırsatını birbirlerine vermelidirler. Hükümetin de Tarım bakanlığının da bir yere kaçacakları yoktur ve yerindedir.  Gerekmesi durumunda hayvanların yaşamakta oldukları sorunları masa başında dinlemekten öte, bizzat yerinde görmek amacıyla sorunları yaşandıkları yerlerde gözlemlemeli ve yaşandıkları yerlerde, uzmanlarca çözümlenmeye çalışılmalıdır. Uc uca koysak sadece saatlere sığan mesafelerde yaşıyoruz ve bunun avantajlarını da kullanarak, tüm üreticilerimizle yakından ilgilenilmeli, canlı ve sağlıklı bir diyalog her aktif tutulmalıdır. Eylül ayı demek giderlerin arttığı bir ay demektir. Yurttaşlar her şeyden önce okullara para yetiştirmek, hayvancılar, çiftçiler kış sezonu için hazırlıklarını tamamlamak zorundadır. Bunlar da tabii ki gittikçe daralan değil, enflasyon nedeniyle daha da genişletilmesi gereken bütçelerle mümkündür. Eğitimle ilgili olsun, tarım ve sanayi ile ilgili olsun, yerel ve T.C menşeli bankaların ihtiyaç içindeki insanlarımıza göreceli olarak düşük faizli ve uzun vadeli kredi olanakları yaratması hükümetin hazırlığı ve yönlendiriciliğinde pek ala yaşama geçirilebilir. İhracat için verilen primler yeniden gözden geçirilerek, yeni ve genç yatırımcılarımız teşvikler artırılabilir. Ilık kış mevsimimiz nedeniyle kış turizmi için çok daha özel bir hazırlık ve tanıtımlar gerçekleştirilebilir.  Yeni istihdamlar yaratacak planlamalar ve programlara yeniden canlılık kazandırılabilir. Küçük adamızın kuzey bölümünde hayatı daha güzel ve yaşanılır kılmak hepimizin elinde ve sorumluluğundadır. Tartışalım birbirimize kızalım da ama ne olur kırıp dökmeyelim. Biber gazı kullanmayalım. Coplamayalım da. Sorunlarımızı konuşarak çözeceğiz. Dillerimiz tutulmadı. Aklımızın da tutulmadığını dosta da düşmana da göstermek zorundayız.