Son günlerin en hareketli ve en ilgi çeken haberi, hiç şüphe yok ki, gazinocuların ülkeden para kaçırdıklarına dairdir.  Bu konunun detayına inenler, mutlaka bu haberin kaynağını da bulacaklardır diye düşünüyorum.  
Lakin bazen de bazı haberciler, hani “birisi kuyuya bir taş atar, kırk tane akıllı o taşı çıkartamaz” dedikleri şey var ya, galiba bu konuda ona benzer.     
Bu bilgilerin kaynağının,, gazinocuların ülkeden para kaçırma meselesinde Türkiye’deki “MASAK”ın devreye girdiğine dair olmasındandır.  Belki çoğu insan bilmez...     
“MASAK” Türkiye’deki ‘Mali Suçları Araştırma Kurulu’nun  kısaltılmışıdır.     
Anadolu Ajansı’nın yayınladığı bir haber üzerine, MASAK devreye girmiş veya uyarılmış, bunun üzerine de, Maliye Bakanı Serdar Denktaş konuya açıklık getirmiş. “Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturma kapsamında, Sulh Ceza Hakimliği’nin bir kararı bulunduğu yazıldı. Mahkemenin aldığı kararın içeriğini öğrenmek için kararı talep ettik. Türkiye’deki yetkili makamlarla ve MASAK’la görüştük, ancak onların da böyle bir raporla bilgiden haberleri yok.” Serdar Denktaş daha ne yapsın?  Konu tırmanınca o da kamuoyundaki bulanıklığı giderme adına detaya inmiş. Bu işi araştırınca insanın kafasına türlü şeyler geliyor. “Böyle bir haber neden kamuoyunun içine bir bomba gibi düştü?” Veya “Bu haber doğruymuş gibi” yazıldı? Her olayda olduğu gibi mutlaka bir suçlu varsa yakalanacak veya bu suç gün ışığına çıkacak.  Bütün bunlar mali mevzuatlar. Ülkede dünya kadar betofis açıldı.  Ergin çağa gelmemiş gençlere giriş yasaklandığı sürece mesele yok herhalde.  Bir de öğrenciler... Kumarhaneler de beş yıldızlı otellerin çok önemli bir parçası haline geldi. Turizm dendi mi, sadece kum ve deniz geliyor akla.  Halbuki kumarhaneler ve bahis kuruluşları, turizmin de bir parçasıdır. Hatırlıyorum...  Türkiye’deki kumarhaneler kapatılınca, oradaki kumarhaneler KKTC’ye kaymışlar ve merhum Cumhurbaşkanımız Denktaş da bu kumarhanelerin KKTC’de faaliyet göstermelerine destek vermişti. Merhum Cumhurbaşkanımız Rauf R. Denktaş kumarhanelerin KKTC’de faaliyet göstermesine neden onay vermişti? O onayın kökünde iki neden vardı.  Birincisi KKTC’nin ekonomik yönden güçlenmesini sağlamak, ikincisi de turizme renk ve cazibe katmak. Zaman zaman kendisi ile yaptığım sohbetlerde bu konu açılınca bana şöyle demişti: “Kumarhaneler ülkemize kaydı, kapılar da açıldı, oh ne güzel...  
Şimdi Rumların paralarını alacağız!” Gördünüz mü merhum Denktaş’ın kafasındaki planı ve içindeki duyguyu? Gerçekten de Rumlar büyük paralar bırakıyorlar kumarhanelere. Tabii ki Denktaş Bey’in bu arzusu ötesinde, bazı insanların kendilerini kumara kaptırmalarına olan tepkileri de vardı.  Hatta çok eski bir alışkanlığın getirdiği odaklarda gizli kumar oynatılmasına tepki gösterir, hatta bizzat kendisi o kulüp veya cemiyetlerin arka odalarında kumar oynayanlara baskın yapar, sonra da bir güzel orada kumar oynayanlara bir fırça çekerdi.   Denktaş Bey’in bunu yapmasının nedeni, bazı kumar hastası memurların maaşını aldığı gibi bütün parasını kumara basması ve evini ihmal etmesiydi.  Çünkü zaman zaman saraya kumarcıların eşleri de gelip, ondan önlem almasını talep ederlerdi.  O nedenle Denktaş Bey tepkisini gösterirdi.  Otellerin kumarhanelerine değildi tepkisi. Denktaş’ın kanuni yollardan beş yıldızlı otellerde kumar oynanmasına bir muhalefeti yoktu.  Sadece kumarhanelere girişlerin kurala bağlanması gerektiğini, talebelere ve yerli halka kapalı olmasını savunurdu. Yerli halkın kumarhaneler girişinin de bir kurala bağlanması gerektiğini düşünüyorum.  Mesela belli bir yaşa gelmiş, toplumda çok büyük saygınlık kazanmış insanlar, ilerlemiş yaşlarında veya son günlerinde sırf eğlenmek ve bir nebze eğlence kültüründen yararlanmak için “cüzi” diyebileceğimiz bir miktarla kumar makinelerinde vakit geçirirler ki, zaman zaman yapılan polis baskınlarında bu insanlara dava okurlar. Halbuki bu yaşa gelmiş nice insan, sırf para kazanmak veya çok büyük paralarla zengin olmak niyetinde değiller.   Geçmiş Maliye Bakanları ile de bu durumu konuşmuştuk.  Naçizane bir ifade ile geçmiş devlet görevlerim arasında kumarhane ve otelleri denetlemek de vardı.  O bağlamda olaya bir başka gözle bakıyorum. Dediğim gibi eski Maliye Bakanlarına yapmış olduğum öneri, bu yaşlı insanlara her kumarhaneye girişte beş veya on TL’lik sembolik bir giriş ücreti alınsın ve yerli halk-polis arasında polemik yaşanmasın, şeklinde idi.  Şimdi de aynı şeyi öneriyorum. Zaman zaman Kıbrıslılar arasında şu ifadeler kullanılır: “Yahu, Türkiye’den ve Güney Kıbrıs’tan dünya kadar insan gelip elini kolunu sallayarak gazinolarımıza girer, biz yerli halk bundan mahrum oluyoruz.” Bu tepki de doğru bir tepkidir esasında.  Bazı gazino işletmecilerinin gözlemlerinde nice eski bakanlar, nice yargıçlar, nice savcılar ve nice eski bürokratlar ve önemli siyasetçilerin eşleri vardır. Gerçek kumarcılar, çok büyük paralarla oynarlar.  Hatta geceyle gündüzü birbirine karıştırarak evlerinin yolunu da unuturlar.  Bu tür adamları kimse durduramaz.  Yerli halka konan yasak bir yana, zaman zaman bazı büyük köylerde kahvehane köşelerinde, gizli odalarda kumar oynandığını biliyor musunuz? Bu türdeki büyük kumarcılar, zaman zaman uçağa binip Monte Carlo’ya giderler özgürce kumar oynamak için.  Las Vegas bizden çok uzaklarda.  Lakin gerçek kumarcılar uzak veya yakını düşünmezler.  Kumar zevklerini nasıl tatmin edecekler, onu düşünürler. Kumarhanelerin denetlenme veya mali açıkdan para kaçırma meselesi bir yana, gazinolar, ülke turizmin zenginliğidir.  Ayrıca cazibesidir de.  Belki bazı insanlar bu düşünceye tepki gösterecekler.  Göstersinler canım.  Olaya büyük açıdan bakmak gerek.  Büyük gözlerle görmek lazım ülke turizmini ve karizmatik yapısını. Daha ne diyelim ki...  Gelişen dünyada varsak, buna da alışmak ve bunu kabul etmek zorundayız.  Yani gazinolar...