Dünler, bugünler ve yarınlar. Dünlerimiz bugünlerimiz ve yarınlarımız..Yakınlarda yaşadığımız dünlerimiz içerisine demokrasimiz adına canımızı sıkan, bizleri üzen bazı gelişmeleri hep  beraber izledik. Tüm medya organlarımız,  gerek günlük bir gazetemize yapılan saldırılar, gerekse  Cumhuriyet Meclisi’ndeki yemin töreni sırasında yaşanan olayları yazmaktalar, daha da  yazacaklar çizecekler.
Dünyada en gelişmiş ülkelerin bile kendilerine göre demokrasi zayıflıkları,  açıkları vardır. Öyle olmasaydı ileri demokrasinin kaleleri olarak görülen ülkelerde bile zaman zaman,çok üzücüdür ama katliamlara varan ırkçı saldırılar olmazdı olamazdı.
 Bu yazdıklarım, yakın dünlerimizde, demokrasimize ve hukuk düzenine yapılan saldırıları küçümsediğim anlamına kesinlikle gelmemelidir. Son yapılan saldırıları kınıyor ve protesto ediyorum. Ülkemizdeki basın özgürlüğü adına da çok üzgünüm. Bireysel veya toplumsal yaşamda akıp giden zaman içerisinde,  yaşanmakta olan koşulların da şekillendirdiği;  istenen istenmeyen olaylar dizisinin yaşanması kaçınılmazdır. Önemli olan bu olaylardan beğendiklerimizden, benimsediklerimizden olduğu kadar, arzu etmediklerimiz ve hatta tiksindiklerimizden de gereken dersleri almak ve alabileceğimiz önlemlerle, daha iyi günler için ümitle ve azimle yolumuza devam etmektir.
Kıbrıslı Türkler hem nüfusları,  hem de yaşadıkları toprak parçası itibarıyla çok küçük bir toplumdur. Böyle küçük bir toplum olmanın doğal olarak dayattığı kısıtlar yanında bir de 55. Yılın giren ve uluslararası bir işletmeye ve zaman zaman da sirke dönüştürülen Kıbrıs sorununun biriktirdiği ve üzerimize empoze ettiği sorunlar ve kısıtlamalarla yaşıyoruz.
Kısacası Kıbrıs denen sahnede oyuncular ve siyasi aktörler,  görünenden de çoktur ve bu aktörlerin rolleri zaman zaman daha da aktifleştirilerek belli amaçlara varılmak istenmektedir. İşte önemli olan tüm bu iç ve dış aktörlerin ve koşulların yarattığı ortamda sahip olabildiğimiz demokrasimizle, demokratik hukuk devletinin değerini daha da bilerek ve anlayarak, demokrasimizin ve hukuk devletinin kurallarının çalıştırılması noktasından zerre kadar taviz vermeden,  yolumuza devam etmek, dünlerden ve bugünlerden çok daha güzel yarınlar yaratabilme başarısını göstermektir.
Son birkaç dünde deneyimlediğimiz olayların üzerine,  devletimizin ilgili kurumları korkusuzca gitmeli ve anayasal ve yasal işlevsellikleri çerçevesinde görev , yetki ve sorumluluklarını yerine getirmelidirler. Bu konuda hiçbir zaafiyetin gösterilmemesi konusunda, göreve gelecek yeni hükümet dahil,  Meclisimizin de yakın gözetim ve denetlemeleri yapmaları kaçınılmazdır.
Özetle,  Kıbrıs Türk toplumunun demokrasi ve hukuk kuralları içerisinde kendi kendini yönetme konusunda önünde yeni sınavlar, testler ve eksersizler vardır. Yapması gereken ödevler, yoğun çalışmalar vardır.
Son yaşadığımız , 7 Ocak seçimlerinin sonuçlarının verdiği mesajlar yanında, Meclise giren siyasal partilerin kendi aralarındaki oluşumların vermekte olduğu mesajlar da vardır. 6 siyasal partili Meclisi Kıbrıslı Türklerinin iradesini temsil eden siyasal yelpazenin ta kendisidir. Bu yelpazede yer alan tüm siyasal aktörlerin tümünün de,  temsilcisi oldukları topluma karşı, vekili oldukları millete karşı sorumluluklarını en üst düzeyde ve demokratik sorumluluk içerisinde yerine getirmeleri,  Meclis dışındakilere de örnek olacak ölçülerde olmak zorundadır.
Meclisimiz içerisinde de dışarısında da sloganlar atmak hiçbir sorunumuza ne çözüm ne de olumlu bir yaklaşım getirir. Sloganlar atmak uyuşuk beyinlerin, geçici olsa de,  kendilerini aldatma biçimidir, bir siyasal mastürbasyondur. Bu tür davranışlar çok daha önceleri siyasal arenalarımızda yaşanmış ve artık gerilerde kalmıştır. Son ortaya konan “ heyheyler” bazı hedef kitlelerde geçici sarhoşluklar yaratabilir, ancak hiçbir sarhoşluk da geçici değildir. Ayrıca her defasında aynı “sarhoşluk” düzeyleri için daha yüksek dozlarda girdiler de gerektirmektedir. Çıkar yol değildir bunlar!
Bu toplum 50 tane vekil seçerek Meclis’ine göndermiştir. Hepsinden de ciddi çalışmalar ortaya koymalarını, başarılı işler yapmalarını haklı olarak beklemektedir ve istemektedir. Bunun hesabını ilk seçimde soracağından da kimseciklerin şüphesi olmasın.
BU TOPLUM AÇIKCA BELİRTELİM Kİ, ESKİ TOPLUM DEĞİLDİR. KKTC ESKİ KKTC DEĞİLDİR. BUNDAN DA ÖTESİ KIBRISIN BÜTÜNÜ, ESKİ KIBRIS DEĞİLDİR. BU NEDENLE,  MECLİSİ DE YENİ OLUŞACAK HÜKÜMETİ DE ESKİ MECLİSLER GİBİ, ESKİ HÜKÜMETLER GİBİ KESİNLİKLE OLAMAZ,  OLMAMALIDIR. “FİKRİ HÜR, VİCDANI HÜR” AYAKLARI YERE BASAN, GERÇEKÇİ VE RASYONEL DAVRANAN İNSANLARIMIZ VE VEKİLLERİMİZİN ORTAK SİNERJİSİNİN YARATACAĞI YENİ BİR İKTİDARLA, TÜM YAŞANAN DÜNLERİMİZ VE BUGÜNLERİMİZDEN GEREKLİ DERSLERİ DE ALARAK, YARINLARIMIZA SAHİP ÇIKILDIĞINI GÖRMEK İSTİYORUZ.