Rum lider Anastasiades’in, Kıbrıs sorununa çözüm biçimi olarak ortaya attığı “gevşek federasyon” formülü, ilginç tepkiler doğurdu. Bunu yeni ve ilk kez ortaya çıkmış bir öneri/formül olarak algılayanlar çok! “Gevşek federasyon”un ne olup ne olmadığı da tartışılıyor. Varsın tartışıladursun ama dikkat edenler Anastasiades’in bunun ne anlama geldiğini de açıkladığını anlayabilirler. Anastasiades bu açıklamayı, 26 Ekim 2018 günü, KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı ile görüşmesinden sonra yaptı ve “kurulması hedeflenen federasyonda merkezi hükümetin yetkilerinin azaltılmasıyla, Türk tarafının sahip olacağı bir nevi veto hakkının, devleti işleyemez hale getiremeyeceğini böylece Rum tarafındaki endişelerin ortadan kalkabileceğini” söyledi.

Her şeyden önce bunun yeni bir görüş olmadığını belirtelim. Klerides, bu görüşü yıllar önce savunmuştu. Konuyu araştıracaklar, kolayca bu konuda bilgilere ulaşmakta zorluk çekmezler. Ben, Kerides’in bu görüşünü doğrudan kendisinden dinledim.

Önce bunu Klerides’in ağzından, ne zaman, nerede ve ne vesileyle dinlediğimi anlatayım.  

7-9 Kasım 1988 tarihleri arasında, o dönemin Rum DİSİ Partisi Başkan Yardımcısı Matsis’in çağrılısı olarak Alpay Durduran, Naci Talat ve Ergün Vehbi ile birlikte Güney Kıbrıs’a, çok olaylı bir ziyaretimiz olmuş, bu ziyarette, önemin Rum Yönetimi Başkanı Vasiliu ve parti başkanları ile görüşmelerimiz olmuştu. Tüm görüşmelerde olabildiğince geniş not tutmuş; arşivciliğim de olduğundan, notlarıma dayanarak bu ziyareti, hemen sonrasında, “7 - 9 Kasım 1988 Tarihleri Arasında Güney Kıbrıs’a Yaptığım Gezi Hakkında Rapor” başlığıyla raporlaştırmıştım.  Meclis’te gündem dışı bir konuşmam da olmuştu bu konuda! Tartışmalı, kavgalı gürültülü bir oturumda!

Tabii, ziyaretin öncesi ve sonrası da vardır. Ama burada olayın tümünü anlatabilmem olanaksız! 2019’da çıkması için çaba harcadığım politika anılarımda, olayı başından sonuna belgeleriyle anlatacak ve raporun tümünü yayımlayacağım. Burada, “gevşek federasyon” tartışması dolayısıyla yalnız Klerides’le olan görüşmeyi aktarmak istiyorum.

RAPOR’UN, 7 KASIM 1988 GÜNÜ KLERİDES’LE GÖRÜŞME BÖLÜMÜ

“Kleridis’le Görüşme

“Sayın Kleridis’le partisinin genel merkezinde (saat 17.30’da) bir saate yakın konuştuk. Daha çok Kleridis konuştu. Kıbrıs sorununun çözümü ile ilgili görüşlerini (ayrıntılara da girerek) anlattı. Oysaki diğer liderler, bilinen konular dışına çıkmadılar. Anayasal sorun hakkında görüş açıklamadılar.

“Kleridis, konuşmasının başında, “bizim işimiz Kıbrıs sorununa çözüm bulmak değil, onu başkaları yapıyor ya da yapmıyor” diyerek bir nükte yaptı ve “biz görüş alışverişimizi yapalım” diye ekledi.

“Bu, sanırım tüm görüşmelerimizin de biçimini en iyi anlatan bir nükte oldu.

“Kleridis, Türk-Yunan yakınlaşmasının iyi bir başlangıç olduğunu vurgulayarak Kıbrıs sorununa bulunacak çözüm için şu hususlar üzerinde durdu:

  • Çözüm ve kurulacak yönetim fizibıl (verimli) olmalıdır.
  • Federal bir devlet yapısı oluşturulmalıdır.
  • İki bölgelilik esas olmalıdır. (Sayın Kleridis, bölgeler için, konuşmasının tümü içinde, federe birim, bölge, toprak, kanton ve zaman zaman da federe devlet sözcüklerini kullandı.)
  • Merkezi federal hükümetin yetkileri az olmalıdır. Dünyada federal devletlere tanınan karakteristik yetkiler dışında yetkilere gerek yoktur. (Kleridis, burada bir de nükte yaparak, merkezin yetkileri ne kadar azsa, kavgamız da o denli az olur biçiminde bir söz sarfetti.)
  • Başkanlık sistemi uygulanmalıdır. Başkan ve yardımcısı, toplumların doğal liderleri olmamalıdır. Başkan tüm yurttaşlar (Türk, Rum), yardımcısı karşı toplumdan olmalıdır.
  • Başkan ve yardımcısının dışişleri, federal güvenlik ve savunmada veto hakkı olmalıdır.

(Kleridis, federe birimlerin polisi olacağını, burada sözü edilen federal güvenliğin, saptanacak federal güvenlik konularını kapsayacağını vurgulamak gereğini duydu.)

- Federal parlamento iki meclisli olacaktır. Alt mecliste temsil oranı %70-30; üst mecliste temsil oranı %50-50 olmalıdır.

İki meclis arasındaki anlaşmazlıklarda İngiltere’dekine benzer bir mekanizma oluşturulabilir. Orada, uzlaşma sağlanmayan konu­landa bir yıl beklenir.

  • Üç özgürlüklerden sorunlu olan ikisi birbirinden ayrılmalı; mülkiyet hakkı ayrı mütalâa edilmelidir. (Baha fazla açıklık getirtmedi.)
  • Yerleşim özgürlüğü ikiye ayrılmalıdır:
  1. Göçmenlerin durumu
  2. Gelecekteki yerleşim hakkı
  • Göçmenlerin geri dönme hakkı olmalıdır. Bu, büyük sorun olmayacaktır, çünkü bir kısım göçmenler ve özellikle köylerden gelen göçmenler geri dönmek istememektedirler.
  • Türkler’in Türk garantisi istediklerini biliyoruz. Buna çare bulunabilir. Türk, Yunan, İngiliz garantilerine ek garantiler (başka garantörler) olmalıdır.