81 yaşındaki Hatice Hüseyin Bittacı, 1915’ten bu yana fırıncılıkla uğraşan bir aileye gelin gitmiş. Yıllardır eski “Türk Mahallesi” diye adlandırılan bölgedeki Bittacı Fırını’nın başında, Kıbrıs’ın en iyi bittalarını hazırlıyor. Tüm güler yüzlülüğüyle bittalara şekil veren Hatice Hüseyin Bittacı, fırını şu an oğluyla birlikte işletiyor.

Soru: Kaç yıldır bu meslekle uğraşıyorsunuz?
Hatice Hüseyin Bittacı:
61 yıldır bu işin içerisindeyim. 1958 yılında evlendim. O zamandan bu yana hala daha bu işin içerisindeyim. 
Soru: Bu işle uğraşmak nereden geldi aklınıza?
Hatice Hüseyin Bittacı:
Eşim fırıncılık işiyle uğraşıyordu. Bende evlendikten eşime yardım ederek bu işi ilerlettim. Bu işi ilk zamanlar severek yapıyordum. Şimdi yoruluyorum. 
Soru: Diğer fırıncılara göre sizi onlardan ayıran nedir? Lefkoşa’dan kalkıp sizden ekmek almaya geliyorlar?
Hatice Hüseyin Bittacı: İnsanlar yaptığım her şeyi beğeniyorlar. Bu yüzden kalkıp geliyorlar. Akşama kadar bir şey kalmıyor. Börekler erkenden bitiyor. Her mesleğin olduğu gibi bu işinde zorlukları vardır. Oğlum gece saat üçte kalkıp hamur yoğurmaya dükkana geliyor. Bizde zeytinli poğaça, hellimli poğaça yapımında yardım ediyoruz. Bende saat dörtte kalkıp çocuklara yardım ediyorum. 
Soru: Fırıncılar nasıl bir denetimden geçiyorlar?
Hatice Hüseyin Bittacı:
Her gün olmasa da en azından hafta bir denetim yapılıyor. Fırıncılar sürekli sıkı bir denetimden geçiyor.
Soru:  Ekmeklerin gramajı ne kadar? Ekmeklerin belli bir ölçüsü var mıdır?
Hatice Hüseyin Bittacı:
Hamur olarak büyük olanlar bir kilo, küçük olanlar yarım kilodur. Bu hamurlar fırında pişince biraz daha hafif oluyor.  Bugün ekmelerin gramajında bir sınır yok. Aslında bir sınır var ama bu kurala kimse uymuyor. 300 ila 600 gram olması gerekiyor. Şimdi köylerde oturanlar ekmeklerini yaparak gelip buradaki pazarda satıyorlar. Ne okkası belli, ne kilosu belli kendi kafalarına göre ekmekleri pişirip pazarda satıyorlar.
Soru: Un konusunda herhangi bir sorun yaşıyor musunuz?
Hatice Hüseyin Bittacı:
Unlarımız elenip, ağız kısmı da dikilmiş bir şekilde bizlere geliyor. Son birkaç yıldır un konusunda bir sorun yaşamıyoruz. Fakat eskiden un konusunda bir sorun yaşıyorduk. Eskiden fabrikaya çürük buğday geliyordu. Bize gelen un çuvallarını ağzını açtığımızda bir koku gelirdi. Bu kokudan yola çıkarak bozuk olduğunu anlayabiliyorduk. Buğday kötü olunca ekmeğin kabarmasında sıkıntılar yaşıyorduk. Şimdiki unlarda bir sorun yaşamıyoruz. 
Soru: Sizde diğer fırıncılar gibi aynı unu, aynı mayayı kullanıyorsunuz. Sizin yaptığınız ekmeklerin farklı bir özelliği var mıdır?
Hatice Hüseyin Bittacı:
Biz ekmeklerimizi köy usulü yapıyoruz. Fabrika usulü teneke üzerine yapmıyoruz.  Sabahtan insanlar dükkanın önüne gelip sırada bekliyorlar. Ben yalandan iş yapmıyorum. Yaparsam tam yapıyorum ki bu sayede insanlar yaptığım ekmekleri çok beğeniyorlar. Bizim yaptığımız ekmeği evlerinde yapamazlar. 
Soru: Ekmekleriniz ne kadar zaman sonra bozulmaya başlıyor?
Hatice Hüseyin Bittacı:
Ekmeklerimiz dört, beş gün çok rahat dayanır. Buzdolabında muhafaza edilirse ekmeğin ömrü bir haftayı bulur. 
Bu mesleği seçen insanlar bilmelidir ki fırıncılık işi çok zor. Fırıncılık yapmak istiyorlarsa; uyku uyumayacaklar, dinlenmeyecekler, tatili olmayacak, hastası olursa gidip bakamayacaklar… Öyle bir meslektir bu hiçbir yere adım atayacak hale gelecekler. Onu için inşalar bu sektörü seçerken seçici olsunlar. 
Soru: Şuan ki dükkanınızın bir tarihi var mıdır?
Hatice Hüseyin Bittacı:
Bu dükkanın içerisine 1970 yılında girdik. Biz 1963 göçmeniyiz Lapta’dan geldik. Bu mahallede bir fırın vardı. O gece geldiğimizde polisler bizi oraya koydu. Rumlar Türklere ekmek vermezdi. Bu yüzden de Türkler ekmek yapacak inşalar arıyordu. Biz Girne’ye geldiğimizde Lefkoşa’ya gitmemize izin vermediler. O yüzden bizde burada kalmak zorunda kaldık. 
Kaldığımız zamanlarda Rumlar bize dokunmadı. Şuan hala daha gelip bizden ekmek alıyorlar. Epey bir zaman sonra 1974’te çıkarma oldu. Türkler boğaza yerleşti ve bu tarafa gelmeye başladılar. Bizde bu dükkanı satın alıp dükkanı yıktık ve yeniden yaptık. O senden beri hala daha bu dükkanda çalışıyoruz. Çocuklarımın ekmek parasını kazandığı yer burası bende onlara yardım ediyorum. 
Haber Ve Fotoğraf: Esengül Aykaç
VATAN ÖZEL

Editör: Mehmet Kasimoglu