Mehmet Çoban on yıldır tasarımlarını yaptığı deri çantalarla insanların hayatlarına renk katıyor. İşine ilk olarak merakı ile başlayan Mehmet Çoban “hayal ettiğim bir iş değildi ama sonunda sevdiğim bir iş oldu” dedi.  Çoban ayrıca çok meraklı bir insan olduğunu ve teknik işlerle de arasının çok iyi olduğunu söyledi.

Soru: Öncelikle sizi tanıyabilir miyim?

Mehmet Çoban: Tanıdığım arkadaşlar bana “Çobi” diye hitap ederler. Lefkoşa doğumluyum. Yaklaşık 10 yıldan fazla bir süre içinde bu işle uğraşıyorum.

Soru: Bu işe nasıl başladınız?

Mehmet Çoban: Nasıl başladım?...Biraz trajik biraz da komik bir olaydır. Eskiyen deri ceketimden bir cüzdan yaptım. Yaptığım cüzdanı arkadaşlarım gördü ve çok beğendiler. Daha sonra kedimi geliştirdim ve şu an bir dükkana sahibim. Bu hayal ettiğim bir iş değildi ama günün sonunda yine sevdiğim bir işim oldu.

Soru: Hayaliniz olan iş hangisiydi?



Mehmet Çoban:
Tam olarak hayalim mi onu da bilmiyorum. Büyüyünce doktor olacağım, mühendis olacağım diyen tiplerden değildim. Hayatımı akışına bıraktım şuanda olduğum yerde çok mutluyum. İlk olarak merakla başladım. Şuanda mesleğimde profesyonelleştim.

Soru: Ne tür cüzdanlar yapıyorsunuz, cüzdanları yaparken hangi malzemeleri kullanıyorsunuz?

Mehmet Çoban: Genellikle deri ağırlıklı çalışıyorum. Çok az müşterim Suni deriyi tercih ettiği için müşterilerin isteğine göre Suni deriyi kullanıyorum. Toplu işlerim de oluyor. Örneğin bar sandalyeleri, bu sandalyelerini gerçek deriden yapmak pek mümkün değil. Genellikle müşterilerimiz Suni deriyi tercih ediyorlar. Genellikle tütün çantası yapıyorum. Tütün çantasından sonra daha fazla yaptığım şey para cüzdanı ve çanta yapıyorum.

Soru: Genellikle cüzdan deyince akla gelen isim kadınlar oluyor. Siz en çok hangi kesime hitap ediyorsunuz?

Mehmet Çoban: Piyasada hali hazırda para cüzdanı oldukça fazla. Piyasada fazla olan cüzdanların haricinde farklı şeyler yapmaya çalışıyorum. Tasarladığım cüzdanlarda kadın, erkek ayrımı yapmıyorum. Bize gelen insanlar meraklı bir şekilde geliyor.  Bu gelen insanların istatistiğini yapmıyoruz.  Bu kadarı kadın, bu kadarı erkek diye…

Genellikle özel bir şeyler yapmak istiyorum. Dışarıda olmayan bir modeli ya da kişinin kendi beğendiği bir şeyi yaptırmak isteyen bir sürü müşterimiz var. Kişiye özel çalıştığımız için diğer ürünlere göre daha farklı ürünler ortaya çıkartıyorum.

Soru: Dükkanınız Lefkoşa Büyük Han’da, malum turist sayısı fazla. Bu yüzden gelen turistlerin ürünlerinize olan ilgisi nasıl?

Mehmet Çoban: En azından kendi atölyem için konuşmam gerekirse turistik bir işim yok. Gelen turistin gelen profilini belirledik ki alış veriş tutkusuyla buraya gelmiyorlar. O yüzden de turiste bel bağlamamak lazım felsefesiyle bel bağlayıpta burada çalışmadım. Bizim müşterilerimizin % 99’u  yerli kesimden oluşuyor.  Daha doğrusu biz bilen insanlar geliyor. Yerleşik olması zorunda değiller ama Avrupa’dan da tatil için gelen daimi müşterilerim var.  Türkiye’den gelen, Güney’den de gelen daimi müşterilerim var. Turistin bana çok bir katkısı yok.

Soru: Çok erken yaşlarda bu işe adım atmışsınız, bu mesleği devam ettirmek istiyor musunuz?

Mehmet Çoban: Evet bu işi devam ettirmek istiyorum. Sonuç olarak bir işim oldu. Sevdiğim bir işi yapıyorum ve benim için üretmek güzel bir şey. Üretimin hazzı aslında karşındaki insanın mutluluğuyla eş değerdir. Önüne geçilebilecek bir duygu değildi. Çünkü bir şeyler üretiyorum sonucunda ise bir insanın o üretimden mutlu olması çok güzel bir durumdur.

İNSANLARIN GÖZÜNDEKİ MUTLULUĞU GÖREBİLİYORUM
İşimi insanların önünde yaptığım için onların gözündeki mutluluğu görüyorum. Bu durum da beni mutlu ediyor. Üretmenin ana temeli budur. O yüzden bu işi bırakırım diyemiyorum. Kötü bir şey olmadığı sürece işime devam etmeyi planlıyorum.

Soru: Genellikle dükkan sahiplerinde usta, çırak ilişkisi ile bir döngü sağlanıyor. Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

HERKESTEN BİRŞEYLER ÖĞRENDİM
Mehmet Çoban:
Benim bir ustam olmadı. Bu işi birisinden öğrendim diyemem. Zaten beni eski tanıyan arkadaşlarım eşim, dostum olsun işimin kendi içinde geliştiğini bizzat gözlemlediler. Bu işi yapa yapa, uğraşa uğraşa ustalaştık. O yüzden sıkıntı mı değil mi bilmiyorum. Gözlemlemeyi çok sevdiğim için birçok ustam oldu. Çok meraklı bir insanım, teknik işlerle aram çok iyidir. O yüzden her iş yapan insanı; kadın, erkek ayırmaksızın, usta olup olmaması önemli olmadan, iyi gözlemliyorum. O yüzden farkında olmadan birçok ustam oldu. Herkesten bir şeyler öğrendim.

Bu işe başlarken bir ustam olmadı. “Bir çırağım olur mu?” derseniz, o kadar potansiyeli olan bir ülkede maalesef ki yaşamıyoruz. İşerin yetişmeyeceğini ve o gün bir çırağa ihtiyaç duyabileceğimi düşünmedim. Daha doğrusu bugüne kadar bu durumla karşılaşmadım. Bundan sonra işim başımdan aşkın olur da, bir çırağa ihtiyacım olur mu? Kısmet… İnşallah bir çırağımız olur. Çırak fikrine karşı değilim.

Soru: Her meslekte olan bir tabir vardır, “el vermek” siz bu fikre nasıl bakıyorsunuz?

BİRİLERİ EL İSTERSE, UZANAN ELİ DE GERİ ÇEVİRMEYİZ

Mehmet Çoban: Aslında gerekmez. Birine el vermek zorunda değilsiniz. Ama birileri el isterse, uzanan elleri de geri çevirmeyiz. Bu işi öğretmek için sürekli birisini aramıyorum. Çünkü bu iş merak işidir. Meraklı birine elimden geldiğimce, bildiğim kadarıyla bir şeyler göstermeye hazırım.

Soru: Tütün çantası yapma fikri aklınıza nasıl geldi?

YAPTIĞIM TASARIMLARLA İNSANLARIN HAYATLARINA RENK KATIYORUM

Mehmet Çoban: Tününün birden fazla parçaları var. Tütün, kağıt, filtre gibi… Tüm bu parçaların dağınık olması beni rahatsız ediyordu. Birde poşetteki tütünün çok karizmatik durduğuna inanmıyorum. Geçmiş yıllarda kullandığım yan aksesuarların beni yansıtmasını tercih ediyordum. O yüzden ilk olarak kendime bir tütün çantası yaptım.  Yaptığım tasarımlarla insanların hayatına renk katıyorum.  Tütün çantasını alıp; para cüzdanı olarak, gözlük kılıfı olarak kullanan insanlar var.

Gençlere tavsiyem; memuriyetten vazgeçsinler ve üretsinler. Kendi ekmeklerinin peşinden koşsunlar. Tutunmak kolay diyebilirim ama acele etmez de istikrarlı bir şekilde kendi yollarına bakarlarsa; güzel bir hayat herkese bahşedilebilir.

Haber ve Fotoğraflar: Esengül Aykaç
VATAN ÖZEL

Editör: Mehmet Kasimoglu