Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Avrupa Birliği’ne (AB) Annan Planı referandumu sürecinde Kıbrıs Türk halkına verdiği sözleri yerine getirmesi ve Kıbrıs konusunda izlediği yanlı tutuma son vermesi çağrısında bulundu. 
9 Mayıs “Avrupa Günü” dolayısıyla açıklama yapan Tatar, Avrupa Birliği’nin kendi temel ilkelerinden uzaklaştığını, bunlara aykırı hareket etmeye devam ettiğini ve Kıbrıs konusunda yanlı tutumunu ısrarla sürdürdüğünü üzülerek gördüklerini belirtti.
Tatar, “Kıbrıs Türk halkının haklarını dikkate almayan Avrupa Birliği’nin Kıbrıs konusunda izlediği bu tutum endişe verici olduğu kadar, çözüm çabalarına da engel teşkil ediyor. Avrupa Birliği, bu yanlı tutumuna son vermeli” dedi.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, şunları kaydetti: 
“Avrupa Birliği Kıbrıs konusunda yanlı tutumunu sürdürmeye devam ederken, haksız bir şekilde AB üyesi yapılan Güney Kıbrıs, bundan cesaret ve güç alarak bu üyeliği tehdit ve şantaj unsuru olarak kullanmakta, uzlaşmaz tavrını sürdürmekte ve gerçekleşmesi mümkün olmayan federal temele dayalı çözüm şeklini dayatmaya çalışmaktadır. Federal temele dayalı çözüm şekli ise Kıbrıs Türk halkının devletini ve egemenlik haklarını yok etmeye, halkımızı azınlık yapmaya yönelik olup Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünü kaldırmayı ve Türk askerini Kıbrıs’tan uzaklaştırmayı içermektedir.”

“UĞRAŞIMIZ KIBRIS’TA ADİL, KALICI VE SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR ANTLAŞMAYA ULAŞMAK”
Devam eden Ukrayna-Rusya savaşına işaret ederek, “Yaşananların da gösterdiği gibi egemenlik haklarımızdan, devletimizden, Anavatan Türkiye’nin garantörlüğü ile Türk askerinden vazgeçmemiz mümkün değildir” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, şunları da kaydetti:
“Uğraşımız Kıbrıs’ta adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir antlaşmaya ulaşmaktır. Bunun da yolu, gerçekleşmesi mümkün olmayan federal temele dayalı çözüm şeklinden değil, ilk kez Cenevre’de müzakere masasına koyduğumuz egemen eşit iki ayrı devletin varlığına dayalı çözüm önerimizden geçmektedir. Bölgenin en büyük ve en güçlü ülkesi olan Türkiye Cumhuriyeti tarafından da desteklenen bu çözüm önerimiz, bölgenin ve Kıbrıs’ın yararına olacak olan tek gerçekçi çözüm yoludur. 
Avrupa Birliği’nin kömür-çelik iş birliğiyle başlayan ve bugünlere varan yolculuğu da KKTC’nin bu yeni vizyonuyla örtüşmektedir.”

“18 YIL GEÇMESİNE RAĞMEN VERİLEN SÖZLERİN BİR TEKİ BİLE YERİNE GETİRİLMEDİ”
“Bizim anlayışımız, adanın gerçeğini de yakından ilgilendiren özellikle enerji ve iki halkın günlük yaşamını yakından ilgilendiren konularda karşılıklı bağımlılık ilkesinden ve kazan kazan felsefesiyle bir iş birliği tesis etmektir” diyen Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, şunları da ekledi:
“Bu doğrultuda attığımız adımlara Kıbrıs Rum tarafının da pozisyonunun olumlu olması halinde gerçek güven yaratıcı önlem olacak ve bu iş birliği mekanizmasının hem adamıza hem de bölgemize tartışmasız yararlar getireceği nettir.
Sürekli olarak dile getirdiğimiz gibi AB’den beklentimiz, temel ilkeleri arasında önemli bir yer tutan halkların egemenlik hakkına saygı ilkesi uyarınca, Kıbrıs’ta ayrı bir halk olan Kıbrıs Türkü’nün egemenlik talebini dikkate alması ve buna uygun şekilde hareket etmesidir. Bunun yanında bir diğer beklentimiz ise 24 Nisan 2004 tarihinde gerçekleşen Annan Planı referandumu sürecinde AB’nin Kıbrıs Türk halkına verdiği sözleri yerine getirmesidir. AB, referandum sürecinde; ‘Referandumda Kıbrıs Türkleri evet derse ödüllendirilecek, Rum tarafı hayır derse cezalandırılacak. Kıbrıs Türkleri referandumda evet derse ambargolar kalkacak, Kıbrıs Türkleri açıkta ve soğukta bırakılmayacak’ sözlerini verirken, aradan 18 yıl geçmesine rağmen verilen bu sözlerin bir teki bile yerine getirilmedi.” 

TATAR’DAN AVRUPA BİRLİĞİ’NE ÇAĞRI
AB tarafından verilen sözler yerine getirilmezken, Kıbrıs Türk halkının Rum’un azınlığı olmaya zorlandığını, insan haklarına aykırı olan izolasyonlar ve ambargolar da hâlâ devam ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Tatar, şunları da ifade etti:
Kıbrıs Türk halkı adına Avrupa Birliği’ne çağrım, Kıbrıs konusunda izlediği tek yanlı tutumuna son vermesi ve Annan Planı referandumu sürecinde verdiği sözleri yerine getirmesidir. Rum tarafına tavsiyem ise gerginlik yaratıcı faaliyetlerine ve silahlanmaya son vermesi, diyalog çağrılarımıza olumlu yaklaşmasıdır.”

Editör: Mehmet Kasimoglu