Demokrat Partisi (DP) Genel Başkanı Serdar Denktaş, hükümetin, kendisine yönelik yürütülen bir kampanya sonucunda çöktüğünü kaydetti.
Ülkede siyasetin hiçbir dönemde bu kadar kirlenmediğini çünkü hiçbir dönemde bugün olduğu kadar çamur atmanın siyasetin ana unsuru olmadığını kaydeden Denktaş, “Gerçek anlamda aklanmaya ihtiyacı olanlar, siyasi çıkarları doğrultusunda, başkalarını çamur atarak, ‘kirli’ gösterme siyaseti güderek kendilerini ‘temiz’ olmakla ilişkilendirmeye çalışanlardır” iddiasında bulundu.
Serdar Denktaş, DP Merkez Binası’nda düzenlediği basın toplantısında, istifasıyla sonuçlanan süreci ve sonrasında yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. 

“DÜRÜST SİYASET POLİSLİĞİNE SOYUNDU”
DP Genel Başkanı Serdar Denktaş, istifasıyla ilgili önceki gün yaptığı açıklamada, Başbakandan  “bu hükümetin devamı halinde Meclis içerisindeki oyumu hükümet lehine kullanacağımı; görevden ayrılmamla birlikte tüm icraatlarımın denetlenmesini, bir yayın organında çıkan ‘haberi’ kullanarak savcılıktan dokunulmazlığımın kaldırılması için girişimde” bulunmasını “hassasiyetle” talep etiğini anımsattı.
Denktaş, “Bu talebin nedeni, sadece kendime güvenim değil, aynı zamanda ‘dürüst siyaset polisliği’ne soyunarak aslında kendisine verilen görevi yerine getirmek için bahane arayan birisinin elinden oyuncağını almaktı. Bu hamleyle birlikte içinden geçilen zor süreci daha da zora sokacak yeni bir hükümet oluşturma zaman kaybını engelleme, var olduğu söylenen ‘güven bunalımı’ gerekçesini geçersiz kılmaktı” dedi.
Serdar Denktaş, şöyle devam etti:
“Yani aslında Sn Özersay benim bu hamlemden sonra, ‘temizlik, şeffaflık, hesap verebilirlik’ adına kendisine engel olduğumu iddia ettiği unsurdan kurtulmuş bir şekilde icraata devam edebilecekken hükümetten çekilmeyi tercih etti. Bir başka deyişle, kendisine yapılan telkinleri bahanesini de yaratarak yerine getirdi. Görev tamamlandı”.
Yeni bir hükümet kurulmasının zaman kaybettiren bir süreç olduğunu kaydeden Denktaş, “Halkın refahını yükseltmek amacı ile hareket ettiğini iddia edenler böylesi zorlu bir dönemde böylesine sorumsuz davranamaz. Bu bilinç içinde yılların tecrübesi ile yaratmaya çalıştığı bahaneyi ortadan kaldırarak kendisine verdiğim hizmete devam fırsatını heba etmesi açıklanabilecek bir olay değildir” dedi. 

SİSTEMATİK SALDIRILAR
Uzun bir süreden beridir, bir grup yayın organında ve sosyal medyada bana yönelik “karakter katili” olarak niteleyebileceğim, sistematik saldırılar, itibarsızlaştırma kampanyası, iftiralar ve haksız suçlamalar yer aldığını kaydeden Özersay, “Bunların bir kısmı ile ilgili başlatmış olduğum hukuksal süreçler devam etmekte ancak, bunlarla ilgili süreç devam ederken başka saldırılara maruz kalmaktayım” dedi.
Denktaş, bu saldırıların “altında yatan nedenleri, kişi veya kurumları tespit etmek, bunların nedenleri araştırmak ve tanımlamak zor, neredeyse imkansız” olduğunu söyledi.
Denktaş, “Gerçek anlamda aklanmaya ihtiyacı olanlar, siyasi çıkarları doğrultusunda, başkalarını çamur atarak, kirli gösterme siyaseti güderek kendilerini temiz olmakla ilişkilendirmeye çalışanlardır” dedi.

HUKUKSAL SÜREÇLER DEVAM EDİYOR
Serdar Denktaş, uzun bir süreden beridir, bir grup yayın organında ve sosyal medyada kendisine yönelik “karakter katili” olarak niteleyebileceği, sistematik saldırılılar, itibarsızlaştırma kampanyası, iftiralar ve haksız suçlamalar yer aldığını kaydetti.
Bunların bir kısmıyla ilgili başlatmış olduğum hukuksal süreçlerin devam ettiğini ancak, bunlarla ilgili süreç devam ederken başka saldırılara maruz kaldığını söyleyen Denktaş, şöyle devam etti:
“Bunların tümüyle uğraşmak bir yanda gerçekten yorucuyken diğer yanda bu saldırıların siyasi etkileri de olmaktadır. Saldırıları yapanlar, organize ve/veya teşvik edenler rahattırlar. Çünkü sadece ‘çamur at izi kalsın’ demektedirler. Benim açımdan ise, bu saldırıların altında yatan nedenleri, kişi veya kurumları tespit etmek, bunların nedenleri araştırmak ve tanımlamak zor, neredeyse imkansızdır.  Yasal yollardan tabii ki hakkımı arayacağım ve aramaktayım. Ancak yasal süreçlerin sonuçlanması uzun zaman almaktadır.  Bugün karşı karşıya olduğum benzer bir saldırı kampanyasına karşı 2016 yılında başlatmış olduğum yasal girişim hala daha sonuçlanmamıştır. Yani birileri çamur atar ve o gün o çamur üzerinize bulaşır ama, onun izlerini silmek için siz yıllarınızı harcarsınız”

“SİYASET HİÇBİR DÖNEMDE BU KADAR KİRLENMEMİŞTİ”
Serdar Denktaş, ülkede siyasetin hiçbir dönemde bu kadar kirlenmediğini çünkü hiçbir dönemde bugün olduğu kadar çamur atmanın siyasetin ana unsuru olmadığını söyledi.
Denktaş, “Birileri siyasal kariyerlerini başkalarına çamur atma üzerine inşa etmeye çalışırken tüm siyaset alanını bataklığın içine çektiklerini anlayamayacak kadar, duyarsız ve gözleri dönmüş durumdadır. İktidar ve koltuk hırsı bu olsa gerek” dedi.
Her kim olursa olsun, görevi ne isterse olsun bir suç iddiası varsa, bu iddianın yargı önüne gelmesi gerektiğini kaydeden Denktaş, “Yargı nasıl siyaset alanının yerini alamazsa, siyasi alan da yargının yerini alamaz” ifadelerini kullandı.

“HABERLER TEK ELDEN YÖNETİLİR BİR HAL ALMIŞTI”
“Hükümet bozuldu bozuluyor”,  “Yeni hükümet haftaya”, “Türkiye falanca kişi ve partileri istemez”,  “Türkiye iki partiyle görüştü bu iş bitti” şeklinde sık sık haberler yapıldığına işaret eden Denktaş, “Tek elden yönetilir gibi sistematik bir hal alan bu haberlere konu olan koalisyon ortağı her zaman aynı kişiydi. Halkın Partisi belli ki koalisyonun zayıf halkası olarak belirlenmiş ve hükümete onun üzerinden yıpratma kampanyası yapılmaktaydı” dedi.
Kıbrıs Türk siyasetinin bu tür söylem ve eylemlerden arındırılması gerektiğini ifade eden Denktaş, “Eylemler diyorum çünkü iş artık söylemden eyleme dönüşmüş, kendi yasalarımızda var olan yetkinin kullanımını engelleyerek ödemeler dengesini bozmak için yanlış bilgi aktarımına kadar varmış ise bunun sonucunu önce kendimizde aramak zorundayız” ifadelerini kullandı.
Denktaş, bu olayın siyasetin aklanması için son vesile olması temennisinde bulundu.

 HERŞEY DURDU
Serdar Denktaş,  dörtlü koalisyon hükümetinin daha yapabileceği çok iş olduğunu ve birçoğunun sadece Bakanlar Kurulu kararına kalmış hususlar olduğuna işaret etti.
Denktaş, “Yani icaraat, önlem devam etmekteydi. Şimdi her şey durdu. Hayat devam ediyor ama döviz iniyor, kalkıyor; borsa dalgalanmaya devam ediyor. Biz ise olmayan sorun yaratarak oyun içinde oyun oynatılmaya ve bu şekilde oyalanmaya devam ediyoruz” dedi.

YETKİMİ YASAL OLARAK KULLANARAK SONUÇLANDIRDIM
Rauf Denktaş Üniversitesi’nde öğrenimin başladığını kaydeden Denktaş, Lefkoşa Surlar içini, gerek kira, gerekse satın alarak büyük bir kampüs haline getirmeyi amaçladıklarını ancak bu girişim yavaşlatıldığını kaydetti. Denktaş, kampüs gerekir denildiğinde,  her üniversiteye verilen kadar arazi bu üniversiteye de kiralandığını ancak inşaat izni istendiğinde “yol yok, veremeyiz” denildiğini belirtti.
Bakanlar Kurulu’na bir önerge götürdüğünü, tüzük hazırlanması kriter belirlenmesi görevinin Kudret Özersay’a verildiğini kaydeden Denktaş, “Hiçbir şey yapılmadı ama hayat devam ediyordu. Hazine malları yasasınca Maliye Bakanı’na verdiği yetkiyi kullanarak gerekli planlamanın yapılması ve izinlerin alınabilmesi için 10 yıllık kiralama yapmak suretiyle zaman kaybını engelledim” dedi.
Konunun Bakanlar Kurulu’na birkaç teknik neden ve kendi duyarlılığından dolayı getirildiğini ifade eden Denktaş, şöyle devam etti:
“Maliye Bakanı olarak, ilgili yasanın bana vermiş olduğu yetkiyle Devlet Emlak Malzeme Dairesi’ne ait mülkleri 10 yıla kadar kiralama yetkisine sahiptim. Benden önceki Maliye Bakanlarının yapmış olduğu yasal uygulamayı sürdürerek daha önceki Maliye Bakanları tarafından diğer üniversite ve başka yatırımcılara arazi kiralama prosedürünü takip ederek, benim Maliye Bakanı olmamdan önce yapılmış olan bir müracaatı, yetkimi yasal olarak kullanarak sonuçlandırdım”
Devlet Emlak Malzeme Dairesine ait arazi ve/veya mülklerin kiralanmasıyla ilgili yürürlükte bulunan yasa ile 2016 yılında değiştirilen İhale Yasası arasında bir çelişkinin bulunduğunu kaydeden Denktaş,
“Bakanlar Kurulu Sayın Özersay’ı bu konuyu sonuçlandırmak için görevlendirmişti. Ancak bu konu hala daha sonuçlandırılmamıştır ve her iki yasa da oldukları şekliyle yürürlüktedir” dedi.

“RAUF DENKTAŞ ÜNİVERSİTESİ ÇALIŞMALARI BENİM DÖNEMİMDEN ÖNCE BAŞLADI”
Serdar Denktaş şöyle devam etti:
“10 yılda 100 milyon yatırım yapacaksanız bunu kira süresi 10 yılda yapamazsınız. O nedenle Bakanlar Kurulu önergesi halen kurulda beklemektedir. Bahse konu kiralama yapıldığından beri Ulaştırma Bakanlığı ile yol projesinin hazırlanması ve inşaatı yapılarak kamu yolu olarak devredilmesi için görüşmeler yapılmaktaydı ve son aşamasına gelinmişti. Bu ülkede Rauf Denktaş Üniversitesi çalışmaları benim dönemimden önce başlamış ve müracaatlar yapılmıştı. Ben Bakan olarak görevimi yaptım, soyadım Denktaş olmasaydı bu izin verilmeyecek miydi?  O nedenle bu bahaneyi kabul etmiyorum.”

“DIŞTAN ETKİLİ TELKİNLER GELMİŞTİ”
 “Peki ne olmuştu da görevimizin başındayız denilen 23 Nisan tarihi ile hükümetten çekiliyoruz denilen 8 Mayıs arasında?” sorusunu soran Denktaş, şöyle devam etti:
"Basınımıza göre kapalı kapılar arkasında bir çok görüşme yapılmış, dıştan etkili telkinler gelmişti. Hükümetin işleyişi açısından ise doğrusunu isterseniz ortada sadece kocaman bir hiç vardı. Şubat 2018’den beridir bildikleri ve Mart 2018’den beridir Sn Özersay’ın keyfinin gelip hazırlaması gereken tüzükleri hazırlamayarak bekletmesinden dolayı ülkemize gelecek 100 Milyon TL’lik yatırımın uçup veya eriyip gitmesini; kurulacak yepyeni bir üniversitenin onay alamamasını; sağlanacak yüzlerce istihdamın yok olmasını; yoksa Rauf Denktaş adının bir üniversitede yaşatılmasının engellenmesini oturup izlememi mi bekliyordu? Bu üniversite için istenen şeyler, tüm diğer üniversiteler için istenenden ve sağlananlardan farklı değildi”

"TÜRKİYE'YE GİDİP KENDİ KAYNAĞIMIZ KULLANMAMIZI ENGELLEMEK İSTEYENLER OLDU”
Çeşitli nedenlerle Türkiye’den para akışının dörtlü koalisyon hükümeti döneminde sağlanamadığını kaydeden Denktaş, “Siyaset alanında buna sevinenler, neredeyse zil takıp oynayanlar oldu. Uçağa binerek Türkiye'ye gidip kendi kaynağımız kullanmamızı bile engellemek isteyenler oldu” dedi.
Denktaş, “14 ayı bu hükümette olmak üzere neredeyse 3 yıldır Maliye Bakanlığı görevini sürdürmekteyim. Özellikle bu hükümet döneminde Maliye Bakanlığı olarak çektiklerimizi bir ben bir de bürokrat arkadaşlarım bilir. Deyim yerindeyse 14 aydır kendi yağımızla kendi ciğerimizi kavurduk” ifadelerini kullandı.
Kamu maliyesi ve ekonomi sürdürülebilir bir noktaya getirinceye dek dış kaynağa olan acil ihtiyacın süreceğini kaydeden Denktaş, “Bu bağlamda bugüne kadar bize destek olan tek ülke anavatan Türkiye Cumhuriyeti olmuştur. KKTC’nin bir başka dış dayanağı hala daha yoktur. Anavatanla olan ilişkinin sağlıklı olarak sürdürülmesi  her iki tarafın da ayni hassasiyetleri taşıması elzemdir” dedi.
Denktaş sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu toplumun karanlık günlere sürüklenmesini engellemek, her şeyin daha güzel olacağı güzel aydınlık günlere yelken açmasına katkı sağlamak en büyük dileğimdi. Bahanesi benim, aracısı Özersay liderliğinde Halkın Partisi’nin olduğu organize bir kampanya sonunda bu dileğimin gerçekleşmesi bir müddet ertelenebilir ama güzel günler göreceğimizden de eminim”
TAK

Editör: Mehmet Kasimoglu