Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı, Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Serdar Denktaş, Kıbrıslı Türklerin hedeflerini, yerleşmiş ancak çalışmayan, sonuç üretmeyen ve üretemeyecek olan “Kıbrıs sorunun çözüm kriterleri” dışına çıkartarak, genişletmesi ve derinleştirmesi gerektiğini belirtti.
 Denktaş, “Bu, Kıbrıs sorununun çözümünden bir kaçış önerisi değildir. Bu öneri umutlarımızı, ideallerimizi, hedeflerimizi Kıbrıs sorunun çözümünden bağımsızlaştırmak önerisidir. Bu kendimize olan öz güvenimizi güçlendirme önerisidir” dedi.
 Önerilerini bu akşam yazılı olarak hem cumhurbaşkanı, hem de Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na sunacaklarını söyleyen Denktaş, önerilerin yeni olmadığını, geçmiş önerilerin geliştirilerek sunulacağını kaydetti.
 Denktaş, “Önerilerimiz içerik itibarı ile hem kendimize hem de AB’ye çağrı kapsamındadır. Amacımız ortaya koyduğumuz düşünceleri önce kapalı kapılar ardında kendi içimizde müzakere ederek olgunlaştırmak ve sonrasında hep birlikte uygulamaya koymaktır” diye konuştu. “11 Şubat 2014 Ortak Açıklama Belgesi” etrafında şekillenerek devam eden son görüşme sürecinin 7 Temmuz tarihinde Crans-Montana’da sonlandığını belirten Denktaş, “Ortak Açıklama”ya verdikleri  desteği geri çektiklerini ifade etti. Denktaş, Kıbrıs konusunda gelinen son aşamayı bu sabah, DP Genel Merkez Binası’nda düzenlediği basın toplantısıyla değerlendirdi. Toplantıda Denktaş’a, DP Genel Sekreteri Afet Özcafer, DP milletvekilleri; Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Özdemir Berova, Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, Meclis Başkan Yardımcısı Hüseyin Avkıran Alanlı ile Mustafa Arabacıoğlu eşlik etti.

“BAŞLANAN NOKTAYA GERİ DÖNÜLDÜ”
 “11 Şubat 2014 Ortak Açıklama Belgesi” etrafında şekillenerek devam eden son görüşme sürecinin 7 Temmuz tarihinde Crans-Montana’da sonlandığını belirten Denktaş, “DP olarak bu sürece ilk günden itibaren tüm kaygı ve tedirginliklerimize rağmen desteğimizi verirken bunun bir son olması gerektiğini de sürekli belirttik.  Süreç içerisinde de yapıcı desteğimizi sürdürdük” dedi.
 Süreç sonunda başlanan noktaya geri dönüldüğünü söyleyen Denktaş, sonucun KKTC açısından kayıp bir üç buçuk yıl daha, toplumsal hayal kırıklığı, tedirginlik ve yeni siyasal gerginliklere gebe bir ortama yol açtığını kaydetti.

“RUMLARIN KIBRISLI TÜRKLERLE EŞİTLİK TEMELİNDE ORTAK BİR DEVLET OLUŞTURMA KAYGILARI YOK”
 İki tarafın siyasi eşitliği ve iki eşit Kurucu Devletin oluşturacağı yeni ortaklık temelinde Kıbrıs sorununa adil, kalıcı ve yaşayabilir bir çözüm bulunmasının yıllardır Kıbrıs Türk tarafının ve Türkiye’nin hedefi olduğunu dile getiren Denktaş, Kıbrıslı Rumların bu vizyonu paylaşmadığını, Kıbrıslı Türklerle eşitlik temelinde ortak bir devlet oluşturma kaygıları bulunmadığını ifade etti.

Denktaş, şunları kaydetti:

 “1964’ten beridir her geçen gün biraz daha Helenleştirdikleri,  AB içerisinde Yunanistan’la ortak geleceklerini şekillendirebildikleri ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’,  onlar açısından tarihsel misyonunu büyük oranda yerine getirmektedir. Oluşturdukları yapı içerisinde Kıbrıslı Türklere, kendi toplumsal kimlikleriyle ‘siyasal eşit’ bir yer yoktur. Kıbrıs Cumhuriyeti,  Kıbrıslı Rumları, Devlet-Millet-Coğrafya kapsamında ‘Helenlikle’ buluşturan bir yapıdır. Dili Yunanca, hakim dini Ortodoks, kültürü Kıbrıslı Rum ve milleti Helen olan bir yap haline dönüştürülmüştür. Hedefleri bu yapıyı tüm Kıbrıs coğrafyasına yaymaktır. Onlar açısından tarihi misyonları ancak bunu başarabildikleri ölçüde gerçekleşecektir. Maalesef önümüzde duran, gerçeklik ve yapı budur. Bu ne kadar çağdışı bir yapı ve zihniyet olsa da AB içerisinde dahi yerini alabilmiştir.”

“TARİHSEL HATA”
 AB’nin Kıbrıs konusundaki tarihsel hatasının da burada yattığını dile getiren Denktaş, “Bu büyük hata, Annan Planı döneminde AB’nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Verhaugen tarafından da ‘1996 yılında Rum tarafının, AB üyeliği sonrasında çözüme engel olmayacakları sözüne güvenmemiz en büyük hatamız olmuştur’ açıklaması ile perçinlenmiştir” dedi. “AB, Kıbrıs adasının bütününü, tüm uyarılarımıza rağmen,  Kıbrıslı Türklerle müzakere etmeden, üyelik koşullarını bizimle tartışmadan, hassasiyetlerimizi dikkate almadan, yani bize rağmen,  Birliğin parçası ilan etmiştir” diyen Denktaş, “Biz esasında onlar açısından bir oldu-bitti ile müzakere etmekteyiz. Bir benzetme yapacak olursak, terzi ölçümüzü alarak bize elbise dikeceğine, dikilmiş olan bir elbiseye bizim girmemizi istemektedirler” ifadelerini kullandı. Avrupa Birliği’nin de Kıbrıs’la ilgili stratejik önceliğinin Akdeniz’deki enerji kaynaklarına ulaşım ve ortak güvenlik ve savunma politikasının gelecekteki şekillenmesi olduğunu belirten Denktaş, AB’nin de öncelikli hedefinin iki tarafın siyasi eşitliği ve iki eşit kurucu devletin oluşturacağı yeni ortaklık temelinde Kıbrıs sorununa adil, kalıcı ve yaşayabilir bir çözüm bulunması olmadığını belirtti. Denktaş, “Ancak bu başarılabilse AB açısından kabul edilebilir bir yapı ortaya çıkmış olurdu” dedi. Kıbrıs’la ilgili hemen herkesin bir önceliği bulunduğunu dile getiren Denktaş, herkesin kendi önceliğini, hedeflerini gerçekleştirmek istediğini vurguladı.

“KENDİMİZE OLAN ÖZ GÜVENİMİZİ GÜÇLENDİRME ÖNERİSİ”
 Kıbrıslı Türklerin de hedeflerini,   yerleşmiş ancak çalışmayan, sonuç üretmeyen ve üretemeyecek olan “Kıbrıs sorunun çözüm kriterleri”  dışına çıkartarak genişletmesi ve derinleştirmesi gerektiğini belirten Denktaş, “Bu, Kıbrıs sorunun çözümünden bir kaçış önerisi değildir. Bu öneri umutlarımızı, ideallerimizi, hedeflerimizi Kıbrıs sorunun çözümünden bağımsızlaştırmak önerisidir. Bu kendimize olan öz güvenimizi güçlendirme önerisidir” dedi.
 Denktaş, “Bu, devletimizi daha demokratik, daha yaşanabilir, toplumsal refahın daha adil paylaşıldığı, insan haklarına daha da saygılı, daha hesap verebilir adil bir yönetim anlayışına ulaştırabilmek için yaptığım bir toplumsal uzlaşı çağrısıdır” diye konuştu.

“ORTAK AÇIKLAMAYA VERDİĞİMİZ DESTEĞİ GERİ ÇEKİYORUZ”
 Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Crans-Montana görüşmeleri için “bu son duraktır”  dediğini anımsatan Denktaş, “Bizce de 11 Şubat 2014 belgesi etrafında şekillenen süreç bitmiştir. Hayali umutlar peşinde koşma sürecinin sonlandırılması adına, biz DP olarak, 11 Şubat 2014 ‘Ortak Açıklaması’na verdiğimiz desteği geri çekiyoruz.  Bu belge bizim için artık yok hükmündedir, bağlayıcı değildir” ifadelerini kullandı.
 11 Şubat 2014 belgesi etrafında şekillen müzakere süreci sonlanırken, ciddi yeni hedefler koymak gerektiğini dile getiren Denktaş, bu hedeflerin toplumda  “daha güzel bir ülke mümkündür”  heyecanını yaşatması ve bunların gerçekleştirilebilmesi gerektiğini belirtti.
Denktaş, şöyle devam etti:
“Gün gele Kıbrıslı Rumlar bizimle Kıbrıs adasını eşit ortak olarak beraber yönetmek arzusunu dile getirirler ve buna gerçekten inandıklarını izleyecekleri politikalarla da kuşku bırakmaz şekilde bizleri ikna ederlerse, iki eşit arasında olmak kaydıyla yeni bir görüşme sürecine de kapalı değiliz. Ancak onlar bu konuma gelene kadar da oturup bekleyecek halimiz yoktur. Ülkemizde büyük işler başarmak küçük adımlarla başlayabilir.  Atılmasını önerdiğimiz tüm adımların öznesi kendi insanlarımız olmalıdır. Önceliğimiz kendi devletimizin daha iyi hale gelmesidir. Bu iki öncelik hiçbir zaman Kıbrıs sorununun çözümüne de engel değildir. Aksine Kıbrıs adası üzerinde tarihsel olarak gelişen sosyolojik durumla daha uyumlu çözüm önerilerini ve modellerini doğurabilecek önerilerdir”

“ÖNERİLERİMİZİ BU AKŞAM CUMHURBAŞKANINA SUNACAĞIZ”
 Denktaş, bu düşüncelere bağlı olarak detaylarına ve nasıl olabilecekleri konusundaki mekanizmalara değinmeksizin, toplumsal konsensus yaratma maksadı ile önerilerini sözlü olarak Cumhurbaşkanına sunduklarını, bu akşam da yazılı olarak hem cumhurbaşkanı hem de Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na sunacaklarını söyledi.
 Söz konusu önerilerin yeni öneriler olmadığını, geçmiş önerilerin geliştirilerek sunulacağını söyleyen Denktaş, “Hedefimiz, bu düşünceleri kamuoyu ile paylaşıp bundan siyasi rant elde etmek olmadığı içindir ki, bu önerilerimizi konu başlıkları ile de olsa bu an için sizlerle paylaşmaktan uzak duruyorum” dedi.
 “Önerilerimiz içerik itibarı ile hem kendimize hem de AB’ye çağrı kapsamındadır. Amacımız ortaya koyduğumuz düşünceleri önce kapalı kapılar ardında kendi içimizde müzakere ederek olgunlaştırmak ve sonrasında hep birlikte uygulamaya koymaktır” diyen Denktaş, tüm siyasi partiler ve Cumhurbaşkanı ile birlikte önerilerin altını doldurmak ve uygulamaya geçirmek istediklerini vurguladı.
 Denktaş, “Üzüm yemek istiyorum, bağcıyı dövmek değil” dedi.

“ÇALIŞMALARINIMIZ SONLANDIRMAK EN ÖNEMLİ SORUMLULUĞUMUZ”
 Cumhurbaşkanına sunacakları görüşlere ek olarak hükümet programı içerisinde de yer alan ancak yaptıkları çeşitli temaslarda gözlemledikleri gibi üzerlerinde toplumsal uzlaşı sağlanabilecek konulardaki çalışmalarını da sonlandırmanın en önemli sorumluluk ve öncelikleri olduğunu söyleyen Denktaş, “Bunlar; Toplumsal refahın ve zenginliğin daha adil dağılımıyla ilgili yeni bir vergi sistemi, ilk ve orta eğitimin yerinden yönetim ve demokratikleştirme çalışmaları, yüksek öğrenimin toplumsal faydalarını genişletmek, akademik özgürlüklere hukuksal güvence sağlanması olarak tanımlanabilir” dedi.

Ayrıntılar VATAN'da

Editör: Mehmet Kasimoglu