Cumhuriyet Meclisi Ekonomi Maliye Bütçe ve Plan Komitesi, 2020 Mali Yılı Bütçe Yasa Tasarısı kapsamında bugün toplandı.
UBP Milletvekili Sunat Atun’un başkanlık ettiği komitede ilk olarak 132 Milyon 970 bin TL olan Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı’nın bütçesi ele alınmaya başlandı.

ÖZERSAY
İlk sözü alan Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, Dışişleri Bakanlığı olarak algılanan ancak Başbakan Yardımcılığı olarak algılanması gereken bir bakanlığın bütçesinin görüşülmesi gerektiğini ifade etti.
Özersay, bakanlığa daha önceki dönemden farlı olarak bağlanan başka daireler olduğunu ve bu sebeple bütçesinin genişlediğini ifade etti. Özersay, bu yapısal değişikliğin Başbakan Yardımcılığı’nın bütçesinde rakamlar düzeyinde görüldüğünü ve bu sebeple de rakamların büyüdüğünü söyledi.
Bütçe içinde olmamasına rağmen, tanıtma fonu olarak kullanabilen ve rakamı henüz netleşmemiş bir kaynağın bütçe içinde da söz konusu olacağını belirten Özersay, rakamlar bazında bakıldığında özellikle yurt dışı temsilciliklerin harcamalarında azalma olduğunu, bunun sebebinin de Maliye Bakanlığı’nın kur bağlamında yaptığı düzenlemeler olduğunu kaydetti.  
Bakanlığının izlemekte olduğu dış politika bağlamında da bilgiler veren Özersay, temel prensiplerinin barışçıl, uzlaşmacı, diyalogcu, insan hakları ve özgürlükleri baz alan bir felsefeyle hareket etmek olduğunu anlattı.
Kıbrıs Türk halkının haklı sesinin uluslararası alanda tanınmasını sağlamak, Türkiye ile ilişkileri geliştirecek somut adımlar atmak amacıyla çalışmalar yaptıklarını söyleyen Özersay, Kıbrıs sorunu paralelinde bununla doğrudan ilişkili birçok konu olduğunu ifade etti.
Kudret Özersay, hükümetin Kıbrıs konusunda belirlediği bir politika olduğunu, muhataplarına ve temas halinde oldukları herkese bunların anlatılacağını belirtti. Özersay, 50 yılı aşan bir süre zarfında esas alınan iki kesimli, iki devletli federal yaklaşımın değerlendirildiğini ancak geçen bu kadar zaman sonrasında, Kıbrıs’ta federasyonun şartları bulunmadığının görülmesi ve daha farklı modellerin tartışılması gerektiğini ortaya koyan bir duruşları olduğunu kaydetti.
İki tarafın da rızasına dayalı daha gerçekçi modellerin tartışılması gerektiğini ifade eden Özersay, perspektiflerini milletvekillerine aktardı. Doğal gaz konusunda Kıbrıs adası etrafındaki zenginliklerin, hakça paylaşılması, birlikte çıkarılması kullanılması ve paylaşılması gerektiğini savunan bir duruşları olduğunu belirten Özersay, bu konuda Cumhurbaşkanlığı ile yapılan işbirliği ve hazırlanan öneri taslağını anımsattı.
Özersay, Kıbrıs Rum tarafının, çok sayıda ön şarta bezenmiş olan önerisine rağmen, Kıbrıs Türk tarafının önerisinin çok daha gerçekçi olduğunu ve uluslararası alanda anlatılması gerektiğini söyledi.
Kudret Özersay, Dışişleri Bakanlığı’nın birimleri dışında bu alanda çalışacak başka bir birime ihtiyaç olduğunu, bu konuda kendi içerinde bir çalışma yaptıklarını kaydetti.
Maraş konusuna da değinen Özersay, bugüne kadar yapılan çalışmaları ve envanter çalışması bağlamında tamamlanan raporlar olduğunu söyledi. Maraş konusunda gelecek dönemde yapılacak çalışmalar hakkında da bilgi veren Özersay, Maraş konusunda sadece içeride uygulayan, adım atan değil, uluslararası alanda da bunun iyi anlamasını sağlayacak bir çalışma yapmayı planladıklarını kaydetti.
Özersay, Avrupa Konseyi bünyesinde, insan hakları düzeyinde bazı süreçler bulunduğunu, bu süreçlerin doğru ilerlemesi ve Kıbrıs Türklerinin doğru algılanması için çalışmalar yapıldığını, hukukçular ile işbirliği içinde çalışıldığını ifade etti. Özersay, bu çalışmaların özellikle Strazburg temsilciliği üzerinden sürdürüldüğünü söyledi.
Dış temsilcilikle ilgili bazı sıkıntılar yaşandığını, geçen dönem bazı temsilcilerin boş kaldığını, bunun sebebinin de bakanlığa uzun süre diplomat alınmaması olduğunu belirten Özersay, bu eksikliklerin tamamlandığını ancak sıkıntılar yaşandığını söyledi. Özersay, yeni başlatılan bir süreç olduğunu ve bunun 2020 başında tamamlanacağına işaret ederek, temsilciliklerin, tamamı Dışişleri Bakanlığı içinde olmak üzere, doldurulacağını kaydetti.
Hellimin tescili gibi konularda Maliye Bakanlığı’ndan gelecek dönem için kendilerine daha fazla bir bütçe ayırmasını isteyeceklerini ifade eden Özersay, TBMM içinde Dışişleri Komisyonu bulunduğunu ve bunun son derece önemli olduğunu; başkan ve üyelerin çok önemli temasları olduğunu anlattı.
Özersay, ülke olarak Türkiye ilişkilerde bir takım sıkıntılar olduğunu, bunun aşılabilmesi için işbirliğinin daha da arttırılması gerektiğini ve benzeri platformda varlıklarının arttırılması gerektiğini söyledi.
“Kıbrıs Rum tarafı bize karşı olumsuz tavrını arttırmış durumdadır” diyen Özersay, kendilerinin de buna karşı bazı tedbirler aldıklarını ve 2020’den itibaren bunların arttırılacağını kaydetti.
Bu tedbirlere örnekler veren Özersay, ülkeye gelen yabancı gemilerin engellenmeye çalışıldığını ve kendilerinin de bazı uluslararası kuruluşlarla temasa geçtiklerini söyledi. Özersay, bunun önünü alan bir takım adımlar atma kararlılığında olduklarını anlattı.
Sanat, turizm, sivil toplum hareketleri gibi bir çok alanda yapılan engellemeler olduğuna değinen Özersay, özellikle ara bölgede Kıbrıslı Türklerin adına kayıtlı taşınmaz mallarda tarımsal faaliyet yapmalarını engelleme girişimleri konusunda bir takım önlemler aldıklarını ve girişimler başlattıklarını söyledi.
 
HASİPOĞLU
UBP Milletvekili Oğuzahan Hasipoğlu, yıllardır, Rum tarafının zihniyetinde bir değişiklik olmadığını, Rum tarafının Kıbrıs etrafındaki zenginlikleri paylaşma niyetini her platformda ortaya koyduklarını söyledi.
Kıbrıs Rum tarafının vizyonunda bir değişiklik olmadığını, mevcut üniter devletinin devamı onun dışında Kıbrıs Türk halkının sadece kendilerini ilgilendiren konularda söz hakkının olması görüşünde olduklarını vurgulayan Hasipoğlu, esas gayenin Kıbrıs Türk halkının veto hakkı olmaması olduğunu kaydetti.
Dolayısıyla federasyon dışında başka modellerin de olabileceği konusunda görüş birliğine varılmasının önemine işaret eden Hasipoğlu, Kıbrıs Rum tarafının paylaşım zihniyeti içinde olmadığı için Kıbrıs Türk tarafının bütün görüş ve önerilerini ret ettiğini vurguladı. 
Hasipoğlu, uluslararası camiada, Kıbrıs Türk halkının gerçek menfaatlerinin ne olduğunun duyurulması gerektiğini söyleyerek, bu alanda yapılan çalışmalara ve temaslara değindi. “Her şeyin, herkesin kapsamlı çözüme endekslenmemesi önemli” diyen Hasipoğlu, Gazimağusa’da duran BM kampının, lokasyon olarak orada durmasını doğru bulmadıklarını kaydetti.
 
NAMİ
CTP Milletvekili Özdil Nami de, hükümetin dış politikasında umut vadeden bir gelişme göremediğini belirterek, sorulması gereken ana sorunun federal çözüm bulma çalışmalarının neden sonuçlanamadığı olması gerektiğini kaydetti.
Ortak amacın, Kıbrıs Türk halkını statükodan kurtarıp, dünyayla buluşturmak olduğuna inanç belirten Nami, hükümetin ortaya koyduğu reçetenin yeni olmadığını, geçmiş ezberlerin pişirip kurtarılması ve halka sunulması olduğunu belirterek, geçmişte çok denenip başarısızlığının kanıtlandığına işaret etti. Ana temelin statükonun nasıl sonlandırılacağı olması gerektiğini belirten Nami, “Siz dünyayı yanınıza alamadınız Sayın Bakan” dedi.
Yapılması gerekenin, takvimli ve sonuç odaklı bir şekilde müzakerelere yeninden başlaması olduğunu kaydeden Nam, sağlanan yakınlaşmaların yeniden tescil edilerek, takvimin sonunda açıkta kalan noktaların, tıkanıklığın aşılma mekanizmasıyla çözümlenmeye çalışılması ve sonucun referanduma sunulması olduğunu söyledi.
Geçmişte yapılan uluslararası temaslara ve engellemelere değinen Nami, savunulan politikaların, muhatapların ret edemeyeceği politikalar olduğu için bu kapıların tek tek yeniden açıldığını kaydetti.
Dış politikanın yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini vurgulayan Nami, doğal gaz konusunda daha önceki hükümetlerin politikasının devam ettirildiğini, ancak bunun kuvvet politikasına bürünen bir durum gibi gösterilmemesi gerektiğini söyledi.
Dünyayı yanına çeken bir politikadan uzaklaşılarak, dünyanın Kıbrıs Cumhuriyeti’nin hakları ve Rum tarafıyla bir müttefiklik sergileme yarışı içine girdiği bir politika içine sürüklenildiğini vurgulayan Nami, bu konuda nerede yanlış yapıldığının tespit edilmesi gerektiğini belirtti.
Maraş konusuna da değinen Nami, BM Güvenlik Konseyi kararlarını göz ardı ederek,  uluslararası hukukla uygunluğun nasıl olacağını sordu. Nami, Maraş konusunda BM ile istişare edilerek, adım atılması gerektiğini kaydetti.
Maronitler konusuna da değinen Nami, bu konuda artık sonuca gidilmesi gerektiğini söyledi. 
 
GÜNDÜZ
UBP Milletvekili Menteş Gündüz de, “her türlü güven yaratıcı önlemler” diye başlayan ancak güne oturtulmayan adımlar atıldığını söyledi. Gündüz, Kıbrıs Türkü’nün boğazına sokularak, ekonomik olarak zora sokacak adımlar atıldığını söyledi.
Kıbrıslı Türklerin bugüne kadar hep iyi niyetle adım attığını, her attığı iyi niyetli adımın, sonraki zamanda önünü tıkadığını ifade eden Gündüz, tekrar referanduma gidilmesi ve Rum tarafından hayır çıkması halinde ne olacağını sordu.
 
CANDAN
CTP Milletvekili Armağan Candan da, yurt dışı temsilciliklerde zor şartlarda görev yapan personel ve sorunlarına değindi.
AKPA toplantılarına katılan Meclis heyetinin temaslarına değinen Candan, AKPA’da kendilerinin en çok ilgilendiği ve gündeme gelen konulara değindi. Toplantılarda ele alınan konuların başında kayıp şahıslar konusunun geldiğine işaret eden Candan, ele alınan diğer konuları aktardı.
İki devletli çözüm ve bölünme ihtimalinde, Kıbrıslı Türklerin bütün ada üzerinde ve etrafındaki sulardaki haklarından vazgeçmesi tehlikesinin ortaya çıkacağını söyleyen Candan, bunun Kıbrıslı Türklerin çıkarına olmayacağını; hem Kıbrıslı Türkleri, hem de Türkiye’yi Doğu Akdeniz’in bir köşesine hapsedebileceğini vurguladı.  
Maraş konusuna da değinen Candan, Başbakan Ersin Tatar’ın geçtiğimiz günlerde 2020 yılına atıfta bulunan açıklamasının, hükümet politikası olup olmadığını sordu.  Candan ayrıca Maronit açılımına dair hangi noktada bulunulduğunu anlatılmasını istedi.
Meclis AB Uyum Komitesi olarak ellerindeki bütün yasa tasarılarını tamamladıklarını ve bu konuda Avrupa Birliği Koordinasyon Merkezi nezdinde ekstra bir çalışma yapıldığını kaydeden Candan, AB’ye uyumlu yeni yasaların hükümet tarafından tamamlanarak, Meclis’e gönderilmesini beklediklerini belirtti.
Candan, Rum tarafının Yeşil Hat Tüzüğü’nün değiştirilmesine yönelik girişimleri konusunda uyanık olunması gerektiğini ve Avrupa Komisyonu nezdinde, hellim konusunda olduğu gibi girişim yapılmasının elzem olduğunu ifade etti.
 
ÖZYİĞİT
TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit de, Maronit açılımı konusuna değinerek başladığı konuşmasında, bu konuda geçmişte yapılan çalışmalara değinerek, bunun artık sonuçlanması gerektiğini vurguladı.
Maraş konusunun da hassas ve uluslararası hukuk dahilinde bir konu olduğuna işaret eden Özyiğit, Maraş’la ilgili Doruk Anlaşması’nda yer alan maddeye atıfta bulundu.
Konunun Cumhurbaşkanlığı dahilinde konuşulması gerektiğini söyleyen Özyiğit, Türk tarafının attığı tek yanlı adımlar nedeniyle, BM’nin bu konuda aldığı önlemler olduğunu belirtti. Özyiğit, öteden beri tutumlarının net olduğunu, Maraş’ın BM kararları ve uluslararası hukuk çerçevesinde kalınarak açılabileceğini söyledi.
 “Rum tarafının tavrında değişiklik yok bunları bırakıp, yeni şeyler söyleyelim” denildiğine işaret eden Özyiğit, “Onlar yanlışta devam edecekse, biz de mi yanlış yapalım” dedi.
“Süreç çökmedi, top direkten döndü” diyen Özyiğit, tekrar uğraşılması, lobicilik faaliyetleri ve uluslararası girişimlerin artırılası gerektiğini, hiç kimsenin uçsuz bucaksız bir süreç istemediğini vurguladı.
Özyiğit, “küstüm oynamam mantığı yoktur” diyerek, Kıbrıslı Türklerin, tek amacının uluslararası hukuka girmesi olması gerektiğini söyledi.
 
TOROS
CTP Milletvekili Fikri Toros da, Dışişleri Bakanı Özersay’ın Kıbrıs politikasına eleştirilerde bulunarak, bu politikaların kabulünün mümkün olmadığını belirtti.
Özersay’ın “işbirliği” ifadesini, “federal çözüm müzakerelerinin tükenmesi, alternatif çözüm modellerinin tartışılması” durumlarında kullandığını savunan Toros, aslında işbirliği olması gereken şekilde kullanılsa, çözüme yönelik olumlu katkı yapacağını söyledi. Toros, bağımsız olarak Kıbrıs Türk halkının refah seviyesini ve AB ile sınırlı ilişkilerini farklı bir ölçeğe dönüştürebilecek bir strateji olabileceğine inanç belirtti.
KKTC’ye AB’da akredite olmuş standart kurumlarının getirilmesi gerektiğini söyleyen Toros, bu kurumun danışmanlık, gerektiği durumlarda Kıbrıslı Türk üreticilere uygulama, denetim ve sertifika hizmeti sağlanabileceğini kaydetti.
Dış temsilcilikler konusuna da değinen Toros, Türkiye’nin de bu konudaki maddi ve manevi desteğini bildiğini, bu temsilciliklerde bir strateji değişikliğine gidilerek, kapasite artırımının ön plana çıkarılması gerektiğini söyledi.
Dış temsilciliklerin, Kıbrıs Türk diasporasını örgütlemesi gerektiğini de ifade eden Toros, bu konuda tek aktif olunan yerin Londra ve Türkiye olduğuna dikkat çekti. Avusturalya’ya da bir temsilci atanması gerektiği görüşünü dile getiren Toros, uluslararası ilişkilerin yeni bir organizasyonla olabileceğini kaydetti.
Kıbrıs sorununa değinen Toros, Kıbrıs Türk halkının çok uzun yıllarıdır tecrit edilmiş durumda olduğunu ve çok büyük bir haksızlığa uğradığını söyledi. Toros, “Böyle bir konumda siyasi eşitliğimizi bir daha tartışma konusunu yapmayacak müzakereleri yürütmek ve Kıbrıs Türk toplumunun bir bütün olarak hareket etmesinin, güvenilirlik ve tutarlılık açısından önemli olduğunu vurguladı.
Özersay’ı Kıbrıs konusundaki görüşlerinden dolayı eleştiren Toros, Kıbrıs konusunda ortaya konulanların bir hayal ürünü olduğunu ileri sürdü. Toros, “Maraş politikanız da aynen çözüm politikası gibi bir hayal ürünüdür ve bizi hiçbir yere vardıramayacaktır” dedi.
Maraş’ın açılmasını sadece ekonomik olarak değil, insanı olarak da çok önemli bulduklarını kaydeden Toros, böylesi bir adımın Rum toplumunu motive edecek bir adım olduğunu düşündüklerini, bu nedenle bu konuda bir an önce Cumhurbaşkanlığı ile istişare içinde bir çalışma yapılmasını önerdi.
Maronit açılımı konusuna da değinen Toros, bu konuda bir an önce sonuç alınmasını istedi.
Konuşmalar ardından komite toplantısına bir saat ara verildi.  

Editör: Mehmet Kasimoglu