Doğu Akdeniz’deki petrol yataklarına yönelik sismik çalışmalar bölgedeki tansiyonu yükseltiyor. Türkiye’nin bölgede bu yıl derin sondaja başlayacağını belirten uzmanlara göre, Rum yönetimi hukuk tanımadan bölgeyi 13 parsele böldü
Doğu Akdeniz’de keşfedilen enerji kaynakları pek çok ülkeyi harekete geçirirken Türkiye’nin, bölgeye yönelik ‘Milli Enerji ve Maden Politikası’ hamleleri sürüyor. Antalya’nın güneyinde İtalyanların (ENİ) Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nden (GKRY) kiraladıkları alanda 230 milyar metreküplük doğalgaz yatağına ulaşıldığını açıklaması, Doğu Akdeniz’i daha da hareketlendirdi. Doğu Akdeniz’de tansiyonu yükselten bu gelişme sonrası Türkiye, Rumların tek taraflı bölgeyi 13 parsele ayırarak Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ilan etmesine sert tepki verdi. 
Ankara Üniversitesi Deniz Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hakan Karan’a göre, bölgedeki gerginlik de haksız MEB ilanına dayanıyor; “Türkiye ve Batı Akdeniz devletleri, Akdeniz’de MEB ilanından kaçınmakta ve haklarını kıta sahanlığı rejimine dayandırmakta. Ancak GKRY 2003 yılında tek taraflı MEB ilan etmiş. Şubat 2003’de Mısır, Ocak 2007’de Lübnan ve Aralık 2010’da İsrail ile MEB sınırlandırma antlaşmaları imzaladılar. GKRY’nin tüm çabası, Doğu Akdeniz enerji siyasetinde önemli bir aktör olmak.  
Oysa ki Doğu Akdeniz uluslararası hukuka göre ‘yarı kapalı deniz’ statüsünde. Sahilleri bitişik veya karşı karşıya olan devletler, MEB sınırlandırmalarını uluslararası antlaşmalarla yapmakla yükümlü. GKRY ise ikili antlaşmalarla Türkiye ve KKTC’yi görmezden gelerek Doğu Akdeniz’de kilit devlet rolünü üstlenmeye çalışıyor. GKRY’nin ilan ettiği 1, 4, 5, 6 ve 7 numaralı parseller, Türkiye’nin kıta sahanlığı sınırına tecavüz etmekte. Diğerlerinde ise KKTC vatandaşlarının hakkı var. 

Karşılık verme hakkı
Uluslararası hukuk, hakları ihlal edilen devletlere karşılık verme hakkı tanıyor. Türkiye bu hakla bölgedeki deniz kaynaklarının kullanımı için Eylül 2011’den beri KKTC ile işbirliği yapıyor. Sondaj gemilerinin Türkiye’nin kıta sahasına girmesi halinde askeri tedbirleri de uluslararası hukuk meşru görür. Sismik araştırma gemisi Barbaros Hayrettin Paşa, 6 ve 7. Parsellerde çalışmalara başlayacak. Potansiyel gaz rezervlerini çıkarmak için alınan Deep Sea Metro II adlı sondaj gemisi de bölgeye gidecek.”

Derin sondaj bu yıl
Mersin Üniversitesi Denizcilik Fakültesi öğretim görevlisi Yrd. Doç. Dr. Jale Nur Ece de bölgedeki petrol rezervine yönelik şunları söyledi; “Kıbrıs Adası’nın çevresindeki 8 milyar varil petrol rezervinin 400 milyar dolar değerinde olduğu belirtilmekte. Türkiye, uluslararası hukuktan doğan hakkını kullanarak 2011’de KKTC ile Akdeniz’de Kıta Sahanlığı Sınırlandırması Anlaşması’nı imzaladı ve KKTC, TPAO’ya petrol arama ruhsatı verdi. Ardından da Barbaros Hayrettin Paşa Sismik Araştırma Gemisi, Ekim 2014’te adanın güneyinde araştırmalara başladı. Bu yıl ilk derin deniz sondajının gerçekleşmesi bekleniyor. Türkiye, uluslararası deniz hukukuna dayanarak, Doğu Akdeniz’de yetkilerini kullanmaktan kaçınmamalı.”
Ayrıntılar VATAN'da
Kaynak: Milliyet Gazetesi

Editör: Mehmet Kasimoglu