Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Gürdal Hüdaoğlu, BRT’de yayınlanan “Burası Önemli” isimli programa konuk olarak Kıbrıs sorunu ve Cumhurbaşkanlığı’nın yürüttüğü icraatlar ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın çalışmalarına de değinen Hüdaoğlu, “Son 3 yılın ülkemiz bakımından yapılmış en iyi işlerinden biri olan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın daha da iyi bir noktaya getirilmesi için arzu ettiğimiz çalışmalar bütçe içerisinde planlanmıştır. Proje, Planlama ve İnşaat Dairesi ve ilgili birimlerce vakitlice tamamlanabilirse CSO’nun kullanacağı bir bina olarak ve bir konser salonu olarak Vakıflar Sineması olarak bilinen alanın restorasyonu söz konusudur” şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın, bu ülkenin kotarılmış en iyi işlerden biri olduğunu, orkestranın faaliyetlerinin hem ulusal hem uluslararası yönleri bulunduğunu ifade eden Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Gürdal Hüdaoğlu, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın, kültür sanat alanlarına her zaman önem ve öncelik verdiğini belirtti. Hüdaoğlu, “Cumhurbaşkanımız, devlet yönetme kapasitesine sahip kurum ve kişilerin aynı zamanda kültür sanatla harmanlanmış
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın çalışmalarına de değinen Hüdaoğlu, “Son 3 yılın ülkemiz bakımından yapılmış en iyi işlerinden biri olan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın daha da iyi bir noktaya getirilmesi için arzu ettiğimiz çalışmalar bütçe içerisinde planlanmıştır. Proje, Planlama ve İnşaat Dairesi ve ilgili birimlerce vakitlice tamamlanabilirse CSO’nun kullanacağı bir bina olarak ve bir konser salonu olarak Vakıflar Sineması olarak bilinen alanın restorasyonu söz konusudur” şeklinde konuştu. 
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın, bu ülkenin kotarılmış en iyi işlerden biri olduğunu, orkestranın faaliyetlerinin hem ulusal hem uluslararası yönleri bulunduğunu ifade eden Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Gürdal Hüdaoğlu, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın, kültür sanat alanlarına her zaman önem ve öncelik verdiğini belirtti. 
Hüdaoğlu, “Cumhurbaşkanımız, devlet yönetme kapasitesine sahip kurum ve kişilerin aynı zamanda kültür sanatla harmanlanmış bir faaliyet yelpazesi içerisinde hareket etmesini elzem sayar. Örneğin ülkenin kültür sanat alanında iftihar ettiği Lefkoşa Belediye Tiyatrosu’nun da kurucusudur” dedi.

“CSO HIZLI VE EMİN ADIMLARLA PLANLANMIŞ BİR GELİŞME GÖSTERDİ”
3 sözleşmeli personel ile devralınan CSO’nun bugün kurumsal bir yapıya dönüştüğünü, hızlı ve emin adımlarla planlanmış bir gelişme gösterdiğini ve şu anda 26 sözleşmeli sanatçı ile çalışmalarına devam ettiğini kaydeden Hüdaoğlu, şunları kaydetti: 
“Yasanın CSO için öngördüğü personel sayısı 38’dir ve önümüzdeki yıllarda bu rakamın tamamlanmasına yönelik çalışmalar devam edecek.  CSO, şu anda da takviyeler ile eksiksiz çalışıyor. 3 yılda 65 konser verildi ve bunların her biri kendi içerisinde iyi planlanmış konserlerdir. TC’de de birçok konser verilmiştir. Televizyon erişimi dışında, konser salonlarında 45 bin izleyiciye ulaşıldı. Yurttaşın ilgi gösterdiğinin de göstergesi… İlgi her geçen gün daha da artıyor. Okullarda eğitim konserleri misyonlarımız arasında. Çekirdekten eğitim aşamasında çocukların klasik müzikle buluşulmasına ciddi çalışmalarımız olacak. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası sayesinde çok sayıda uluslararası şef ve sanatçıyı izleyiciyle buluşuldu. Kıbrıs sorununun yarattığı sınırlandırma yüzünden imtina edip gelmeyen bazı sanatçıların ayrıca KKTC CSO’nun kalitesinin fark edip bu kararlarını değiştirmeleri; bizim için önemli bir aşamadır. Telif haklarına gerekli saygı gösteriliyor, KKTC CSO çalışmalarında evrensel kurallara göre hareket ediliyor”.

MARONİT AÇILIMI
Konuşmasında, Maronit açılımına da değinen Hüdaoğlu, Maronit açılımının mali yönünün Cumhurbaşkanlığı bütçesi içerisinde planlanmış bir olgu olmadığını kaydederek Maronit köylerinin sahiplerine iadesiyle ilgili Cumhurbaşkanlığı koordinasyonunda bir ön çalışma evresi geçirildiğini anımsattı.
Bu toplantılar sonucunda Maronit açılımının gerektirdiği fiziki, mali ve hukuki ihtiyaçlar saptanıp raporlandığını hatırlatan Hüadoğlu şunları söyledi: 
“Mali ihtiyaç raporlanmıştır ve 2018 bütçesi içerisinde Gürpınar için Maliye Bakanlığı bütçede 7.5 Milyon TL’lik bir kaynak ayırmıştır. Bu başlangıç için çok önemli bir hamleydi, fakat ne yazık ki ülkedeki mali kriz nedeni ile hükümet bu kaynağın kullanılamayacağını Cumhurbaşkanlığı’na iletmiştir. Bu durum, projenin hayata geçirilmesinde durağanlık yarattı . İmkanların yaratılması için gerekli çalışmalar yapılıyor. Bu kaynak tekrar yerine konulabilirse; Karpaşa daha küçük bir köy olduğundan Aralık ayı sonuna kadar orada somut sonuçlar alabileceğimizi düşünüyorum. AB başta olmak üzere makul ölçüde uluslararası fonlardan istifade edilmesi de gündeme getirildi. Bununla ilgili inisiyatif almaya hazırız. Askeri nitelikli bölge konumunda köylerden söz ediyoruz. Bu noktada askerin ihtiyaçlarının da zaafa uğratılmadan bu dönüşlerin planlanması gerekir. Bu noktada uluslararası kaynaklarda sorunlar yaşanacağı tahmin edilebilir, bu nedenle yerel kaynaklardan buraya kaynak tahsis edilmesi her halükarda gereklidir. 2019 Genel Bütçesi içerisinde bu işin planlanmasının elzem olduğunu düşünüyoruz. Gürpınar’da şu anda hali hazırda Cumhurbaşkanlığı’nın girişimleriyle bazı restorasyon çalışmaları gerçekleştirilip, alternatif bir yol yapıldı, ortak kültürel dokunun gerektirdiği ilk adımlar atıldı. Maronit açılımıyla ilgili ne askeri ne sivil makamlarda irade ile ilgili bir sıkıntı yoktur.”

KIBRIS SORUNU…  KIBRIS TÜRK TARAFI SON 3 YILDA ÖNEMLİ KAZANIMLAR ELDE ETTİ
Kıbrıs sorunuyla ilgili son 3 yılda yaşananları anlatarak Kıbrıs Türk tarafının gösterdiği iyi niyetli somut adımları örnekleyen Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Gürdal Hüdaoğlu, önemli aşamalardan geçilip Kıbrıs Türk tarafının önemli kazanımlar elde ettiğinin altını çizdi. 
Kıbrıs’ta çözüm isteyen tarafın Kıbrıs Türk tarafı olduğunun artık uluslararası camiada tartışmasız bir şekilde kabul gördüğünün, çözümden kimin kaçtığının ortaya çıktığının son 3 görünür hale geldiğinin altını çizen Hüdaoğlu, bunun son BM raporlarına da yansıdığını söyledi.

“CRANS MONTANA ZİRVESİ İLE BİRLİKTE REFERANS ANLAYIŞLAR VE METİNLER ORTAYA ÇIKTI”
Crans Montana ve Mont Pelerin zirvelerinin Kıbrıs Türk liderliğinin inisiyatifleri ile ortaya çıktığını ve özellikle Crans Montana’nın tarihsel bir buluşma olduğunu belirten Hüdaoğlu, Crans Montana zirvesi ile birlikte referans anlayışlar ve metinlerin ortaya çıktığını, Guterres Çerçevesi’nin bunlardan biri olduğunu ifade etti. Hüdaoğlu, söz konusu referans anlayışlar ve metinlerin Kıbrıs Türk tarafının önemli kazanımlar elde etmesini sağlayacak potansiyelleri içerisinde barındığını söyledi. BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Türk tarafının durumunu anlayan ifadelerinin gün be gün daha gözlenir hale gelmeye başladığın da kaydeden Hüdaoğlu, Crans Montana zirvesi ile birlikte referans anlayışlar ve metinlere Rum tarafının gösterdiği reaksiyonlardan da bahse konu referansların değerinin anlaşılabileceğini dile getirdi. 
Crans Montana’da elde edilen çerçevenin nasıl inkâr ve ters yüz edilmek istendiği göz önünde bulundurulduğunda ortaya çıkan metnin değerinin daha iyi kavranabileceğini dile getiren Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Gürdal Hüdaoğlu, Rum tarafının 30 Haziran tarihli Guterres belgesini 4 Temmuz tarihli olduğu iddia edilen bir iddia ile çarpıtma gayesinin bunu izah ettiğini anımsattı. Hüdaoğlu, söz konusu belgeyle ilgili Kıbrıs Türk tarafının BM ile aynı çizgide olduğunu da hatırlattı.

 “KIBRIS TÜRK TARAFI, ÇÖZÜMSÜZLÜKLE İLGİLİ SORUMLU KOLTUĞUNDA ARTIK DEĞİL”
Son 3 yılın Kıbrıs Türk tarafıyla ilgili bir diğer önemli kazanımının Kıbrıs Rum tarafının her zaman yaptığı gibi manipülasyonla Kıbrıs Türk tarafını çözümsüzlükle ilgili sorumlu koltuğuna oturtamaması olduğuna dikkat çeken Hüdaoğlu “30 Haziran – 4 Temmuz gerginliği bunun somut örneklerinden biridir. 2 devletle ilgili terennümlerin geldiği aşama da bunun tezahürüdür” dedi. 
Rum lider Anastasiadis’e atıfta bulunularak  2 devletli çözüm ifadelendirildiğinde Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın ciddi liderliğiyle bunun gerçek niyeti gizleyen bir kötü niyet girişimi olabileceği konusunda kamuoyu ve ilgili tüm tarafları ikaz ettiğini, BM parametrelerinden bu ortamda sapmanın en sonunda gelinen aşamada büyük zararlar verebileceğiyle ilgili sağlam bir duruş sergilediğini dile getiren Hüdaoğlu, “Bugün tablo netleşti ve Sayın Anastasiadis ‘Ben 2 devletli çözüm demedim’ diyor” şeklinde konuştu. 
Şu anda Anastasiadis’in söylemlerinin gevşek federasyona evirildiğini belirten Hüdaoğlu, bunun yeni bir şey olmadığını, Kıbrıs Türk liderliğinin kategorik olarak buna karşı olmadığını kaydetti. 
Aceleci davranılmaması gerektiğini ve yeni argümanda çözüme hizmet edecek iyi niyetli pırıltılar olup olmadığının saptanması gerektiğini kaydeden Hüdaoğlu, gevşek federasyon argümanının ortaya atılmasının ardından siyasi eşitlik oyunu kokularının yükselmeye başladığını ve Cumhurbaşkanı Akıncı’nın siyasi eşitlikle ilgili ikazlarının toplumda ortak bir noktada durulmasını beraberinde getirdiğinin altını çizdi. 
Rumların kavramları manipüle etme yeteneğinin elinden alınmasının Kıbrıs Türk tarafı adına büyük bir kazanım olduğunu dile getirdi. Hüdaoğlu, konuşmasında ayrıca ucu açık olmayan, sonuç odaklı bir sürecin Kıbrıs Türk tarafı açısından öneminin de altını çizerek, bu yaklaşımın da artık BM raporunda ifade edildiğini belirtti.

KIBRIS SORUNUN KAVRANIŞINDA VE KAVRAMSAL İFADESİNDE CUMHURBAŞKANI AKINCI’NIN BELİRLEYİCLİĞİ
Kıbrıs sorunun kavranışında ve kavramsal ifadesinde Cumhurbaşkanı Akıncı’nın belirleyiciliğinin son 3 yılın en önemli etkilerinden biri olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Gürdal Hüdaoğlu, Kıbrıs Türk tarafının berraklaştırdığı kavramların artık karşılık bulup BM Genel Sekreteri raporlarında ve açıklamalarında yer bulmaya başlamasının öneminin altını çizdi.  Hüdaoğlu bunun en somut meyvesinin, Kıbrıs Türk tarafının tek vücut olup birlik olması olduğuna vurgu yaptı.  
Hüdaoğlu, son 3 yılda sergilenen liderlik sayesinde toplumda Kıbrıs sorunuyla ilgili ortak bir dile kavuşulduğunu kaydetti. Son 3 yılda Kıbrıs Türk tarafının çözüm istenci ile ilgili tüm dünyanın artık ikna olduğunu da belirtti. 
Temel toplumsal haklardan ve siyasi eşitlikten taviz verilmeden gerçek anlamda bir çözüm için gerekli her şeyin yapılmasının toplumda Cumhurbaşkanı Akıncı’ya yönelik bir güven oluşturduğunu söyleyen Hüdaoğlu, bu güvenin çeşitli kurumlar tarafından yapılarak açıklanan basında yer alan kamuoyu araştırmalarında da sürekli ortaya çıkmakta olduğunun altını çizdi.

YENİ KAPILARDAKİ İLK VERİLER
Konuşmasında açılan sınır kapılarındaki verilerle ilgili de örnekler veren Hüdaoğlu, son 3 günde Derinya Sınır Kapısı’ndan KKTC’ye 2 bin 280 giriş yapıldığını, bunların bin 359’unun Rum vatandaşı, 858’inin turist, 663’ünün de Kıbrıslı Türk olduğunu belirtti. 
Hüdaoğlu, Derinya Kapısı’nın öngörüldüğü gibi bir turistik bir aktivite ve ekonomik canlılık için adres olma şansın sahip olduğunun 3 günlük verilerle ortaya çıktığını kaydetti. 
Hüdaoğlu Aplıç Kapısı’ndaki rakamların da Derinya’daki rakamlarla yakın olduğunu, bu kapıların açılmasının toplumların yakınlaşmasının yanında ekonomik olarak da katkı sağlayacağını bunun büyük bir kazanım olduğunu dile getirdi.

BÜTÇEDE OYBİRLİĞİ
Cumhurbaşkanlığı Bütçesi’nin, ilgili Meclis komitesinde oybirliği ile onaylanmasından duyduğu memnuniyeti ifaden eden Hüdaoğlu, tüm milletvekillerine teşekkür ederek, bütçenin komitede oy birliği ile geçmesinin mutluluk verici ve motivasyona artırıcı olduğunu
Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Kayıp Şahıslar Komitesi’nin ve Milli Arşiv ve Araştırma Dairesi’nin ihtiyaçları da bu bütçede yer aldığını anımsatan Hüdaoğlu,“Geçen yıllardan farklı olarak bütçenin komitede ele alınma süresi daha makuldü bu da çalışmayı daha verimli kıldı. Bütçe içerisinde tanıtım ve temsil faaliyetler, personel giderleri, rutinler ve Temiz Düşün Projesi’nin faaliyetleri için de kendi içinde bir bütçe planlanmıştır” dedi.
Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Hüdaoğlu, Temiz Düşün Projesi’nin faaliyetleri için kendi içinde bir bütçe planlanmasının projeye verilen önemin göstergesi olduğunu söyledi. 
Cumhurbaşkanı Akıncı’nın çevre bilincinin yayılmasında son derece hassas bir lider olduğunu kaydeden Hüdaoğlu, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın çevre politikaları ile ilgili bir liderlik yapma bilinci içerisinde hareket etmekte olduğunun altını çizdi.
TAK

Editör: Mehmet Kasimoglu