Kıbrıs Türk Çiçekçiler Ve Çiçek Üreticileri yaptığı yazılı açıklamada "Bakanlar Kurulu'nun açıklamış olduğu ‘TOPLUMSAL DAYANIŞMA’ adı altında önlemler, yeterli ve güven verici olmaktan uzak. Önlemler içerisinde özellikle özel sektörü yok saymış, önlemler paketi ismiyle hiç de bağdaşmayan, bizleri hem sosyal, hem ekomomik olarak terk edilmişliğe bırakmıştır. Bunun doğal sonucu sadece sosyal ve ekonomik yıkım yanında psikolojik yıkımdır.
Çiçekçiler olarak bizler bir çok işyeri gibi, dükkanımızı açtığımız gün zararımızın sadece işyerlerimizin kapalı kaldığı günler ve/veya kira ve/veya genel giderlerimizle sınırlı kalmayacağının altını çizmek isteriz. Çiçekçiler olarak dükkanlarımızda her geçen gün eriyen, çöpe atılan stoklarımız var. Bu bağlamda haykırıyoruz “Yok oluyoruz." dedi



Kıbrıs Türk Çiçekçiler Ve Çiçek Üreticileri'nin yaptığı açıklama aynen şöyle:

"Dileğimiz, tüm dünya ve ülkemizin içinden geçtiği olağanüstü zor günlerde, COVID -19 pandemisinin son bulması; sağlıklı bir şekilde en erken zamanda ülkemiz dahil dünya genelinde yarattıgı ekonomik, sosyal, psikolojik kaosdan kurtulmaktır.

Ülkemizde (Covid-19) salgınıyla ilgili alınan önlemleri savunur ve uyarken izolasyon ya da karantina koşullarının ne kadar süreceği de belirsizliğini sürdüyor.
Bizler çiçekçiler ve çiçek yetiştiricileri olarak ülkemizde birçok özel işetme gibi salgınla ilgili kaygı yaşıyor ve çalışamıyoruz. Haklı olarak bu nedenle ekonomik belirsizliği derinden iliklerimize kadar yaşıyoruz.

Bu nedenle, COVID-19 salgınının yol açtığı ekonomik tahribatı azaltmak amacıyla hükümetimizden en azından 6 aylık ekonomik tedbirlerin peşi sıra gelmesi beklentisi içerisindeydik.
Ancak görüyoruz ki, bakanlar kurulunun açıklamış olduğu ‘TOPLUMSAL DAYANIŞMA’ adı altında önlemler, yeterli ve güven verici olmaktan uzak. Önlemler içerisinde özellikle özel sektörü yok saymış, önlemler paketi ismiyle hiç de bağdaşmayan, bizleri hem sosyal, hem ekomomik olarak terk edilmişliğe bırakmıştır. Bunun doğal sonucu sadece sosyal ve ekonomik yıkım yanında psikolojik yıkımdır.
Çiçekçiler olarak bizler bir çok işyeri gibi, dükkanımızı açtığımız gün zararımızın sadece işyerlerimizin kapalı kaldığı günler ve/veya kira ve/veya genel giderlerimizle sınırlı kalmayacağının altını çizmek isteriz.
Çiçekçiler olarak dükkanlarımızda her geçen gün eriyen, çöpe atılan stoklarımız var. Bu bağlamda haykırıyoruz “Yok oluyoruz.”

Savaş koşullarını aratmayan bu günlerde , ‘Toplumsal Dayanışma’ beklerken ve güzel örneklerini dünyada izlerken, ülkemizde alınır gibi yapılan önlemlerle terkedilmiş hissetmek, biz esnafların kaderi olmamalı. Hükümat ivedilikle önlemler paketinde gerekli iyileşmeleri yaşama geçirmelidir.

Taleplerimiz:
1.    Tüm işyeri kiraları belirlenen süre içinde ödemesi durdurulmalı. (Mal sahiplerine alamadıkları kira bedeli karşılığında vergi indirimi yapılabilir)
2.    Tüzel ya da Gerçek kişilerin ödemekle yükümlü oldugu KDV beyanları , Vergi , Sosyal Sigorta, İhtiyat Sandığı yatırımları cezasız olarak 6 ay ileri bir tarihe ertelenmeli
3.    Elektrik/su/telefon gibi girdiler için devlet tarafından belli bir indirime gidilmeli
4.    Gün işleyen gün yiyen esnafın sokağa çıkma yasağının sürdüğü süre içinde (ekonomik faaliyetin olmadığı için) asgari yaşam koşullarını sürdürecek yaşam parası ödenmeli.
5.    Çöpe atılan çiçeklerimizin ,alıntermizin / kayıplarımızın giderilmesi.
6.    Çalışma hayatına sıfırdan başlayacağımız göz ardı edilmeden, ödemekle yükümlü olduğumuz çeklerin makul ileri tarihlere atılmaları. (6 ay g b örneğ n)
7.    İlgili bankalarla anlaşıp, faizsiz destek kredileri ile küçük esnaf korunmalı
8.    Salgının öncelikle hayat kaybı olmadan atlatılması elbette en büyük kazanım olacaktır. Yine de salgın sonrası ekonomik, sosyal ve psikolojik yaşamın en az zararla atlatılabilmesi için sosyal transferler adı altında, her tür katkının Kıbrıstürk toplumunun her kesimine eşit yapılmalı.
9.    Ülkenin, salgın öncesi kâr eden tüm kurumlarının bu süre içinde kârlarından bir nebze olsun vazgeçmesi toplum olarak kötü günlerden, geçmişte olduğu gibi dayanışmayla geçmemizi sağlayacaktır."

Editör: Mehmet Kasimoglu