Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) ve Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS), 2019-2020 Eğitim Öğretim Yılının yine sorunlarla açılacağını savunarak, sorunların eşit ve adil çözümü için mücadele etmeye devam edeceklerini ve kamusal ücretsiz bilimsel eğitim hakkından taviz vermeyeceklerini vurguladı.
KTOEÖS ve KTÖS, “2019-2020 Eğitim-Öğretim Yılına başlarken Eğitimdeki Sorunlar” başlıklı ortak basın toplantısı düzenledi. KTOEÖS Lefkoşa Merkez Binasında yer alan basın toplantısında KTOEÖS Başkanı Selma Eylem ve KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil birer konuşma yaptı. Basın toplantısına KTOEÖS Genel Sekreteri Aziz Selengin ile KTÖS Başkanı Emel Tel de katıldı.
EYLEM
KTOEÖS Başkanı Selma Eylem basın toplantısında yaptığı konuşmada, kardeş sendika KTÖS ile birlikte eğitimdeki mevcut sorunlara dikkat çekmek amacıyla bugün bir basın toplantısı düzenlediklerini kaydetti.
Eylem, eğitimde sorunların aynı olduğunu, hatta çoğaldığını, ancak Milli Eğitim Bakanlığının sorunları gidermek için hiçbir adım atmadığını savunarak, okullarda kadrolarda, dersliklerde altyapıda sıkıntılar bulunduğunu belirtti.
Okul, derslik, altyapıya yatırım yapılmadığını, öğretmen eksiklikleri, yasalar, tüzükler için adım atılmadığını ancak siyasi kararlar ve TC'den özel eğitim, din, rehber öğretmenlerinin getirildiğini ifade eden Eylem, ülkede bilimsel, çağdaş eğitimden uzaklaşıldığını ve sorunların çoğaldığını kaydetti.
Eylem, okullarda tadilatların sürdüğünü de belirterek, bunun güvenlik sorununu yaratacağına da dikkat çekti.
ELCİL
KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil de, dün Girne'de cephanelikte meydana gelen patlamada ölüm olmamasının sevindirici olduğunu ifade etti ancak askeri alanların Güney'de de kuzeyde de güvenli olmadığını, askeri yatırımların güvenlik getirmediğini kaydetti.
Cephaneliğin, askerin, huzur getirmediğini ifade eden Elcil, barış kültürü, evrensel eğitim sistemi, askersiz bir Kıbrıs'ın barış, huzur getireceği inancını dile getirdi.
Elcil, okulların öğretmensiz, kitapsız, altyapısız başlayacağını, böyle bir eğitimin olamayacağını belirterek, ülkeye gerici eğitim sisteminin getirildiğini savundu.
Eğitime sahip çıkacaklarını belirten Elcil, ülkede kendi eğitim sistemini kendilerinin yaratabileceğini, okullardaki eksikliklerin nüfus yığılmasından kaynaklandığını ifade etti ve okullardaki öğrenci yüzdeliklerini şöyle sıraladı:
"Yüzde 56'sı Türkiye Cumhuriyeti, yüzde 5'i 3. Ülke, yüzde 39'u KKTC vatandaşı..."
Elcil, bunun dünyada ender görülen bir durum olduğunu ifade ederek, "nüfusumuzdan fazla bir nüfusa eğitim ve sağlık hizmeti veriyoruz. Okullar sınıflar yalan söylemiyor" dedi.
KTOEÖS Eğitim Sekreteri Ömer Akkanat ve  KTÖS Eğitim Sekreteri Burak Maviş ise, ortak basın açıklamasını okudu. Ardından "2019-2020 Eğitim Öğretim Yılı Başlarken Okul Görüntüleri" gösterildi.
KTOEÖS-KTÖS ORTAK BASIN TOPLANTISI METNİ
KTÖS ile KTOEÖS’ün ortak basın açıklamasında şu görüşler dile getirildi:
“Problemler karşısında çözüm üretmemenin nedenleri,  bilgisizlik, yetersizlik ve çaresizliktir. Eğitim Bakanlığı’nın içinde bulunduğu durum tam olarak böyle ifade edilebilir.
İki öğretmen sendikası, eğitim / öğretim faaliyetlerinin ileriye taşınması için her yıl okul ihtiyaçlarını belirlemek adına ciddi mesai harcamakta, okulların sorunsuz açılabilmesi için emeğini ortaya koymaktadır. Maalesef Eğitim Bakanlığı’nda aynı duyarlılığı göremiyor ve eğitimin geliştirilmesi adına hassasiyetleri de bulunmuyor.
16 Eylül Pazartesi günü okullarımız aşağıdaki sorunlarla açılacak ve bunun sorumlusu UBP-HP Hükümeti olacaktır.
ÖĞRETMEN EKSİKLİĞİ
İki öğretmen sendikasının Temmuz ayı içerisinde nakilleri tamamlayıp, ihtiyaçları belirlemesine rağmen, öğretmen sınavları yine geciktirilmiş ve yine okullar öğretmensiz bırakılmıştır. İlk ve orta eğitimde toplam 160 öğretmen eksik olarak okullar açılmak zorunda bırakılmıştır. Buradan yetkililere sormak gerekiyor, bu problemin çözümsüzlüğünün nedeni kimin bilgisizliği, kimin yetersizliği ya da kimin çaresizliğidir.
ALTYAPI EKSİKLİĞİ
Ülkelerde nüfus artışı genellikle doğum ve göç oranına bağlıdır. Göç ciddi bir politikayla kontrol edilebilecek bir sorundur.
Ülkemizin gerçeği ise göçü kontrol etmek yerine, nüfus sayım sonuçlarını dahi gizleyerek saklamaktır. Dağıtılan vatandaşlıklarla da bu yangın körüklenmektedir. Kontrolsüz artan öğrenci sayısı karşısında okullar yetersiz, sınıflar yetersiz durumda bırakılmakta, okul ve derslik yapımı yerine sınıflarda öğrenci sayıları çağ dışı sayılara ulaşmaktadır.
Eğitime ayrılan yetersiz bütçelerle, yapılmak istenen derslikler zamanında bitirilemiyor. Tamamlanan inşaatlar ise yetersiz personel nedeni ile temizlenemiyor inşaat artıkları ile eğitime servis ediliyor.
Okul kapasitesi, sınıf sayıları ve alt yapı ile ilgili normlar, Eğitim Bakanlığı’nın internet sayfasında bir ironi olarak ortada duruyor. Okullarımızın bu standartlara ulaşmasının önündeki en büyük engel yine Eğitim Bakanlığı’dır.
Kalabalık sınıfların eğitim ve öğretimin niteliğinin nasıl etkilediğini, öğrencilerin gelişimini düşürdüğünü, öğretmenlerin öğrenme süreçlerinde, yeterli dönüt alamayacağını, öğrencilerin ilgi ve yetenekleri yönünde eğitim programı geliştiremeyeceğini Bakanlık yetkilileri biliyor mu?
MÜFREDAT İÇERİKLERİ
Ülkemiz Milli Eğitim yasasına uygun, Kıbrıs Türk toplumunun arzu ettiği seviye ve standartta, kendi kültürümüzün uygun gördüğü eğitimin verileceği okullar için bütçe oluşturma acizliğinde olanlar, imam hatip lisesi için gerekli yatırımı gözü kapalı bulmaktadır. Eğitim Bakanlığı sınavla girişi olan ortaokul bölümüne sınavsız kayıt hakkı tanıyarak okulun öğrenci sayısını artırmak için çabalamaktadır.
İmam Hatip Lisesi’nin müfredatları ve öğretmenleri Türkiye’den taşınarak çağdışı ve gerici kültür toplumumuza aşılanmaya çalışılmaktadır.
Çağdaş, bilimsel, laik bir eğitim için yıllardır çalışan Kıbrıs Türk toplumu yine görmezden gelinmiştir.
‘Talep edilir’ diyenlere soruyoruz; Bu çağ dışı eğitimi kim talep etmiştir?
KAMPLAR
Her yıl ülke gençliği, yüklü bütçeler harcanarak Kıbrıs Türk Toplumunun talebi dışındaki ideolojiler için gençlik kampı ve gezilere taşınmaktadır. Düzenlenen Kamplar toplumu birleştirmek yerine ayrıştırılmaya hizmet etmektedir. Eğitim Bakanlığı bu dayatma ideolojik Milli Şuur Kampları ile neyi hedeflemektedir?
HİZMET İÇİ EĞİTİMLER
Hizmet içi eğitim, öğretmenlerin kendilerini geliştirip güncel kalmaları için çok önemlidir. Konular ihtiyaçlara göre seçilip önceden bilgilendirme yapılıp bölgesel düzenlenmeli ve katılım artırılmalıdır. Ülkemizde bu kurslara katkı koyacak donanıma sahip her programda yetişmiş öğretim görevlisi bulunmaktadır. Üniversite sayısı bu kadar artmış bir ülkede bu imkân ve yeterlilik vardır.
Son zamanlarda düzenlenen hizmet içi eğitimler için eğitimciler Türkiye’den getirilmekte ve kursların 2. Ayağının Türkiye’de olacağı belirtilmektedir.
Ülkenin kaynaklarını ve bütçesini bu şekilde kullanmanın hesabını kim verecektir?
ÖZEL EĞİTİM
Artan okul nüfuslarına bağlı olarak, her okulumuzda özel eğitime ihtiyaç duyan öğrenci sayısı da hızla artmaktadır. Özel eğitime ihtiyaç duyan çocuklarımız görmezlikten gelinip zor şartlardaki öğretmenlerimiz bu konularda çaresiz bırakılmaktadır. Özel eğitimde uzman gençlerimiz başka işlerde çalışmakta ihtiyaç duyulan okullarımız sorunlara çözüm bulamamaktadır. Orta eğitimde özel eğitim kadrosu bulunmazken, ilköğretimde ise öğrenci nüfusunun %20’sine özel eğitim hizmeti veriliyor. Hal böyle iken Eğitim Bakanlığı ülkedeki gençlerimizi değerlendirmek yerine yine Türkiye’den özel eğitim öğretmeni getirmek için girişim yapmaktadır.
Bununla birlikte ülkemiz ciddi anlamda 3. Dünya ülkelerinden göç almaktadır. Türkçe bilmeyen öğrenci sayısı özellikle ilkokullarda inanılmaz sayılara ulaşmıştır. Okul ve öğretmenler çaresiz kalmaktadır. Okullarımıza gelen yabancı öğrencilere açılacak oriyantasyon ve kaynaştırma sınıflarında Türkçe eğitim verilmelidir. Türkçe öğrenmiş ve eğitime kazandırılacak gençler ancak gelecekte ülkemize faydası olabilir. Aksi durumda ayrışma ve kutuplaşma engellenemez olacaktır.
TÜZÜKLER
Ülkeler anayasalarına bağlı kalarak yasa ve tüzükler ile hareket etmek zorundadır. Eğitimde düzenlenmesi gereken tüzükler için yıllardır mücadele vermekteyiz. Çağ dışı kalmış disiplin tüzüğü, sınıf geçme tüzüğü, öğretmen yer değiştirme tüzüğü, öğretmen sınav ve yükselme tüzüğü ve benzerleri ivedilikle görüşülmeli ve hayata geçirilmelidir.
Kayıt kabul tüzüğüne göre bölgeler ve okullar belirlenmiştir. Bakanlık kendi okulları arasında ayrıcalık yapmakta, okulların nüfusunu artırarak, sınıfları kalabalıklaştırıyor, bazı okulların ise içini boşaltıyor. Özellikle merkezdeki okullarda bu ayrıcalık ve fırsat eşitsizliği rahatsız edici boyutlara ulaşmıştır.
Plansız öngörüsüz, sadece eğitimi siyasete alet ederek, kolejlerin ara sınıflarına kontenjan ayarlayarak sınavla öğrenci alma sevdasında. Böyle bir davranış ne pedagojiye nede eşitlik ilkesine uymaktadır.
Lefkoşa Güzel Sanatlar Lisesi için öğretmenle birlikte yaptıkları çalışmayı hiçe sayarak, Eğitim Bakanlığı bu çalışmaya aykırı davranıp öğrenci kaydı yapılmasını zorlamaktadır.
TC’DEN GÖREVLENDİRMELER
Ülkemizde mesleki ihtiyaçlar yıllardır belirlenmiyor. Birçok öğretmenlik bölümü, ihtiyaç fazlası olarak ortada dururken, sağlıklı yönlendirme yapılamadığından gençlerimiz hala aynı bölümlere girmeye çalışıyor.
Bazı alanlarda ise öğretmen sıkıntısı yaşanmaya başlandı. İşsiz gençlerimiz TC’den gelen öğretmenler nedeniyle istihdam edilemiyor. Resim iş, Teknoloji tasarım, rehber öğretmenler bunlara en iyi örnektir. Her yıl olduğu gibi bu yıl da Türkiye’den görevlendirme öğretmenler gelmektedir. Buna dur demenin tam zamanıdır.
Bizler iki öğretmen sendikası olarak sorunların eşit ve adil çözümü için mücadele etmeye devam ederken, kamusal ücretsiz ve bilimsel eğitim hakkından taviz vermeyeceğimizi bir kez daha vurgularız.”
TAK

Editör: Mehmet Kasimoglu