Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası (Tıp-İş) Başkanı Ahmet Varış, hükümetin ek mesailer konusundaki çıkardığı Kanun Hükmünde Kararname’nin yasa dışı olduğunu savunarak, hükümeti, kararnameyi geri çekmeye ve çalışanların örgütleriyle uzlaşı yoluyla çareler ve çözümler üretmeye davet etti. 
Varış yaptığı yazılı açıklamada, özlük hakları ile ilgili yapılan Kanun Hükmünde Kararname’nin Anayasa’nın 121. maddesine aykırılık teşkil ettiğini belirterek, hükümeti Anayasa’ya aykırı kararlar almamaları gerektiği hususunda uyardı ve hukuki süreç başlatacaklarını duyurdu. 
Hükümetin, ülkenin içinde bulunduğu darboğazdan çıkmak için çalışanların haklarını gasp etme yolunu seçmesinin kabul edilebilir olmadığını vurgulayan Varış, Bakanlar Kurulu’nun dün aldığı kararın kamu çalışanlarının haklarının budandığı ilk karar olmadığını belirtti. 
Varış, yapılanın özel sektör çalışanı ile kamu çalışanını yapay bir şekilde karşı karşıya getirip, emekçiyi emekçiye kırdırma hamlesinden başka bir şey olmadığını ileri sürdü. 
Dün yapılanın hükümetin hiç bir şekilde görüşme yapmadan, dayatma yoluna gitmesi olduğu görüşünü ifade eden Varış, Maliye Bakanı Serdar Denktaş’ın ek mesailerde kesintiye gitme çalışmalarının yeni olmadığını söyledi. 
Varış şöyle devam etti: 
“Ek mesailerden kesinti yapılması her hükümet döneminde Maliye Bakanlığı tarafından dillendirilmektedir. Ek mesailerin denetlenmesi, gereksiz olanların kısıtlanması başka bir şeydir ki, bu anlaşılabilir bir tedbirdir. Hizmet verildiği halde kesinti yapılması başka bir şeydir.”
Bakanlar Kurulu tarafından alınan kararın, sağlık çalışanlarına gündüz-gece, hafta içi-hafta sonu farkı olmaksızın, hakların budanmasını emrettiğini belirten Varış, dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde mesai saati ile dinlenme saatinde verilen emeğin değerinin eşit olmadığını kaydetti. 

“HER DARBOĞAZA GİRDİĞİNDE EMEKÇİLERİN HAKLARI BUDANARAK BAŞARIYA ULAŞILAMAZ”
Varış şöyle devam etti: 
“Kamu hekimleri olarak mesleğimizi yaparken özveri ile çalışmış olmaktan büyük onur duyuyoruz. Her türlü zorluğa, eksikliğe, yokluğa göğüs gerdik, hastalıklarla savaştık. Şimdi bizden istenen her çalışanın hakkı olan dinlenme saatlerinde çalışmaya devam ederek verdiğimiz emeğin karşılığını talep etmemek, özveride bulunmamızdır. Endişemiz ve inancımız ülke her darboğaza girdiğinde emekçilerin haklarını budayarak bir başarıya ulaşılamayacağıdır. Yaşanılanlar bunu bize göstermiştir.” 
Ekonomik krizlerde halkın yoksullaşması ile beraber kamusal sağlık hizmetlerine duyulan ihtiyacın artmasının sıkça belirtilen doğru bir tespit olduğuna işaret eden Varış, “Kamusal sağlık hizmetleri güçlü olan ülkelerde ekonomik krizler sırasında halkın ihtiyaçları daha etkin bir şekilde karşılanmakta, hane halkına düşen sağlık harcaması azalmaktadır. Bunun tersi de ne yazık ki doğrudur. Kamusal sağlık hizmeti zayıf olan ülkelerde halkın ihtiyaçları olması gerektiği gibi karşılanamamakta, cepten yapılan harcamalar artmaktadır” dedi. 

“HÜKÜMET KAMUSAL HİZMETLERİN KALİTESİNİ DÜŞÜRMEMEK İÇİN GAYRET GÖSTERMELİ”
Hükümetin halkın alım gücünü korumaya çalışırken, insanların faydalanacağı, aynı zamanda sosyal devletin gereği de olan kamusal hizmetlerin kalitesini düşürmemek için gayret sarf etmesi gerektiğine dikkat çeken Ahmet Varış, bunların çok önceden yapılması halinde bugün hizmet sunumunda daha az sorun yaşanacağına işaret etti.

“KAMU ÇALIŞANLARI KAYBEDERKEN, ÖZEL SEKTÖR ÇALIŞANLARI DA KAYBETTİ”
Gelen geçen hükümetlerin her darboğazda çeşitli yasal düzenlemelerle emekçilerin emeklerini sömürdüğünü, bunu doktoru öğretmene, memuru işçiye, kamu çalışanını özel sektör çalışanına kırdırarak başardıkları görüşünü dile getiren Varış, 2008 Sosyal Güvenlik Yasası, 2010 “Göç Yasası”, mali protokoller tahtında istihdam politikaları ile kamu çalışanlarının haklarının kısıtlandığını, çalışma koşullarının ağırlaştırıldığını kaydetti. 
Varış, hükümetlerin argümanlarının her defasında benzer olduğunu, kamudan kısılacak özel sektörün refahı artırılacağını söylediklerini ancak kamu çalışanları kaybederken özel sektör çalışanlarının da kaybetmeye devam ettiklerini belirtti. 
Kamu çalışanlarının üzerlerine düşen özveriyi, yasalar altında çalışmaya devam ederek yerine getirdiklerini ifade eden Varış, 1995 yılında çıkan talihsiz yangından sonra dönemin hükümeti ile sendikaların görüştüğünü, kamu görevlilerinden kesinti yapılması konusunda irade ortaya konulduğunu anımsattı. 

“SAĞLIK HİZMETLERİNDE NÖBET (EK MESAİ) İSTEK DEĞİL, ZORUNLULUK” 
Varış, “Ancak bugün karşı karşıya kalınan durum hükümetin hiçbir şekilde görüşme yapmadan dayatma yoluna gitmesidir. Üstelik Sayın Maliye Bakanı’nın da teyit ettiği üzere özlük hakları ile ilgili yapılmış olan Kanun Hükmünde Kararname, Anayasa’nın 121. maddesine aykırılık teşkil etmektedir” dedi. 
Sağlık hizmetlerinde nöbetin (ek mesai) çalışanların isteği değil, verilen hizmetin özelliği bakımından bir zorunluluk olduğuna dikkat çeken Ahmet Varış, sağlık çalışanlarının aylarca nöbet ücretlerinin yatırılmadığı, ek mesai saatleri dolduğu halde hizmetlerin aksamaması için karşılıksız (angarya) çalışmak zorunda kaldıklarının taraflarından kamuoyunun bilgisine neredeyse hiç getirilmediğini belirtti. 
Sağlık çalışanlarının gece, hafta sonu ve idari izinlerin tümünde, aralıksız ve istisnasız olarak çalışmaya devam ettiklerine işaret eden Varış, “Çünkü sağlık hizmetinin diğer hizmetlerden farklılığı insan hayatına dair olmasıdır. Mesai kavramı olmadan 24 saat kesintisiz kendi ritminde, azalmadan, ertelenmeden devam etme gerekliliğidir” dedi. 
Ayrıntılar VATAN'da
(TAK)

Editör: Mehmet Kasimoglu