TMT Mücahitler Derneği, 54 yıl önce Rum saldırıları sonunda yıkılan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yerini Kıbrıs’ta iki ayrı halktan oluşan iki ayrı idarenin aldığının inkar edilemez bir gerçek olduğunu belirtti.
Dernek Genel Başkanı Yılmaz Bora, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın, Rum ve Maronitlere gelen yardımlardan vergi alınması konusunda Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu’na yönelik eleştirilerini benimsemelerinin mümkün olmadığını savundu.
Yazılı açıklama yapan Bora, İngiltere’nin eski Dışişleri Bakanı Jack Straw’un Kıbrıs’la ilgili makalesine değinerek, Kıbrıs’ta iki devletli çözümün yegane hal çaresi olduğunu belirttiğini ve bunun yeni olmadığını kaydetti.
Bora, 1963-74 yıllarında Kıbrıs Türk halkının maruz kaldığı insanlık dışı uygulamalara ve sonrasındaki gelişmelere yer verdiği açıklamasında, 1977 ve 1979 Doruk Antlaşmalarıyla iki bölgeliliğin teyit edildiğini ve Kıbrıs’ta iki ayrı otonom idarenin varlığının da kabul edildiğini belirtti.
1968’de başlayan müzakerelerin Rumların Enosis hedefinden şaşmamaları yüzünden sonuçsuz kaldığını ifade eden Yılmaz Bora, BM’nin çabalarının da başarısızlığa mahkum edildiğini kaydetti.
Yılmaz Bora, “Çözümün önündeki engelin Türk tarafı aleyhine, BM ile AB’nin aldığı gayri yasal, haksız ve yanlı kararlar ve uygulamalarla sağlanan desteği arkasına alan Rum Yönetimi’nin olduğu defalarca birçok yabancı yetkilinin de ortaya koyduğu bir gerçektir” ifadelerini kullandı.
“ 54 yıldır çok yanlış bir şekilde, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni silah zoru ve terörle gasp ederek, Cumhuriyetin eşit ortağı Kıbrıs Türk halkını ayni yöntemlerle dışlayan  bir idare meşru olabilir mi?” diye soran Bora, geçmişteki BM, AB ve ABD temsilcilerinin “kandırıldıklarını söylemek zorunda kaldıklarını” belirtti.
Kıbrıs sorunu ile ilgili son olarak İsviçre’de yapılan görüşmelerde çözümü engelleyenin yine Rum tarafı olduğunu kaydeden TMT Mücahitler Derneği Başkanı Yılmaz Bora, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Türk tarafı bu görüşmeleri son fırsat olarak telakki ederek kırmızı çizgilerimizden, Garantilerin tartışılmasını kabul etmesine ve KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı’nın yine kırmızı çizgimiz olan toprak ile ilgili harita vermesine rağmen Rumların yine çözüme yanaşmayarak BM Parametreleri çerçevesinde bir çözüme ulaşılamayacağı gerçeği bir kez daha görülmüştür.”
Bora, “devletin başı olan Cumhurbaşkanı’nın devletin varlığını yabancılarla olan ilişkilerinde karşılıklılık ilkesine uygun hareket ederek koruması gerektiğini, KKTC Hükümet yetkililerinin de aynı sorumlulukla hareket etmelerinin beklendiğini” kaydederek şunları belirtti:
“1963 – 1974 arasındaki zor yıllarda Rumların Kıbrıs Türk halkına yaşattığı insanlık dışı uygulamaların izleri hâlâortadadır. O dönemde Türk Kızılay’ının Kıbrıs Türk halkını ayakta tutan insani yardımlarına yaptıkları uygulamalar halkımızın hafızalarında hâlâ yerini korumaktadır.  Bu zihniyetin bugün değiştiğini söylemek mümkün değildir. Rumların insanlık dışı ambargoları ile aşırı silahlanmalarını konu yapmayan Sayın Cumhurbaşkanının Dışişleri Bakanı Sayın Ertuğruloğlu’nun sınırlarımız ile ilgili aldırdığı haklı ve yerinde bir önlemi eleştirerek görüşme sürecine katkı yapmayacağını ifade etmesinin halkımızca benimsenmesi mümkün değildir.”
Bora, görüşme sürecinde hükümeti muhatap almadığını ve görüşme heyetinde hükümet temsilcisinin yer almasına fırsat vermediğini öne sürdüğüCumhurbaşkanı’nın bu tutumunun üzücü ve düşündürücü olduğunu iddia etti.

Ayrıntılar VATAN'da
Editör: Mehmet Kasimoglu