Kadına yönelik şiddetin kökenine inmek lazım, sebebi ne olabilir? Mesela ekonomik, psikolojik, sosyal, erkeğin kendine güvensizliği tüm bunların birleşimi ile şiddete neden olabilir. Kadının kendinden daha üstün olduğunu görünce reaksiyonu böyle olabilir bunların çeşitli durumları vardır. Şiddetten tacizle başalar daha sonra tokatlamaya gider ve sonunda öldürme noktasına geliyor.
Lefkoşa Türk Kadınlar Derneği Başkanı Latife Birgen yapmış oldukları çalışmalar ile kadını nasıl topluma kazandırılması ile ilgili birçok etkinlikler yapıp onları topluma kazandırmak için elinden gelen tüm imkanlarını kullandığını anlattığı bilgilerden yola çıkarak bir çıkarımda bulundum. Birçok kadının ruhuna dokunan bu özel kadınla konuşmak ve kadın için güzel haberlerin olmasından mutlu oldum.

Muhabir: Son zamanlarda artan şiddet olayları hakkında ne söyleyeceksiniz?



AVRUPA BİRLEŞMİŞ DEVLETLER SORUNA GİDERKEN YAŞANAN OLAYLARA GÜN VERİRLER
Latife Birgen:
Sistemli olarak çalışılması lazım sorun belli, şiddet aslında sadece kadına yönelim değil, çocuklara, hayvanlara dahi yapılan bir şiddettir. Bu 25 kasımın neye dayandığını biliyor musunuz? Biliyorsunuz Avrupa Birleşmiş devletler sorunlara giderken o tarihe bir giderken bir gün belirlerler mesela 8 mart kadınlar günü geçmişte 8 martta yaşanmış olayları anlatmak için ve kadınları etkileyen bir gün olduğu için bu günü seçtiler.

ÜÇ KARDEŞ KAZA SÜSÜ VERİLEREK KATLEDİLDİ
Burada da 25 kasımı seçmelerinin nedeni 1960 yılında üç kardeş kaza süsü verilerek katledildi. Nerede, bir adacıkta orada idareciye karşı davranışlar içinde insanlar. Çünkü siyasi özgürlük mücadelesi veriyorlardı. Yani içten gelen bir şeydir bu, diktatör olduğu için ülkede istediğini yapıyor, tutuklatıyor, hapse atıyorlar, tecavüze uğruyorlar bunlar yine de devam ediyor. Böyle olunca da üçünün bir arada olduğu bir zamanda bir kaza süsü vererek katlediliyor. Bugün 1960’ta oluyor ve kaç yıl sonra Birleşmiş Devletler 1999’da bu 25 kasımı kadına karşı mücadele günü olarak kabul ediyor ve insanlar da bugünde bir şerler yapıyorlar.




DİN, DİL, IRK, CİNSİYET OLMAKSIZIN İNSANLAR EŞİTTİR

Gördüğüm kadarıyla kaç yıldır konseyde çalışıyorum. Bu ilk kuruluşun faaliyetiyle düzelecek bir şey değil. Kuruluşlar kendi çaplarında bir şeyler yapıyorlar. Bir konferans, bir konuşma fakat bütün halka ulaşmak lazım. Esas kadın erkek eşitliğinden kaynaklanıyor ve o zihniyet yok dünyada çünkü 1948’de İnsan Hakları Beyannamesinde başlangıcında da söylüyor din, dil, ırk, cinsiyet olmaksızın insanlar eşittir. Cinsiyet fakat bakıyorlar ki 1948’in üzerinden seneler geçti Birleşmiş Milletlerinde bir şiddet yapması lazım kadınlara yönelik çünkü kadınlarda çalışıyor ve 1975 yılı Dünya Kadın Günü ilan ediliyor. O yılda Meksiko şehrinde bir konferans yapılıyor, iki toplantı oluyor birisi konferans şeklinde devletlerin temsil edildiği toplantıdır, diğeri de Sivil Toplumun katıldığı ona katıldım. Orada beni Dünya Kadınlar Konseyi Başkanıyla o zamanda Iran Şahının yeğeniydi beni tanıştırdıklarında 1975 yılının olayları vardı.

GÜÇSÜZ KADINLAR ASKER TARAFINDAN ENGELLENİYOR
1975 yılında Rum tarafından, Mağusa bölgesinde Derinya bölgesinde yürüyüş düzenlediler. Dünyanın bir çok insan geldi fakat Yunanlılara yakın olan ve Yunan hayranı olan kişileri davet ettiler. Bazıları geldi bazıları gelmedi, Derinya da askere karşı, iç dünyaya karşı güçsüz kadınlar asker tarafından engelleniyor bunun bunu biz anladık. Rahmetle anarım Rauf Denktaş Bey bunu çok iyi gördü ne için yapacaklarını ve biz grup oluşturduk. Kayıp kişilerin eşleri ve toplumun yetişmiş kadınları bir grup toplandık ve didik ki biz bir şey yapalım. Bütün kazaları dolaştık, kazalardaki kadınları anlattık ve 20 nisanda yürüdüler o gün gelene kadar insanlar tarafında ilgi gördü çünkü herkes Rumlar tarafından bir acısı vardı.



RUMLAR KARŞILARINDA ASKERİ DEĞİL TÜRK KADINLARINI GÖRSÜNLER

Sayı çok olduğu için arkadaşların bir kısmı kasabalarda görünsün, bir kısmı da orada görünsün Rumlar karşılarında Türk kadınlarını bulsunlar askeri değil. Öylede oldu bir grup buradan gittik, bir grubu da Mağusa’dan aldık ve oraya gittik. Biz toplantımızı yaptık konuşmalar oldu. Bize Birleşmiş Milletler vasıtasıyla bir mesaj verdiler. Gidip orada buluşalım dediler fakat biz orada onla buluşmaya gelmedik. Siz bizimle buluşmak isterseniz Lidrapalas’tan geçip burada görüşebilirsiniz.

ALLAH YAĞMURU VERDİ YÜRÜYÜŞLERİ BAŞARISIZ OLDU
Biz programımızı bitirdikten sonra Allah yağmuru verdi ve yürüyüşleri başarısız olmuştu çil yavrusu gibi dağıldılar. Bizim o zamanlar ben Meksiko şehrine gittiğimde Kıbrıs Türk Kadınları başkanı olarak gittim ve orada bu kadınlara Kıbrıs’taki durumları anlattım ve bana memleketinize dönünce bir şey kurun Kıbrıs Türk kadınlar Konseyini kurun ve tüm kadınlar oraya üyeydi onlar vasıtasıyla bizim toplantılara gelin. Çünkü o zamanlar daha devlette değiliz.

DEVLETİN BİR ŞEYLER YAPMASI LAZIM, TOPLUMUN KADIN ERKEK AYRIMI YAPMAMAYI ÖĞRENMESİ GEREK
Biz 1975 yılında kurulduk ve bu da 44 yıldır kurulmuş olduğumuzun kanıtı bu kuruluşla birlikte birçok çeşitli kuruluşlarla böyle faaliyetler yapıldı. Fakat anladık ki böyle olmayacak devletin bir şeyler yapması lazım. Devlet nasıl yapacak? Şimdi henüz yapılan şiddetlerden bahsetmedik ama devletin yapabilecekleri anaokulundan hatta aslında kız erkek ayrımı yapmamayı öğrenmeli, toplumun bunu kabul etmesi lazım. Öğrenmekten ziyade bu bir haktır. 

BİRAZ DA DİLLERE İSYAN EDİYORUM
Mesela biz Atatürk’ümüze neler borçluyuz bunu da borçluyuz. Latin alfabesini kaldırdı. ‘’O’’ dediğinde kadın erkek için aynıdır. Yalnız bir tek ‘’müdür ve müdüreyi’’ onu neden muhafaza ettiğimizi anlamıyorum. İsimler, cisimler her şey cinsiyet, cinsiyetine göre sıfatı var, sıfatına göre de fiili var. Bunlar Fransızcada da vardır, Almancada da vardır. Fiillere kadar, sıfatlara kadar etki eden diller vardır. Şimdi bu dilleri nasıl değiştirebilirsiniz? Değiştiremezsiniz, anlayışı ortadan kaldırmak lazım ve bu anlayışı da insan olarak doğrasanız hakkınız var, erkek olarak doğarsanız haklarınız vardır.

İNSANLIĞINA HALEL GELMESİN
Toplumumuzda ‘’Erkekliğime halele gelir der’’ dedim ki ‘’İnsanlığına halel gelmesin’’ erkeklik diye bir şey yok. Orada olan insanlıktır. Aslında ailede başlar bende büyük bir aileden geldim bize karşı hiç farklı davranılmazdı dört erkek, dört kız aynı davranılırdı. Bütün aileler böyle değil, ben ailemde hiç baskı görmedim fakat dışta bıraksanız baskılıyorlar.

BEN ERKEK DEĞİLİM AMA BEN BİR İNSANIM
Sizin eğitimizin altında kat kat insanlar sizin tepenizde olabiliyor çünkü kadınsınız. Arada birde işinizde tam yapın ‘’Siz bizdensiniz’’ hayır ‘’Ben erkek değilim ama ben bir insanım.’’ Şimdi böyle şeylerde var toplumumuzda. Ailede başlayacak ama nasıl aileler var? Aileler hep aynı değil. Belki basın yoluyla, basınında büyük bir rolü vardır. Eşitlik zihniyetinin yerleştirilmesinde ve basın yoluyla bu eşitliğin işlemesi gerekiyor. Sonra ilkokullarda, ortaokullarda, liselerde ayrım yapılmaması gerekiyor.
Karma eğitim var ama yine de ‘’Erkekliğime helal gelmesin’’ diyenler çıkıyor. Bunun için devletin bu konuyu ele aması lazım. Bunu hissetmiş olmalılar ki 2017’nin martında Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanı bir çalıştay düzenledi ve o çalıştaya siyasi toplum kuruluşları da katıldı, bizlerde katıldık. Alınan kararlarda yasaların uygun bir şekilde düzenlemesi kararı alındı. Sonra şiddete uğrayan kadınların korunması ve bir de toplumsal cinsiyet eşitliği dairesini kurulması yönünde kararlar alındı.

ARADA SIRADA BİR KADIN ÇIKIP BİR ERKEĞİ DÖVERSE HABER OLUR
Bu konuda neler yapıldı ben daha anlayamadım. Haberlere bakıyorum ama bir şey görmüyorum bunlarla ilgili bina yapıldı, neler yaptığını hiç biliyorum. Bunların üzerinde durulması gerekiyor. Kadınlara yönelik olan şiddet sözlüde olabilir, bedensel de olabilir. Şiddetin nedenlerini araştıracak olursak. O kadar çok neden sıralanabilir ki, o şiddeti yapan genellikle erkeklerdir. Arada sırada bir kadın çıkıp bir erkeği döverse o öyle bir mühim bir şey olarak gösterilir ki. Bir köpeğin bir insanı ısırması tamamdır fakat bir insan bir köpeği ısırınca haber olur şeklinde.
Ama kökenine inmek lazım, sebebi ne olabilir? Mesela ekonomik olabilir, psikolojik, sosyal, erkeğin kendine güvensizliği buna neden olabilir. Kadının kendinden daha üstün olduğunu görünce reaksiyonu böyle olabilir bunların çeşitli durumları vardır. Şiddetten tacizle başalar daha sonra tokatlamaya gider ve sonunda öldürme noktasına geliyor. Bizde çok yok son zamanlarda görülüyor.

TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİNİN  İÇSELLEŞTİRLMESİ LAZIM
Bütün bunlar bilimsel akademik bir şekilde incelenip neler yapılması yönünde çalışmalar yapılıp ortaya çıkarılmalıdır. Yasalarda değişiklik yapılması gerekiyorsa oda yapılmalı. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin içselleştirilmesi lazım bunu kabul edersek karşılıklı saygımız olur. Diğeri öbürünü aşağı görürse o feci sonuçlar verir. Baskılanan kişi buna ne kadar tahammül edecek.

ESKİDEN EŞLERE BİR YASTIKTA KOCAYIN DERLERDİ BİZ ÇOCUKKEN BUNU NE ANLAMA GELDİĞİNİ BİLMEZDİK
Şimdi evlenip birkaç gün sonra boşanan insanlar var. Eskiden eşler bir yastıkta kocayacak çocukken duyardık. Şimdi o kalmadı benim dediğim ‘’ayrılsınlar ama bir şey yapmadan ayrılsınlar, bir taraf diğerine zarar vermeden.’’ Ama şiddeti önlemek için büyük bir girişimde bulunulması lazım. Devlettin de bunu yapması lazım. Biz bu anları bekliyoruz. Biz üzücü haberler duymayalım bu olmayla kalmasın.
Muhabir: Kurmuş oldunuz bu dernekteki gayeniz nelerdir?

ÖZGÜVENLERİ OLDUKTAN SONRA YOLLARINA DEVAM EDERLER
Latife Birgen:
Gayemiz bir kez bu toplantıya gittiğimde şiddet gören, şikayeti olan binlerce insan vardı. Onların bir kısmını dinleyebildik o zaman geldikten sonra karar verdik arkadaşları toplayıp kurduk. Gayemizde şimdi 19974,19975’i düşünüyorum dış dünya ile temasımızı ve kadınlar bunalım içerisindeydi ve erkeklerle eşit bir birey oldukları konusunda bilinçlendirmek için evvela özgüveni olması lazım. Özgüveni olduktan sonra da yoluna devam eder.

KADINLARIN GÜZELLİK YARIŞMALARINA KATILMALARI İÇİN AİLELERİNDEN İSTER GİBİ ONZLARI İKNA EDER KATILMALARINI SAĞLARDIM
O zamanlarda çeşitli faaliyetler düzenlendi. Güzellik yarışmaları yapıldı, 0akdın vücudunun teşirinden yana değilim ama oda bir faaliyetti. Güzellik yarışmalarına katılacak olan kadınlarımızı ister gibi ailelerine gider onları ikna eder ve katılmalarının sağlardım. Bu böyle başladı şimdi bir güzellik yarışması dediniz mi kızlar kendileri gidip yazılırlar. Nereden nereye geldiğimizi anlamanız için söylüyorum. 

AYDA BİR KİTAP OKUNUR VE ONUN ÜZERİNE TARTIŞILIRDI
İngilizce, Fransızca ve resim kursları daha ziyade yaptığımız etkinlikler. Fransızca biraz zor bir dil olduğu için fazla devem etmediler ama İngilizceye devam ettiler. Hatta bir grup kitap okur Amerikan elçiliğinde bir hanım buldum ve kitabı onlarla tartışırdı. Başka kitap okuma etkinliğimiz vardı Güneyden komisyon şeflerinin eşleri bazıları katılırdı. Ayda bir kitap okunur ve tartışılırdı.

RESİM KURSALRI İLE TOPLUMA ÇOK RESSAM İNSAN KAZANDIRDIK
 Amerikan elçisinin eşi geldi diyelim mesela İngiliz konseyinin eşi fakat öyle bir insanlar geldi ki ikisi de eş olarak erkek böyle insanlarda geldi. Böyle faaliyetlerde yapıldı ve resim kursları ile topluma çok ressam insan kazandırdık. Ali Atakan gelip ders verirdi. Resim yapma insanın sağ beyninden kaynaklanıyor ve solak insanlar doğal olarak resim yapıyorlar ve bu hanım sadece sağ beyni öğreterek resim yapmayı öğretti. 

SADECE KADINLARIN OLDUĞU BİR YURTDIŞI SEYAHATİNE ÇIKTIK
Bu arada moral yükseltmek için ben Fransız Kültüründe çalışıyordum ve Fransız elçisinde temasımız oldu ve dedim ki bize yardım etsin bu resim yapan arkadaşları Paris’e götürelim. Çok efendi birisiydi orada arkadaşının bir yurdunda yer temin ettiler bize çok cuzzi bir fiyatla gittik. İlk defa kadınlar olarak geziye gittik. Bir süre sonra gelecek yıl nereye gideceğiz diye sorular gelmeye başladı. Gelecek yıl İtalya olabilir dedikten sonra turizm acentaları ile görüşüp her yıl olmasa bile birkaç yılda bir geziler yaptık. 
Kendine güven böylece sağlandı sadece kadın arkadaşı ile olan bir gezi yapıldı. Bu sayede birçok ülkeye gidildi hala daha da gidiliyor. Şimdi Fas ve Tunus’a gidilecek eylül ayında. Ben bu seyahatleri eğitim olarak görüyorum. Süratli okuma tekniği yapıldı son zamanlarda ve herkesin bu kurstan geçmesi gerekiyor. Rahmetli Denktaş’ta  bu kursu yapmış ve böylece bu bilgi yayılıp gidiyor. Ben bunu kırk yıl önce duymuş olsaydım hemen katılırdım ama duyulmuyordu. Bu gibi konularda kadınlarımızı bilinçlendiriyoruz böylece topluma yayılıyor. 
Haber ve Fotoğraflar: Esengül AYKAÇ
VATAN ÖZEL

Editör: Mehmet Kasimoglu