Dünyayı teknolojik savaşlar değil de gıda savaşları beklemektedir. Dünyada tarımın önemi her geçen gün artmaya devam ediyor. 
Gıda güvenliği konusu, bilindiği üzere, son yıllarda tüm ülkeler açısından, halk sağlığı ve ekonomik boyutu nedeniyle önemi artan bir konu haline geldi.
Artık günümüzde gıda işleme, üretim, dağıtım ve tüketim sürecindeki meydana gelen köklü değişimler nedeniyle tüketiciler, dünyanın her bölgesinde, tükettikleri gıda maddelerinin güvenliği hakkında emin olamamakta ve gıdalardan kaynaklanan sorunlar daha bir dikkatle izlenmektedir.
Hayatımızda büyük bir yere sahip olan gıda güvenliği hakkında akla takılan soruları Ziraat Mühendisleri Odası Genel Sekreteri Erkut Uluçam cevapladı.

Soru: KKTC’de gıda analizleri nasıl yapılıyor?
Erkut Uluçam: Şuanda gıda analizleri haftalık olarak yapılıyor. Adada olan ürünlerin bir kısmı, Girne Limanı’ndan  ve Gazimağusa Limanı’ndan gelen sebze, meyve ve tahıl ürünlerinin numuneleri alınarak test ediliyor.
Sulu tarımın yapıldığı sebzeler, mevsimsel ürünlerden numune alınır, laboratuvara götürülür her Cuma günü de Tarım Bakanlığı’nın web sitesinde ve Facebook sayfasında üretici ismi ve ithalatçı ismiyle açıklanır.
Geçen hafta narlarla ilgili bir sıkıntı oluştu. Üç üreticinin narlarında limit üstü bir kalıntı vardı. Bunların hasatına izin verilmedi. 
Tüketiciler bu sisteme göre hareket ediyor. “nar bu hafta zehirli mi diye” şüpheye düşüyor. Bu düşüncede birçok insan var.  Analiz sayısı yüzelli de olsa burada önemli olan ürünlerdeki ilaçların dozaj miktarıdır.
Gıda güvenliğinde, tarladan bir ürün işlenecek veya ambalajlanacaksa fabrikaya kadar gidilen süreçte Ziraat Mühendisleri sorumludur. Hayvansal ürünlerde Veterinerler sorumludur. Hayvancılıkta et, süt, bal gibi ürünler veterinerleri ilgilendiren kısma giriyor. Tahıl ürünleri, hayvanların tüketeceği ürünleri Zootekni Mühendisleri’ni ilgilendiriyor. 
Şu anda Tarım Bakanlığı, Hayvancılık Dairesi, Tarım Dairesi, Tarımsal Araştırma Enstitüsü de dahil olmak üzere bu kurumlarda toplam dört  Ziraat Mühendis kadrosu var bugün hükümetlerin sık sık değişmesiyle Ziraat Mühendisi’nin sayısı otuzun altına düştü. Yaklaşık on senede on bir tane Ziraat Mühendisimiz emekli oldu.
Soru: Bu kadar az kadro ile analiz yapmaya zorlanmıyor musunuz?
Erkut Uluçam: Bunun farkındayız ve elimizden geldiğince ve özveri ile çalışıyoruz. Bazen arkadaşlarımız ek mesai ile çalışıyor. Haftada yüz analiz yeterli mi derseniz, bence daha da arttırılabilir. 
Soru: Aynı üreticide arka arkaya limit üstü durumla karşılaştığınızda ne gibi bir yaptırımınız oluyor?
Erkut Uluçam:  Bugün benim narım limit üstü çıktıysa bir sonraki hafta yine analiz yapılır ve üçüncü haftaya kadar tekrardan analize alınır ve yine limit üstü çıkarsa bu sefer ürünler imhaya gider.
Nar üretiminde Panadol atmak yasak fakat üretici bu ürünü kullandıysa ve limit altı çıksa bile direk imhaya gider. Çünkü o ürüne özgü bir ilaç değildir.  Üreticiler ürünlerine hangi ilaç uygunsa onu kullanmayı benimsedi bu gibi sorunlarla iki ayda bir karşılaşıyoruz. 
Soru: Türkiye’den gelen su ile tarım alanlarında kullanılıyor mu?
Erkut Uluçam:  Türkiye’den gelen su bizler için velinimettir. Geçmişte insanlar Türkiye’den gelen su için “bu iş olmaz, bu proje hayata geçmeyecek” söyleminde bulundular. Bugün çeşmelerini açtıklarında geçmişteki umutsuzluklarından eser kalmadı. 
Tuzlu olan bir su hayvanın verimini düşürüyor. İnsanlar hayvanlarına tatlı su içirmek için tankerlerle su satın alıp hayvanlarına içiriyorlardı bugün bu değişti hayvanlar artık tatlı su içiyor. Tarım alanları için tünel kazma işlemlerine başladılar.  İşlemin bitimi iki buçuk yılı bulacak gibi görünüyor. 
Güzelyurt Ovası’nda boru hatları için taslak ve harita var ama bununla ilgili henüz bir çalışma yapılmadı. Suyun büyük bir emekle adaya geldiğine nasıl inanıyorsak tarlaya da geleceğine inanıyoruz. 
Geçmişte konuşulanlar, bugün tarlalar içinde konuşuluyor. İnsanlar tarlalara suyun gelmeyeceğini, gelse bile çok pahalı olacağını söylüyor. Ortada büyük bir emek var. Elbette bir maliyeti olacak. Bu tünel yapılmaya başlamadan önce maliyetin ne kadar olması gerektiğini, konuşulduğunu düşünüyorum.
Suyun gelmesiyle yerli üretimin artması bekleniyor bu yüzden üreticinin sadece narenciye üretimine değil de başka ürünlerin yetiştirilmesi için  teşvik edilmesi gerek.
Türkiye’den gelen suyun tarımsal olarak kullanımı dolaylı olarak şuan var. 
Nasıl var?
Lefkoşa’nın, Gönyeli’nin kanalizasyon suları Haspolat’taki arıtma tesislerine gidiyor. Oradan Avrupa Birliği’nin yaklaşık olarak beş ya da altı sene önce yaptığı artıma tesisiyle sular arıtılıyor. Hayvan üreticileri, hayvanlarına yem üretiyor. Bu arıtma suyundan sebze ve meyve üretmek yasak. Dolaylı olarak bu şekilde bir su kullanılıyor. 
Yaz aylarında kuraklıktan dolayı fazla su gelmiyor. Su tüketimi beklenen de fazla çıkıyor. İnsanlar geçmişte suyu biraz daha tutumlu kullanırken bugün tüketmesi gerekeninden fazlasını kullanıyor. 

Editör: Mehmet Kasimoglu