Enerji fakiri sayılan ülkemiz, kim bilir, denizlerde gaz ve petrol kaynakları bulunursa, belki de enerji ihraç eden ülkeler arasına da girebilir gelecekte. Ama o günler gelene kadar, enerji fakirliğimizin içerisinde boğulmamak için çok akılcı ve her fırsatı değerlendiren enerji politikaları üretmemiz kaçınılmazdır. Yoksa döviz fiyatlarıyla beraber, ithal etmekte olduğumuz enerji yakıt fiyatlarının her yukarıya doğru deviniminde faturayı ha bire yurttaşlara fatura etmek, kesinlikle çıkar bir yol değildir. Üretimde temel girdilerden sayılan enerji fiyatlarının artması doğrudan maliyet fiyatlarına da yansımasından dolayı, yaşamın hemen her alanında zincirleme fiyat artışları yaratmakta, bu da enflasyonu devamlı yukarıya çekmektedir. Halen ODTÜ Kalkanlı kampüsünde ilgili bölümlerde, kuzey Kıbrıs’ta yenilenebilir enerji kaynaklarından azami yararlanılabilmesi konusunda uygulamalı bilimsel çalışmalar yapılmakta olduğunu biliyorum. Yine aynı üniversitenin Elektrik Elektronik Bölümünde yenilenebilir enerjiler konusunda uluslararası bir master programı yıllardır başarı ile yürütülmektedir. Küçük ülkemizin yıllardır fosil kaynaklarına olan bağımlılığı, çevremizdeki denizlerde hidrokarbon kaynakları bulununcaya ve işletilinceye kadar devam edecektir. Bundan kaçınılamaz. Fakat kuzey Kıbrıs’ta başta ODTÜ gibi üniversitelerimizin öncülüğünde, yenilenebilir özellikle de güneş enerjisinden  azami oranda yararlanmamızın sağlanması herhalde ne bir rüya ne de hayaldir. Son bir haftadır nereye gitsem insanlar köyde kentte kasabada, tarlada, bağda, mandırada son açıklanan yüzde 30’luk elektrik zammını konuşmaktadır. Konuşmasın da ne yapsın. Özellikle içinde bulunduğumuz sıcak yaz günlerinde gece- gündüz, serinleme ihtiyacımızı elektrik tüketerek karşılıyoruz. Bunun başka bir yolu da yok. Kısa da olsa kış aylarında da ısınma sorunlarımızı ağırlıkla yine elektrik tüketerek karşılıyoruz. İyi ki zamanında, evlerimizin çatıları üzerine yerleştirilen güneş ısıtıcıları var. Yoksa su ısıtmak için de para ödemek zorunda kalacaktık. Hatta son sistem güneş ısıtıcıları o kadar etkili ki, banyolardan akan suları ısıtmak bir yana soğutmak zorunda da kalacağız yakında. Bu işin şakası tabii.. Gelecek yıllarda daha da artacağı söylenen küresel ısınma ve bu ısınmaya neden olan fosil kaynakların kullanımı, hem çevreyi daha da kirletmekte hem de maliyetli de olmaktadır. Bundan tamamen kurtuluş olası olmamakla beraber, Kıbrısın da yer aldığı dünya kuşağında özellikle yaz ve bahar aylarındaki bol güneş enerjisinden yararlanabilmesi stratejik önem taşımaktadır. Halen ülkemizde güneş enerjisi depolayan foto-voltaik hücreler temelli enerji sistemleri kullanılmaktadır ve bu alanda birçok genç girişimciler ve şirketler faaliyet göstermektedirler. Bu gibi sistemlerden yararlanmak isteyen tüketicilere bazı bankalarımızın  uygun krediler sağlamakta olduğu da binmektedir. Bunlar doğru yönde atılmakta olan ve zamanla da  belirgin ekonomi sağlayacak adımlar. Ancak neredeyse yılın 8-9 ayı süresince yağmur fakiri olsak da, bol bol güneş yağan ülkemizde çok büyük ve sanayi ölçekli büyük güneş enerjisi toplama ve depolama girişimlerinin yolunun açılmasında çok yavaş davranılmıştır. Bu alanda devletin de yatırımlara ortak ve teşvik edici olacağı girişimcilerle, hisseleri halkımıza da açık olacak güneş enerjisi santralleri pek ala kurulabilir. Özellikle taş ocakları nedeniyle kelleştirdiğimiz kayalık alanlara kurulacak panellerle, güneşin bereketinden daha etkili ve yaygın yararlanabiliriz. O zaman hiç olmazsa yaz ayarında elektrik fiyatlarına zam yapmaktan da kurtuluruz. Güneş enerjisinden yararlanma ve kullanımı konusunda Almanya dünyada öncü ve çok etkili bir ülke. Türkiye’nin de geçtiğimiz yıl bir Alman şirketi ile güneş enerjisi ve daha da geniş anlamda yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanma konusunda milyar dolarlık bir antlaşma yaptığını biliyoruz. O zaman KKTC’nin ilgili birimlerinin konu ile daha enerjik olarak ilgilenmesi, kısa zamanda kuzey Kıbrısın enerji profilini pek ala değiştirebilir. Ülkemizde akarsu kaynakları neredeyse yoktur , ancak rüzgar koridorları ve hava akımlarından enerji edilmesi üzerinde ölçümler yapılmakta olduğu da bilinmektedir. İnsanlarımızın ya da işletmelerin tek tek güneş enerjisine yatırım yapmaları kısa vadede yararı olabilse de, ülkemize yağan güneşin bereketinden azami yararlanabilmesinde, devletin teşviki ve öncülüğüne bakıyor ve bekliyoruz.  Ortadoğudaki petrol ve gaz üreticisi ülkelerin bile, özellikle çöl alanlarını güneş panalleri ile donatmak için büyük girişim ve yatırımları vardır. Nedeni hava ve çevre kirliliğinden de kurtulabilmek ve daha ucuz enerjidir kuşkusuz. O zaman geliniz bizler de güneş toplayalım. Zülfü Livaneli’nin “güneş topla benim için” şarkısını da hatırladık değil mi? Güneşli, hatta çokça bol güneşli ülkemizin güneşlerini toplayalım ve zayii de etmeyelim ki; “elektriğe yüzde otuz zam” kapının arkasında olmasın. Kimsenin de tüyleri dikilmesin.