Yılların radyo ve televizyon yayıncısı, bir kültür hazinesi Güzide Tunç da maalesef koronavirüs’e kurban gitti.  Onun bu şekilde hayata veda etmesi, gerçekten ona yakışmadı.

            Güzide Tunç’u öğrencilik yıllarımızda, özellikle bizlerin gençlik ateşinin tutuştuğu zamanlarda yayınladığı istek programlarından tanımıştım.  Yine öğrencilik yıllarımdan başlayıp, lise mezuniyetimin sonrasında devam eden Kâmuran Aziz Topluluğu’ndaki koro çalışmalarımda, kendisiyle daha yakın çalışmalarımız olmuştu. Ne kadar hanımefendi, ne kadar munis ve sevecen bir yapısı vardı.

            Güzide Tunç’un radyo skeçlerinde üstlendiği rolleri, rahmetli Orhan Avkıran ve dahalarının oluşturduğu bir kadro ile bir eseri ortaya koyduğunu anımsıyorum.

            Güzide Tunç’un çok yumuşak ve sevgi dolu bir ses tonu vardı.  Onun sesi, genelikle genç kız rollerine daha uygundu. O bağlamda onu hep o şekil içinde hayal etmiştik.

            Bir de şunu anımsıyorum...

            Yine eski program yapımcılarından merhume Feyziye Hulusi ile birlikte yaptıkları bazı yarışma ve müzik programları hayli etkili ve sürükleyiciydi.

            Bizlerin müzik çalışmaları için gittiğimiz Kıbrıs Radyo Yayın Korporasyonu yayın stasyonunda, merhum tiyatro sanatçısı aziz dostum Kemal Tunç’la arkadaşlarının radyo skeçleri yaptıklarını anımsıyorum.  İşte o dönemlerdir ki, Kemal Tunç’la Güzide Tunç, evlilik için ilk adımlarını o zaman atmışlar ve yuvalarını kurmuşlardı.

            21 Aralık 1963 olayları sonrasında güneyde kalan ve tamamen Rumların kontroluna geçen radyo ve televizyon yayın organı, nerdeyse biz Kıbrıs Türkleri için bir düşman yayın organı haline dönüşmüştü.

            Olaylar nedeniyle herşeyini kaybetmiş bir halkın çaresizliğ, bazı hayati olguların yaratılmasını sağlamıştı.

            Bayrak Radyosu’nun, yani “Kıbrıs Türk Mücahit’inin Sesi”nin, Dr. Küçük’ün sarayındaki garajında kuruluşu ile gelişmesi ve daha sonra eski postahanenin telgraf binasına ve mahkemelerin oturum salonlarına taşınması çok önemliydi.

            Bayrak Radyosu’nu kimler yürütecek ve bu yayın organına kimler hayat verecekti.

            Elbette ki, rahmetlik Güzide Tunç, rahmetlik Feyziye Hulusi, Mustafa Akalın, Hakkı Süha, Hatice Söğüt, yine rahmetlik Rumca haber okuyucusu  Cafer Elgin ve dahaları vardı.

            Toplumun kafasını dağıtmak ve kısmen de olsa acılarını hafifletmek adına, o günlerde Kemal Tunç’la halen Londra’da bir hayat süren tiyatro sanatçısı Osman Balıkçıoğlu’nun oynadığı “Aleko’yla Caher” tiplemeleri müthiş tutmuştu. O skeçlerin çekimlerini de yine Güzide Tunç yapıyordu.

            Yani Kıbrıs Türkü’nün değerleri teker teker bu dünyadan göçüyor ve onların isim ve cisimleri hep hatıralarımızda kalıyor. Ne kadar acı ve üzüntü vericidir, değil mi?

            Daha sonra Güzide Tunç’la sık sık buluşmamız, göz doktoru oğlum Mustafa Güvenir’in kliniğinde oluyordu.  Onunla sık sık buluşmamızda hep eski günleri yad ederdik.  O yadımızda neler neler hatırlamışız... Unuttuğumuzu sandığımız nice yaşanmışlıklar ve zor günler...

            Velhasıl Güzide Tunç, zor günlerin kadınıydı. Kıbrıs Türkünün sosyo kültürel yapılaşmasında çok büyük emeği vardı ve giderken arkasında çok derin izler bırakmıştır.

            Kısacası bu ölüm Güzide Tunç Hanımefendi’ye hiç yakışmadı.

            Allah’tan ona gani gani rahmet, yaslı ailesine ve BRT camiasına başsağlığı diliyorum.