Dostum Oğuz Karakartal, ortak dostumuz Harid Fedai’nin ölümünü haber verdiğinde, takvimler 13 Ekim 2017’i gösteriyordu ve son zamanlarda izlemeye başladığım sosyal medyada konuyla ilgili paylaşımlar peş peşe sıralanmaya başlamıştı. 
Hüseyin Cengiz Arca’nın paylaşımı daha ilk andan dikkatimi çekti. Harid Fedai, bu kadar güzel anlatılabilirdi. Gelin önce bu paylaşımı, bir de bu sayfada paylaşalım:    
HARİD FEDAİ HOCAYI UĞURLARKEN
Doğanın oyunu değil, kanunu bu…
İrade yüksek yerden…
Toplumun içinden bir yıldız, hem de çok parlak bir yıldız daha kaydı.
Harid Hoca’yı toprağa veriyoruz.
Çok hareketli, civcivli, bir ömür…
Eğitmenlik, yöneticilik, radyo yayıncılığı, şairlik,  öğretim üyeliği, dilcilik, araştırmacılık, yazı çevirisi, arşiv… Onun yılları hep çalışma, uğraşma, didinme ile geçti.
Tertemiz yüreği, iyi niyeti, beyefendice duruşu sayesinde, birlikte çalıştığı herkese kendisini sevdirip kabul ettirdi.
Kıbrıs’ın yerine, göğüne, her şeyine,  kökenine aşıktı. Geçmişimiz üstüne yazdığı eserler, kaybedilmeye aday kültürümüz adına ortaya çıkardığı gizli kalmış yönlerimiz, yeni kuşaklara, geleceğe bakanlara yol gösterir niteliktedir.
Emekliye ayrıldıktan sonra bile kültürümüzü deşme, araştıma, saklıyı gün ışığına çıkarma çalışmalarına devam ederken önüne serilen olanaklara yüz çevirdi. Hiçbir zaman ve şekilde devlet bürokrasisine soyunmadı.
Ulusal direniş kavgamızda onunla bir zaman el ele, kol kola yürüdük. Bizim üstümüzde de altımızda da nice cesur yürekli insanlar vardı. Yıllarca birlikte sevindik, birlikte ağladık. ‘Amir - memur’ edasıyla değil, kardeşçesine… Bu yüzden mutluyum, gururluyum.
Harid Fedai, Yaradan’ın rahmetindedir.
O, IŞIK’ına kavuştu. 
Toprağı bol, sevenlerinin başı sağ olsun.     
VUSLATIN ÇİÇEKLERİ….
Aynı saatlerde Bülent Fevzioğlu, VUSLATIN ÇİÇEKLERİ başlığıyla ve şiir diliyle anlatıyordu Harid Fedai’yi:
Hazırlık yapmaktadırlar şimdi 
Suna Atun, 
Ali Nesim
Hakan Çakmak
Ve ağzında sigarası
Sararmış bıyıklarıyla Bener Hakkı Hakeri….
Hazırlık yapmaktadırlar şimdi
Toplanıp cennetin gül bahçesinde
Yoldadır
Revandır yanlarına varmaya çünkü
O muhteşem beyefendi
Abi
Ve büyük duayen
Harid Fedai…
Hazırlık yapmaktadırlar şimdi
Kağıt kalem değilse bile 
Ellerinde
Vuslatın çiçekleri
HARİD FEDAİ İÇİN KONUŞMAK KOLAY, 
AMA O ORANDA ZOR
Harid Fedai’nin cenaze töreninde görev bana düşünce, konuşmama başlıktaki gibi başladım: Harid Fedai için konuşmak kolay ama o oranda zor!
Kolay, çünkü onun hakkında söylenecek o kadar çok şey var ki!
Zor, çünkü onunla ilgili her şeyi söyleyemezsiniz.
Sayın Hüseyin Cengiz Arca’nın dediği gibi, eğitmenliği, yöneticiliği, radyo yayıncılığı, şairliği,  öğretim üyeliği, dilciliği, araştırmacılığı, eski dilden yeni dile aktarmacılığı, arşivciliği ve de direnişçiliği var. 
Doğduğu Lefke’ye sevdalıydı Harid Fedai! 
Kıbrıs’a sevdalıydı.
Türkiye’ye sevdalıydı.
Balkanlar’a sevdalıydı.
Türk Dünyası’na sevdalıydı 
Bunların tümünü nasıl anlatacaksınız?.
TOPLUM BELLEĞİ GİBİ BİR BELLEK
Harid Fedai’yi, Burhan Nalbantoğlu ile çok benzetirim. 
İkisi de canlı kütüphane gibiydi. Kıbrıs’la ilgili bir konu, bir kişi, bir olay anlatıldığı zaman “döktürürürlerdi.” Toplum belleğinin simgeleşmiş haliydiler sanki! 
  Zengin bir kütüphanesi, arşivi, birikimi, deneyimi olan bir kişiyim. Buna karşın ulaşamadığım bir kaynak olduğunda ilk başvurduğum kişiydi Harid Fedai! O, ya belleğindeki bilgiyi aktarır, ya da arşivine bakarak beni aydınlatır, bunların ikisi de olmazsa kaynağa nasıl ulaşabileceğimi söylerdi.
(Hakkını yemeyeyim. Kaynak sıkıntısı çektiğimde başvurduğum kişilerden biri de Ali Nesim’di.)
Harid Fedai, bütün deneyimi, bilgisi, donanımı, arşiviyle simgesel olarak toplum belleğinin temsilcisiydi ama kişi olarak, yakın tarihimiz bakımından da toplum belleğini besleyecek yaşanmışlıkları vardı. Özellikle TMT kurulmadan önceki refleksel örgütlenmenin canlı tanığı, hatta faillerinden biriydi. 
Yazılarımda, konuşmalarımda, söyleşilerde en çok üzerinde durduğum konulardan biridir toplum belleği! Kıbrıs Türk Halkı’nın ciddi boyutta “belleksizleştirildiği” ya da “toplumsal bellek yitimi”ne uğradığını; bunun doğal sonucu olarak da “kimlik bunalımı,” “bilinç bulanıklığı” ve “yurttaşlık bilinçsizliği” yaşandığını; her kitabın, özellikle de her anı/yaşamöyküsü kitabının, toplumsal belleğe yapılan bir katkı olduğunu dile getiririm. Harid Fedai, bu konudaki açıkların önemli kısmını kapatabilecek ve toplum belleğini besleyecek donanımda biriydi.  
Yani, anılarını toplumla paylaşmalıydı. Yanılmayı çok isterim ama nedense bunu önemsemedi.
HARİD FEDAİ’NİN MEKTUPLARI
Harid Fedai, anılarını paylaşmadı ama “mektuplar” yazdı.
Aydın duyarlılığıyla, çok kişiye, bu arada, Cumhurbaşkanlığı katına kadar çıkmış olanlar dahil, siyasilere mektup yazar, kafasına takılan sorunları aktarır, çözümler önerirdi. 
İyi bir arşivci olduğu için bu mektupların arşivlenmiş olduğuna inanıyorum. Elbette ki söz hakkı ailesinindir ama eğer bu mektuplar arşivlenmişse, gün ışığına çıkmalı, toplum belleğine kazandırılmalı, Harid Fedai’nin daha iyi tanınmasına olanak yaratılmalıdır. 
Mektup, ayrıca edebiyatın önemli bir türüdür ve bizim edebiyatımızda hiç denecek kadar azdır. Harid Bey’in mektupları edebiyatımıza ciddi bir katkı olur.   
SON OLARAK
Harid Fedai, peşinden koşuluyorcasına, durmaksızın üretme çabasındaydı. Yazmaya epeyce geç başlamış olmasına karşın, çok sayıda kitaba imzasını attı. Tezgâhında yayınlanmamış çalışmaları da var, eminim. 
“Bizden öncekiler bun işi çok ihmal etti” derdi, “açığı kapatmalıyız.” Ne kadar çok yazılırsa o kadar iyi olur inancındaydı ve her yazanı ve yazmak isteyeni destekler, yüreklendirirdi.
Kalemi durdu ama topluma verecekleri bitmedi.  
“Devlet refleksi” diye bir şey vardır. Bu güne kadar, bizde, bilimsel/kültürel bağlamda bu refleksin harekete geçtiğini pek görmedik.  
Harid Fedai’nin ölümü, Devlet’in refleksini kanıtlaması için bulunmaz bir fırsattır.
Harid Fedai’nin, Devlet’te bile olmayan ve bırakınız manevi değerinin, maddi değerinin bile kolayca saptanamayacağı zengin bir arşivi vardır. 
Bu arşiv, Kıbrıs Türk Halkı’nın belleğinin ta kendisidir. Elbette söz hakkı ailesinindir ama Devlet, bunun ne anlama geldiğini, ne kazandırıp ne yitireceğini iyi, hem de çok iyi bilmek ve değerlendirmek durumundadır.   
Ailesine, sevenlerine başsağlığı dilerim.
Ruhu şad olsun! 
Işıklar içinde yatsın! 
Yattığı yer cennet olsun!