Yeni Zelanda’da, elli kişinin ölümüne sebep olan, cami saldırılarından “ilham” aldığını söyleyen, Philip Manshaus isimli şahıs, 10 Apustos 2019 günü Oslo’nun Baerun semtinde Afganlara ait “El Nur İslam Merkezi Camii’ne” silahli saldırı düzenleyerek bir kişinin ağır yaralanmasına sebep olmuştu.

Dün mahkemesi sonuçladnı 21 yıl ağır hapse mahkum oldu!

Bir başkası “ilham” almasın diye, ülke tarihinin rekor cezasını aldı.

Irkçılık, ırkçılıktır!

Kötülükte, Kötülüktür.

Din üzerinden veya millet üzerinden hakir görme, aşağılama, zarar verme isteği, hastalıktır.

Tedavisi, Eğitimdir.

Tedavisi, Aile sevgisidir.

Tedavisi, Yargıdır.

Hoşgörü, huzurdur.

Geçmiş yıllarda, ülkemizde bir iş makinesi operatörü, yüz yıllar önce ibadet etmek yapılmış, tarihi ve manevi bir kiliseyi kepçe ile yıkmıştı.

Büyük utanç!

Apostolos Andreas manastırı, ortak akılla, ortak iş birliği ve dayanışma ile, yıkılmaktan kurtarılmıştır. Gelecek nesillere güvenle ulaşabilecek, titiz bir restorasyon ile...

İyilik, İyiliktir!

İyi düşünen insan ile kötü düşünen insan arasında yarış vardır.

Kıbrıs’ın karanlık tarihinde onlarca iyi, ama bir o kadar da kötü insan yaşamıştır, yaşıyor...

Onlarca nefretle bezeli, toplumsal olay.

“üstün ırk” sendroomuyla sistemetik organize edilmiş, kumpas, saldırı, haksızlık...

Özüre gebe, utanç verici, yüzleşmesi tamamlanmamış, hayvanca yapılmış ve sonucu ölümlerle biten eylemler!

Kıbrıslı Türklerin – Kıbrıslı Türklere,

Kıbrıslı Rumların – Kıbrıslı Rumlara,

Rumların, Türklere. Türklerin Rumlara!

Aynı sorumsuzluğun kırıntıları, hala devam ediyor, kişilere şiddet, camilere saldırı, kiliselere tahribat, bayraklara öfke...

Bu tarzın “Yeni Dünya’da” yeri yok!

Bu kontrolsüz ırkçı, tutucu, ahmakça öfke siz ce de çok komik durmuyor mu?

Salgın “üstün ırk” mı dinledi?

Salgın “AB Pasaportuna” mı baktı?

Peki, iklim değişikliği, kuraklık, kıtlık, kişi başına düşen milli gelirinizi mi soracak sanıyorsunuz?

Hayır!

Yeni dünya, daha güçlü ve işbirliği içinde çalışan devlet örgütleri yaratacak.

Yeni dünya, farklılıklarımıza rağmen salgının önünü kesmek için iş birliği yapabilen toplumlardan bahsedecek.

Her türlü kötü senaryo ile mücadelenin formülü; “kan kardeşliğinden” geçecek!

Milletinizin, şarabınızın markasının, takkenizin şeklinin hiç ama hiç bir önemi olmayacak!

Bir an önce, bu adada yaşanan tüm acılara merhem sürülmeli, hukuk ve insan hakları ihlalleri giderilmeli, manevi huzur için siyaset biribirinden özür dilemeli.

Federasyon yönetim biçiminin bu süreçte değerli daha bir iyi anlaşılmalı!

Kıbrıslı Rumlar, veya Türkler, ortadan bölünmüş bir ada da tek başlarına salgınlarla, kıtlıkla, iklim değişiklikleri ile, mülteci krizi ile, kara para ile, temiz enerji veya hidrokarbon ile mücadele edemez.

Ortak coğrafya,

Ortak yönetim.

Ortak dert, Ortak menfaat.