Türkiye Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı takdir etmemek mümkün değil.  Gecesiyle gündüzünü, gelecekle geçmişini, umutları ile sevinçlerini birleştirerek Türk insanını şu koronavirüs belasından kurtarmaya çalışıyor.  Fahrettin Aslan’ın kullandığı şu ifade, gerçekten hem etkileyici, hem inandırıcı, hem de düşündürücüdür.

            “Hayat eve sığar” demişti Fahrettin Koca.

            Hani insanlar inançlarıyla yaşarlar denir ya...  İşte biz de inançlarımız ve umutlarımızla ytaşıyoruz.  Yaşamak için de şu koronavirüsle ilgili bütün önlemlere ve talimatlara harfiyen uyuyoruz.   Lakin bazı kişiler hala işin ciddiyetinde değiller.  Türkiye’de 65 yaşın üzerindeki kişilere sokağa çıkma yasağı getirildi.  Ama maalesef bazı insanlar eskisi gibi sokaklarda, parklarda dolanıp duruyorlar.  Zararı kime?  Kendilerine.

            KKTC’de ise herkese sokağa çıkma yasağı getirildi, yumuşatılarak.  Doktordur, hastanedir, eczanedir, zorunlu market ihtiyaçlarıdır, bunlar herkese açık.  Ama açıktır diye de istismar etmeyelim.

            Fahrettin Koca’nın kullandığı şu “Hayat eve sığar” ifadesi çok şeyler anlatıyor.  Sağlık Bakanı’nın vurgu yapmak istediği şey, “Evinizden çıkmayınız, evinizde kendinize meşgale bulunuz, çoluk çocuğunuzla ilgileniniz ve gelişmelerle önlemleri takip ediniz” demeye getiriyor, o ifade ile.

            Evde kapalı oturmaktan bıkmadık mı? Bıktık ama bu düşmanın tek mermisi, kendimizi korumaya almak, bağışıklık sistemimizi güçlendirmek, iyi beslenmek ve herhangi bir soğuk algınlığına uğramamak.  Bunun yanında mecburi hallerde maske takıp eldiven kullanmak.  Eve gelince de ellerimizi yarım dakika savunla ve bol suyla yıkamak.

            Bir de şöyle yaklaşmak lazım ve insanlara sormak gerek konuya.

            “Bugüne kadar sizin hayal edip de gerçekleştiremediğiniz idealleriniz veya hobileriniz olmadı mı?”

            Evet, bunu iyi düşünmek ve değerlendirmek lazım.

            Madem sokağa çıkamıyorsunuz, o zaman kendinize bir meşgale bulunuz.  Belki özlemlerinizin bir parçası olan resim, sizin o tutkunuzun ilacı olur.  Veya bol bol kitap okumak, bol bol bulmaca çözmek veya bilgisayarınızda oyunlar oynamak.  Buna çalışma odanızı da gözden geçirmek, bahçe ve çiçeklerle uğraşmak ve istismar etmemek kaydı ile evinizin bahçesinde kısa yürüyüşler yapmak da eklenebilir.

            İnsanların günlük yaşantısında rutin yaptıkları işler vardır.  Normal bir hayatın akışında insan sabahleyin kalkar, banyosunu yapar, traş olur, bir güzel giyinir ve lokale veya kulübe gider.  Bunlar alışılagelmiş hobilerdir.  Lokalde eşinizle dostunuzla güzel sohbetler yaparak zaman geçirirsiniz.  Bununla birlikte tavla veya dama, santranç oynarsınız.  Kulüplerde oyun kağıtları ile kağıt da oynarsınız.

            Bütün bunları evinizde de yapamaz mısınız?  Yaparsınız elbette, zorunlu olunca.

            Bazen konuk olduğum televizyon pogramlarında veya mülakatlarımda bana sorulan şudur:

            “Siz müthiş üretken bir insansınız.  Roman, öykü, şiir ve resim yaparsınız.  Bunlarla birlikte gazetede köşe yazılarınızı yazarsınız.  Bunlara bir de ailenin işleri ve sosyal hayatı eklersiniz.  Bütün bunları ne kadar zamanda yaparsınız?”

            Ben de şu yanıtı veririm:

            “Zaman 24 saatse, ben 25 saat çalışırım.”

            Bu da benim için zaman fakiri olduğum anlamına gelir.

            Gerçekten zaman insanlar için çok değerlidir.  Özellikle yazarlar ve tüm sanatçılar için.

            Şu yaşadığımız süreçte sokağa çıkmaksızın ne mi yapıyorum?

            “Yarım kalan iki romanımı bitirmeye çalışıyorum.”

            Bundan bir ay kadar önce 14’ncü kitabım “Tiyatro Eserleri- Cilt.I”i yayınladım ama şu virüs belasından okurlarımla buluşma imkanım olmadı.  Ama olsun.  Birşeyler yaratıp okurlarımın önüne koydum ya...

            Roman çalışmalarım devam ederken tuvallerimle boyalarımı hazırladım, bu zorunlu zamanları atlatmak için.   Yani anlayacağınız koronavirüs, sanatçıların eser üretmesine vesile oluyor, tabir yerindeyse.

            Şakayı bir tarafa bırakalım ve çok değerli hayatımızı korumak için elden gelen herşeyi yapalım diyorum.

            Fahrettin Koca doğru söylemiş.

            “Hayat eve sığar.”