Kanlı Noel’in üzerinden tamı tamına 55 koca yıl geçti.  Yani yarım asırlık bir zaman...
    Bundan tam 55 yıl önce Rumların başlatmış olduğu silahlı “yok etme” hareketi, bütün şiddeti ile hayatımıza girmişti.  
    21 Aralık 1963 tarihi, gerçekte tarihe “Kanlı Noel” olarak geçmiştir.  O kahlı Noel’de tamı tamına 103 Türk köyünün insanları canlarını kurtarmak için herşeyini arkada bırakarak daha güvenli yerlere göç etmişler ve tamı tamına 11 yıl gettolarda yaşamak zorunda kalmışlardı.
    Özellikle Küçükkaymaklı göçmenlerinin o korkunç gecede kaçışını gösteren resimler, bize herşeyi açık ve seçik olarak göstermekte, hatta gösterirken de bize her Noel kutlamasında birşeyi hatırlatmaktadır.
    Mücadele ve Şehitlerimiz anısına, bu haftaya “Mücadele ve Şehitler Haftası” dedik.  O deyişte şu geliyor akla, yaşamın gerçeklerinde.
    “Her Noel bize acıları hatırlarıtr.”
    Gerçek değil mi?
    Bütün Hristiyanlık dünyası Noel’i bütün güzellikleri ile kutlarken, biz Kıbrıs Türkleri, Rumların acımasız kurşunlarından karanlıklara hapsolmuştuk.  Bütün mesele bizim için, hayatta kalmak ve inandığımız davanın ve bu kutsal ata yadigarı toprakları korumaktı.  Kahraman mücahitler bütün tabyaları tutmuşlar ve düşmanın kurşununa kurşun sıkmışlardı.
    Yani özgürlük bağlamında bir mücadele...
    Hele bir düşünün...
    Gerek Noel, gerekse yeni yıl hazırlıkları başladı mı, bütün sokak ve evlere şenlik gelir.  Dağlardan kesilen çam ağaçları süslenir, sokaklar ve bütün vitrinler yıldızlarla donatılır.
    Çatışmaların olmadığı zamanlarda Uzun Yol’dan geçerken hep o yıldızlı vitrinleri görürdük.  Özellikle Noel haftasında Londra’da bulunmuşsanız, Noel kutlama ve süslemelerini daha rahat görebilirsiniz.
    Noel kutlamaları ve süsler, gerçekte mutluluğun görüntüleridir.  Lakin 1963 olayları bize mutluluk yerine hep acı verdi.
    Rumlar 1963’te bütün azameti ile Noel’i kutlarken, biz Türkler, geleceğin muhasebesini yapıyorduk, o karartma gecelerinde.  Ne kadar dramatik bir durum... Bir yanda Noel’i kutlayan bir halk, bir yanda da ölmemek ve canlarını kurtarmak için düşmandan kaçan, hatta evlerini ve bütün anılarını arkada bırakan bir halk...
    Küçükkaymaklı’dan göçen insanlarımız, Girne Kapısı’ndaki Ford garajından bozma sinema sandalyelerinin üzerinde sabahlamak zorunda kalmışlardı.
    Tekke Bahçesi bizim son şehitliğimiz olmuştu.  Neden Tekke Bahçesi?
    Çünkü Rumlar Lefkoşa kentini abluka altına almışlar, bütün yolları kesmişler ve şehitlerimizi gömmek için Küçükkaymaklı’daki mezarlığımıza dahi gitmemize engel olmuşlardı.
    Haberleşme mi?
    Bütün hayatımız felç olurken, elbette Rumlar, haberleşme ağımızı da kurutacak ve soluduğumuz havayı dahi boğacaktı.  Öyle bir acımasızlık içinde bütün Türklerin telefonlarını kesmişlerdi.
    İşte o habersizlik bize Bayrak Radyosu’nu, yani Kıbrıs Türk Mücahit’inin sesinin kurulmasını sağladı.
    Hastane mi?
    Devletin ve bütün ada halkının kullandığı tek Lefkoşa Hastanesi Rumların elinde kalınca bizler da çaresiz kalmış ve özel klinikler bizim imdadımıza yetişmişti.
    Ne acı günlerdi onlar?
    Şu anda, yani 55 yıl sonra geldiğimiz noktaya bakıyor ve Kanlı Noel’in acılarını düşünüyorum...
    Acılarla, kaybolan insanlarımızla, şehitlerimiz ve dökülen kanlarla ne büyük yol kat etmişiz...
    Hele bir düşünün...
    Karşımızdaki düşman aynı düşman...
    Karşımızdaki düşman hala aynı fikirsel sabitlik için adanın tümünün kendisinin olduğunu iddia etmeye devam ediyor.
    O düşman, “Yarım Kıbrıs”la bütün dünyayı parmağının üstünde oynatmaya devam ediyor.
    Onlar hala aynı oyunlarına devam ederlerken, Allah onlara o meşhur 15 Temmuz darbesini yaşattı ve 20 Temmuz, bize yeni bir doğum günü oldu.
    O günden bugüne ideallerimizle ve projelerimizle kuzeyde bir devlet ve bir vatan yarattık.
    Ve diyoruz ki...
    Özgürlük ne güzel şeymiş...
    Kısacası nereden nereye geldiğimizi bilirsek ve her Noel kutlamalarında acıların ne kadar derin olduğunu hatırlarsak, kendimize daha sağlıklı bir geleceğe hazırlayabiliriz diye düşünüyorum.
    Daha da özetlersek, bu topraklara ve bu devlete dört elle sarılmak ve Ruma muhtaç olmadan, Anavatanımız Türkiye ile bir geleceğe doğru koşmak, en büyük idealimiz olmalıdır.
    Allah bize başka kanlı Noel göstermesin.