Bir an için düşündüm...  İçinde yaşadığımız yılda neler yaşamışız...  Kimleri kimleri kaybetmişiz.  Ne gibi acılarla ve sevinçlerle karşılaşmışız...

            Ve dahaları geldi geçti kafamdan.

            Koronavirüs nedeniyle çektiğimiz acıları bir kenara koyalım ve “Herşeye rağmen yeni yıl” diyelim.

            Hatta bir an için düşünelim “hayat normaldir” diye.  Tedbirli olalım ama hayatın da normal seyrinde devam ettiğini bilerek yaşayalım.

            Miladi takvim açısından İsa, insanların hayatında zaman mevhumunu getirdi.  Veya insanoğlu İsa’nın doğumunu bir milat olarak aldı.  Gerçi Hristiyanlar İsa’nın doğumunu 25 Aralık olarak belirlediler ve o tarihe “Noel” adını verdiler.  1 Aralık’tır esas olan dünyanın takvimsel olarak aldığı takvim.

            Ne fark eder?

            Bütün bu dinler karmaşasında felsefi olarak yine insanlar yaratmadılar mı?

            Hristiyanlar öğünürler.

            “İsa Allah’ın oğludur” diye. 

            Halbuki bazı tablolar, İsa ile annesini bir samanlıkta gösterir. O zaman insanın aklına bir başka şey düşüyor.

            Meryem Ana’nın samanlıkta işi neydi?  Yani Allah bulamadı mı bu koca kainatta bir yer de o da samanlığa girmiş?

            Yine de ironik bir dokundurma yaptık...

            Gelelim hayatın gerçeklerine.

            Böyle zamanlarda bütün dünyanın hayatına düşen gerçek, yeni yıla mutlu girmek ve mutlu yaşamaktır.  Hatta böyle bir gecede çılgınlar gibi eğlenmektir.

            Doğruya doğru...  Böyle zamanlarda Londra veya büyük dünya kentlerinde olmayı çok isterdim, bütün güzellikleri görmek için.  Özellikle Aralık ayının ikinci yarısından itibaren süslenen bütün vitrinler, meydanlara ve her yere yerleştirilen kristmas ağaçları, ışıltılar içinde yaratılan hayali “mutluluk” görüntüleri tümden şahane bir duygu veriyor insana.

            Yani acılara rağmen yine de yeni yıl diyoruz.

            Yeni yılın temel rengi kırmızıdır bana göre.  Hristiyanların yarattıkları “Noel Baba”nın pelerini veya paltosu da kırmızıdır.  Başındaki kukuletası da kırmızı.  Yani kırmızı rengi, Neol’in sembolü haline geldi.

            Yeni yılın bütün renkleri hayatımıza girerken, kırmızının bir fantazi aracı olduğunu gördük.

            Dün bir mağazaya girmiştim iç giysileri ve esnek çorap satın almak için...

            O mağazanın içi cıvıl cıvıl genç kızlarla doluydu.  Vitrinde ve raflarda göze batan şey, dantelli kırmızı kilotlardı, affedersiniz.  Yani gençlik o fantazilerle seks yaparak girecekler yeni yıla.   Eee... Zaman değişti kardeşim.

            Her insan kendi dönemini yaşar.  Şayet siz yaşınızı başınızı almışsanız, şöyle bir müstehzi gülümsersiniz bu türdeki görüntülere.  Belki kafanızdan şöyle bir düşünce geçer:

            “Acaba biz mi erken doğduk, yoksa biz mi erken ihtiyarladık!”

            Hakikaten mantık onu söylüyor.

            Bekaretin artık insan hayatından çıktığını düşünürsek, bazı ahlaki değerlerin de değiştiğini anlamamız lazım.  Sanırım bugüne kadar kocaya giden tek bir kız yoktur bekaretini koruyan.  Veya çok çok nadir.  Müslümanlar bile değişmeye başladı, bu konuda.  Genç kızlar deşifre edilmedikçe, gizli yollardan kendilerini tatmin edebiliyorlar, şu andaki iletişim ağındaki gibi.

            Yine “Herşeye rağmen yılbaşı” diyelim ve dünyanın haline bakalım...

            Malûm ülkeler arasında olagelen saat farkı, yeni yıl kutlamalarını farklı kılıyor.  O nedenle yeni yıl masasından kalkıp, televizyonun karşısına oturunca bunu anlarız, yılbaşı yemeğinden sonra.  Bizde saat 12’yi çaldığında eski yıla güle güle, yeni yıla da hoşgeldin deriz.  Şayet televizyonu izlerseniz, bütün dünyanın yeni yılı nasıl kutladığını görürsünüz.  Müthiş renkgarenk maytaplar, köprüler ve kuleler üzerine yerleştirilen zaman ayarlı fişekler ve renk cümbüşleri insanın hiç aklından çıkmaz.

Mesela Amerika, Avustralya, Uzakdoğu, Japonya, Çin, Rusya ve daha nice çok gelişmiş ülkeler...  İnsanlar adeta gökten yıldız yağdırırlar öyle bir gecede. 

Niçin?

Mutluluk için.

            Demek hayatın gerçeklerini kabul ederek yaşamak ve hayata dört elle sarılmamız lazım.  Bütün kayıplarımıza, bütün maddi manevi herşeyimize rağmen hayata dört elle sarılmak durumundayız.

            Lütfen geçmiş kırgınlıklara sünger çekin.  Hatta hayatınızda halen devam eden “koronavirüs, pandemi, varyant,  entübe, hijyen, omigron, aşı” kelimeciklerinin üzerini bu gece olsun kara kalemle bir çizgi çekin ve hayatı kucaklayınız.  Çünkü hayat güzeldir.

            Bütün mutluluklar ve bütün güzellikler sizin olsun, 2022 yılında ve gelecek hayatınızda.