İnsan hayatı dünya kuruldu kurulalı hep yaratmaya ve var olmaya yönelik olarak gelişti, daha mükemmel veya mükemmele yakın, bununla beraber “eski mutlu günlere yakın bir geleceği kendime nasıl hazırlayabilirim” anlayışı içinde değişik süreçler yaşadı.

            Eski çağları düşününce, insanoğlunun geldiği bu uzun yolda verdiği emekleri, Taş Devri’ni, Cilalı Taş Devri’ni, Tunç Devrini ve ötelerini şöyle bir kafamızdan geçirince bazı şeyleri kavrayabiliyoruz.  Hatta değişik ülkelerin kültürlerini gözlemlemek için müzelere gideriz.  Eski çağlarda insanlar hayatlarını kolaylaştırmak adına keskin bıçaklar yaptılar, tekerleği icad ettiler, balık avlarken mızrak kullandılar, tuzu keşfettiler, ateşi buldular ve kabile yaşantısında kendilerini korumaya almak için evlerini yüksek kalaslar üzerine inşa ettiler.

            Tarihin basamaklarında dolanırken, “Biz, 21’nci yüzyılın insanları şu andaki hayatımızı eski çağların insanlarına borçluyuz” ifadesini kafamızdan geçirebiliriz.  Çünkü insan hayatı damla damla, nefes nefes ve adım adım hayatın içinde bir oluşumdur.  Onlar hayata sıfırdan başladılar, kadancıkları edinimleri ötelere taşıdılar ve bu durum, nesilden nesile aktarılarak bugünkü hayatımıza geldik.  Şayet bilgisayar marifetiyle eski çağlardan şu anda bulunduğumuz çağa kadar olan süreci pratik görsellik içinde hazırlayıp sunarsak, hayat gerçeğini ve eski çağlarla yeni çağların kıyaslamasını yapabiliriz.

            Hani eski insanların bir sözü vardır.

            “Tüfek icad oldu mertlik bozuldu” diye bir söz...

            Evet , yine insanoğlunun beyni ateşli silahları keşfedince gerçekten mertlik bozuldu.  Lakin işin özünde insanoğluna, “egemen olma” güdü ve heyecanlarıdır bunları yaptıran.  Yani bir güç olma.

            Kabile hayatı da güç olmaya yönelikti.  Belgesel filmlerde görüyoruz hala.  Hala çok geri kalmış ülkeler olduğunu görünce halimize şükrediyoruz.

            Neden?

            Çünkü modern bir hayatımız var.  Elektriğimiz, bütün olanakları ile modern evlerimiz, arabalarımız, bilgisayarlarımız, renkli televizyonlarımız ve internet gibi cep telefonlarımız var.  Herhalde kimse eski çağlara dönmek istemez, bu gerçekleri görünce.

            Bana bunları yazdıran nedir, bilir misiniz?

            Şu koronavirüs belası yüzünden alınan tedbirler, gelişen tıp, insanların korunma ihtiyaçları, online üzerinden yapılan konferanslar ve eğitimler. Bir de son yapılan açıklamalardan “Aşı Bilgi Sistemi”ni görüyoruz.

            İşte insan beyni...

            Elbet bu günler de geçecek.  Arkamıza baktığımızda bu beladan kurtulmak için neler neler yapmamışız ki, diyeceğiz.

Evvelki gün Başbakan Ersan Saner’le Sağlık Bakanı Ünal Üstel’in yapmış oldukları açıklamalar, bize yaşamak için neler yapılmalı veya yapılmaktadır çağrışımını da getirdi.

            İşin özünde hayatı kurtarmak vardır.  Hayat nasıl kurtulur?

            Dikkatli araba kullanarak, zararlı yiyecekler yemeyerek, soğuk günlerde korunarak ve daha nice şeyler.  Lakin salgın nedeniyle hayatı kurtarmak en önemlisidir herhalde.  Bu gizli düşmanı yenmek, hepimizin elindedir.  Maske, hijyen ve sosyal mesafe, diyor ilgililer.

            Hayatı kurtarmak adına Başbakanla Sağlık Bakanı’nın yapmış oldukları açıklamaların temelinde aşı sistemini geliştirmek vardır. Hatta vermiş oldukları web siteleri sayesinde sisteme girerek aşı programlarına dahil olmaktan söz ettiler.  Tabii ki aşı yaygınlaşacak ki, ekonomi ve sosyal hayat da dönebilsin.

            Yeni sistemde ev garantisi meselesi çok önemli.  Üstel’in yapmış olduğu açıklamalara göre, garantinada olan insanların serbestçe dışarıya çıkıp dolaşmamaları ve pek çok insanı bulaştırmamaları için bileklerine takılacak “takip aracı” takılması hayli ilginç ve önemlidir.

            Yani adam ev garantisinde olmuş da kaçamak yapmış ne kıymeti var?

            O kaçamağı önlemek için oluşturulan sisteme göre ev hapsinde olan kişilerin nerede olduklarının tespiti ve takibi yapılabilecektir.

            Yani insan beyni... Kısacası var olmak için dünya gelişmelerini takip ederek, hayatımıza yeni teknolojileri ve yeni tıp bilimlerini sokmak suretiyle hayatımız kurtulabilir, demek istiyorum.

            Herşey bir tarafa...  Bu süreçte hükümet etmek gerçekten çok zor ve çok da risklidir.  Elbet eleştiren de olacak, alkışlayan da.  Lakin mantık bize, “Bu süreçte hükümet etmenin hayli zor olduğu gerçeğini” söyler.

            Bütün mesele var olmak için değil mi?  Hiçbir şey eskisi gibi olmasa da yaşamak için mücadele etmek zorunda değil miyiz?