Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskopos’nun “iki devleti tercih ettiğini” açıklaması, güneyde fırtınalar kopardı.
Özellikle Rum siyasetçiler, şu seçim sürecinde, adeta kendilerine mal bulmuş mağrubi gibi dört elle Hrisostomos’un söylemiş olduğu “iki devlet” ifadesini tepe tepe siyasi malzeme olarak kullanıyorlar.
Esasında Hrisostomos şimdiye kadar söylemediği birşeyi söyledi.
“İki devlet esasına dayalı bir çözümü tercih ederim” dedi.  Hatta “Çözümsüzlük bile bir çözümdür” ifadelerini kullandı.
Hrisostomos’un bu sözleri “Çok tehlikeli olarak” yorumlanırken, bir kez daha anlaşılmıştır ki, Rum tarafı şöyle veya böyle, kesinlikle hiçbir çözüme sıcak bakmıyor.  Hatta “iki devlet” gerçeğini katiyen kabul etmiyorlar.
O nedenle değil mi ki, Hrisostomos’a ateş atıyorlar.
Sadece şunu unutmasın Rum tarafı.  Biz, Türk tarafı olarak Hrisostomos’un bu sözlerini bir tarafa not ettik, onu da söylemiş olalım.  Özellikle zaman zaman Rum siyasilerce dalga dalga bu tür itiraf niteliğinde açıklamalar oluyor.
Bütün bunlar masaya konmadı mı?  Kondu.  Ama Rum görüşmeci Anastasiadis ne eğildi, ne de büküldü.  
Ama gelin görün ki Demokles’in kılıcı gibi Hrisostomos’un  gerçeğe dayanan sözleri, bütün Rum siyasilerin kafaların iniverdi.
Rumların Kıbrıs politikalarında kilise her zaman baskın olmuş ve iç ve dış politikalarında yol göstericiliğini ortaya koymuştur..
Ben eminim...  Belki daha da yıllar sonra şu “iki devletli çözüm” meselesi masaya konacak ve çözüm de o şekilde son bulacak.  Bilemiyorum...  Şayet Hrisostomos o zaman hayatta ise, “Ben size söylememiş miydim iki devlet esaslı çözüm en iyisidir diye” diyecek.
Zaman zaman şu ifadeleri kullanmışımdır Rumlar için.  
“Şu Rum milleti aptaldır.  Çünkü Kıbrıs gerçeklerinde bir geri dönülmezlik vardır.  Şayet bizler ve Rumlar yan yana iki küçük devletlerimizi tanır ve pek çok anlaşmalar yaparak, mutlu bir yeni Kıbrıs yaratırsak, hem onlar kazanacak, hem de biz.  Kıbrıs üzerinde baskı unsuru olan büyük güçler de ortalarda dönüp durmayacak.  Ticarette, turizmde, eğitimde, kültürde ortak bir zemin oluşturarak gerçek anlamda yeni bir Kıbrıs doğacak ortaya.”
Gerçekçi olmak gerekirse biz Türkler Rumların elinden o kadar çektik, o kadar acı yaşadık ki, bundan sonraki hayatımızın onlarla ortak bir temele dayanmasına kesinlikle sıcak bakmıyoruz.
Şayet Rumlar bir anket yaparlar ve halka şu soruyu sorarlarsa nasıl bir sonuç çıkar ortaya, o da merak konusu.
Anket’in sorusu şu olabilir.
“Hrisostomos’un İKİ DEVLET esasına dayalı bir çözüme evet veya hayır mı dersiniz?”
Ben eminim, Rum halkının en az yarısı veya yarısından fazlası, “Evet” diyecektir.  
İnsanlar açık açık bu tür konuşma ve yorumları yapmaktan kaçınırlar bu seçim sürecinde.  Kaçınırlar, çünkü Rum fanatikler acımasızdır ve affetmemektedirler.
Hrisostomos’un bu sözlerini bir yere not ettik de bir de zamanın İçişleri Bakanı Papapetrou’nun söyleyip de bizim de bir kenara not ettiğimiz sözleri geldi aklıma.
Bakınız Papapetrou’nun söylediklerine...
 “Biz Rum halkı ve Rum siyasileri olarak insanlık ve insan haklarından söz ederiz de, Türkleri tam on bir yıl gettolara kapatarak onları insan haklarından mahrum bıraktık.  Bu mu insan hakları?”
Zaman zaman Rumlar yırtınırlar Türk askerinin anlaşmalardan doğan haktan yararlanark Kıbrıs’a çıkarmalarını.  Ama o çıkarmanın önceki sahnesini yorumlayan bazı Rum siyasiler de gerçeklere dayalı açıklamalar yapmışlardır.
Mesela eski Rum Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofyas şöyle dememiş miydi?
“Bizler bar bar bağırırız Türk askeri adayı işgal etti diye.  Unutmayın ki onları bu adaya biz davet ettik.  Şayet Makarios’a darbe düzenlenmeseydi, Türk askeri adaya çıkar mıydı?”
Evet bütün bunlar Rumların gerçekleridir.
O nedenle neden Hrisostomos’a ateş atıyorlar anlamış değiliz.
Yine sen konuş “Baba mu, çünkü sen gerçekleri haykırdıkça, yüceliyorsun.”