Rum Başpiskopos’u İkinci Hrisostomos’un son rüyası, ABD Başkanı Trump’un Kıbrıs sorununa el atması ve Kıbrıs sorununu çözmesidir.
Kıbrıs sorununun çözüleceğine hiçbir zaman inanmadığını da ifade eden Hrisostomos, kendince Trump’a güzel bir yağ çekerek, Trump’ı harekete geçirecektir.
Herhalde Hrisostomos, son zamanlarda Türkiye’de yargılanan rahip Brunson nedeni ile Trump’la Erdoğan arasındaki sürtüşme ve restleşmeden cesaret alarak böyle bir fikir atmıştır ortaya.
“Trum isterse Kıbrıs sorununu çözer.”
Hrisostomos bilmelidir ki, Türkiye-ABD ilişkilerinin bozulması ne Türkiye’ye ne de ABD’te yarar sağlayacak ve bu kaos da artık çözülmeye doğru yol alacak.  Yani diyeceğimiz şudur:
ABD, kesinlikle Türkiye’yi gözden çıkarmaz ve çıkarmayacaktır.  Halbuki Hrisostomos gerçekleri saptırarak veya atlayarak bu çağrıyı yapıyor Trump’a.
Bakınız Hrisostomos ne diyor güneyden kuzeye geçen Türkler için.
“Kıbrıslı Türkler, diğer bölgelerden kopartılarak Kuzey Kıbrıs’a götürülmüşlerdir.”
Hrisostomos niye söylemiyor Türklerle Rumlar arasında imzalanan Nüfus Mübadele Anlaşmasını?
O anlaşma gereğince Kuzeydeki Rumlar güneye, güneydeki Türkler de kuzeye nakledilmişler ve kendilerini yeni bir hayat kurmuşlardır.
Bence Hrisostomos bazı şeyleri eksik bırakıyor.
O Nüfus Mübadele Anlaşması neden imzalandı?
O anlaşmanın kökünde yatan gerçek, savaş öncesinde ve savaş esnasında bütün Türklerin can güvenliğinin olmaması ve Birinci ve İkinci Mutlu Barış Harekatı ile çizilen özgürlük hattı sonucunda can güvenliğinin sağlanmasıdır.
Halbuki Hrisostomos niye söylemiyor yüzlerce Türkü katlettiklerini, EOKA’cılar tarafından ölüm çukurlarında yakılıp gömüldüklerini?
Veya EOKA’nın faaliyete geçişi ile sokaklardan masum Türkleri alıp, meçhul yerlerde kurşunlayıp öldürmelerini ve o kaybolan insanların kemiklerinin elli yıl sonra toprak altına çıktığını niye söylemiyor Hrisistomos.
Bütün bu acıları yaşayan Kıbrıs Türkleri nasıl güvensindi Rumlara?
O güvensizlik ve acılar, Kıbrıs Türklerine yeni bir devlet kurma hakkını tanıdı ve o da gerçekleşti.
Hrisostomos sıkılmadan bir de merhum Denktaş’ın ideallerini şöyle yozlaştırarak kendine ve dolayısı ile Kıbrıs Rumlarına bir siyasi rant elde etmeye çalışıyor.  Bakınız Denktaş için ne demiş Hrisostomos:
“Kıbrıs sorununda var olan aksilik, Denktaş’ın Kıbrıs’ta Kıbrıs Türk Devleti kurma yönündeki hastalıklı bir felsefeye sahip olmasıdır.”
Hriosostomos’a göre KKTC, Denktaş’ın “Hastalıklı bir felsefesi”dir ama şu kabul edemedikleri devletle Kıbrıs Türkleri’nin gerçek bir varlık ve gerçek bir devlet olarak kendilerine yeni bir hayat kurmalarıdır.  O zaman biz de şu yanıtı veriyoruz Hrisostomos’a:
“Allah razı olsun Denktaş’tan bize bir devlet armağan ettiği ve bizlere özgürlük bahşettiği için.”
Hriosostomos eski defterleri ve eski gazete haberlerini şöyle bir tarasın ve yeniden gerçekleri görsün istiyoruz.
Bir zamanların İçişleri Bakanı Papapetrou’nun şu sözlerini çivi ile duvarlara yazdık, Markulli’nin sözleri gibi.
Papapetrou ne demişti?
“Bir Rumlar, Türkleri tam on bir yıl gettolara kapattık ve insan haklarını çiğnedik.”
Rum eski Dışişleri Bakanı Markulli de, Taşkent köyünün katledilen Rumlar tarafından katledilen ve artık o kayıpların, kemik halinde ailelerine dönüşünü şöyle dile getirmiştir:
“Bu insanlara yapılan katliamlar insanlık suçudur ve bunları kınıyorum.”
Daha ne diyelim ki?
İşte Hrisostomos yeni hayaller ve yeni rüyalarla kendince bir strateji çiziyor.  Lakin kendisine cevap verecek ve bütün gerçekleri dünyanın gözünün önüne serecek nice Kıbrıs’lı Türk gazeteci ve halk vardır.
Değil mi ya Hriosostomos efendi?
Haydi yine çağır bakalım Trump’a Kıbrıs sorununu çözmesi için.
Lakin Hrisostomos, güçlü bir Türk Ordusu ve Ortadoğu gerçeğinde en önemli stratejinin yine Türkiye’ye ailt olduğunu unutuyor.  Ve NATO’nin en güçlü iyesi olduğunu da unutuyor.
Yine bu konuyu bir daha hatırlatalım Hrisostomos’a... Birinci Barış Harekatı’nda Yunanistan NATO’nun dönem Genel Sekreteri Luns’a yaptığı çağrı...  NATO bu çağrıya uymayınca NATO’dan Yunanistan ayrılmıştı.  Yunanistan’ın çağrısı şöyleydi.
“NATO Türk askeri operasyonuna müdalaye etmelidir.”
NATO Genel Sekreteri ne cevap vermişti?
“Yunanistan’ın NATO’dan ayrılması önemli değildir.  Önemli olan Türkiye’nin NATO’da kalmasıdır.  Dolayısı ile Türkiye anlaşmalardan doğan hakkını kullanarak adaya müdahale etmiştir.  O nedenle Türkiye’ye karşı herhangi bir operasyon yapılamaz.  Gerçek olan şey, bir savaş esnasında Yunan askerlerinin silahını bırakıp savaş meydanını terketmesi, Türk askerinin de öyle bir durumda ölümüne savaşması, bunun yanında mermisi bittiğinde süngüsü ile mücadeleye devam etmesi, süngüsü kırılınca de yumruklarını kullanmasıdır.”
Buyurun Bay Hrisostomos.  Bütün bundan sonra ağzınızdan çıkacak her sözü bir kere değil, bin kere tartmalısınız.  İsterseniz bir kez daha Trump’ı davet ediniz  Kıbrıs sorununun çözümüne.  
Daha ne diyelim ki...Hrisostomos yine hayal kuruyor.