Hani derler ya...  “Kapıdan giremeyen bacadan girer” diye...  Rumların sürekli yapmakta oldukları bir siyasi yöntemdir bu.  Hristodulidis şöyle bir açıklama yaptı, hidrokarbon gelirleri ile ilgili:

                “Türkiye, hidrokarbon meselesini Kıbrıslı Türkler ile Rumlar arasında toplumsal zıtlaşma noktasına getirmeye çalışmaktadır.  Bu durum, müzakerelerin yeniden başlaması perspektifinde zorluk yaratmaktadır.  Hadrokarbondan ortaya çıkacak olan gelirlerinden Kıbrıslı Türklerin payına düşen kısmın yatırılması için ‘emanet hesap oluşturulması’ da gündeme gelmiştir.”

                Hristodulis’in bu görüş ve düşünceleri hayalden öte birşey değildir.  Hatta Türkiye’nin hodrokarbon meselesini zıtlaşma noktasına getirmesi şeklindeki yorumu da saçmalıktan başka birşey değildir.  Rumlar bugün Akdeniz’de ne kadar hidrokarbon çalışmalarında hak sahibi ise, Türkiye ve Kıbrıs Türkü de o kadar hak sahibidir.

                Bu noktada şöyle bir düşünmek lazım.

                Hristodulis’in işaret ettiği “müzakereler perspektifinde Türkiye’nin zorluklar yaratma” düşünceleri,  adeta göz dağı vermek ister niteliğinde bir tavırdır.  Hangi görüşmeleri?  Onu da sormak lazım.  Yeniden Berlin’de yapılması tasarlanan üçlü görüşmenin de şimdiden akamete uğrayacağını bile bile Hristodulidis bu tür saçmalıkları ortaya atabiliyor olması da gülünç bir düşüncedir.  Parmağımızı basarız.  Berlin’de yapılacak üçlü görüşmeden bir sonuç çıkmayacak. Niçin?  Rum tarafının uzlaşmazlığı yüzünden.

                Hirdokarbondan elde edilecek gelir payı için Türlere ileride verilmek üzere bir emanet hesabının gündeme geldiğini söylemesi de ayrıca bir havuç gibidir.

                Hristodulidis’in şu “emanet hesap” sözleri herkesi ağlatacak nerdeyse.  Hani bir söz vardır bizde.  “Kandır çocuğu taksim istesin” misali bir düşüncedir esasında.  Kim inanır artık hain kurda?

                Yine düşünmeye devam ediyorum...

                Türkiye Kıbrıs’a çıkarma yapmasaydı ve 20 Temmuz 1974 öncesindeki hayatımız devam etmiş olsaydı, Rumlar bize şu hodrokarbon gelirlerinden zırnık koklatacaklar mıydı?  Koklatmayacaklardı elbette.  O bağlamda Türkiye gerçeği ve Türkiye’nin etkin garantisidir bize hayat veren.

                Hele bir düşünsün bakalım Hristodulidis...

                Hristodulidis’in 1963’te kaç yaşında olduğunu veya doğmamış olabileceğini sorgulamak lazım. Herhalde Hristodulidis şu anda herhalde 45-50 yaşlarında olsa gerek.  Yani 21 Aralık 1963’le 1974 arasında geçen getto hayatımızda Rumların Türklere yaptıkları acımasız işkencere ve kabul esilmezleri bilmiyordur demek istiyorum.  O tarihten epeyce zaman geçmiş ve Hristodulidis okumuş, yüksek eğitimini almış ve gün gelmiş Dışişleri Bakanı olmuş.

                Hristodulidis’i Rumların Türklere yaptıkları işkence ve kabul edilmezleri incelemeye davet ederiz.

                21 Aralık 1963 sonrasında Makarios şöyle demişti:

                “Türkler işlerine gidebilirler.”

                Dr. Küçük’ün yanıtı şöyle olmuştu kendisine.

                “Türkler nasıl gideceklermiş işlerine.  Can güvenliği olmayan yollara çıkmak, sokaklardan toplanıp götürülmesi ve öldürülme tehlikesi olan bir ortamda Türkler nasıl gideceklermiş işlerine?”

                Makarios bu yanıta cevap verememişti.  Dıştan bakanlar, “Türkler işlerine gelmiyorlar, o nedenle maaş da alamıyorlar” şeklinde gördü olayı.  İşte bu bağlamda çaresiz ve can derdine düşen binlerce Türk göçmenlerin o ilk silahlı eylemler ve terörist olaylar karşısında dertleri, sadece canlarını kurtarmak ve bu zor günleri atlatmaktı.  Ve tam on bir yıl gettolarda yaşadı Türkler.  Ve maalesef sözde “Kıbrıs Cumhuriyeti” devlet olanaklarını ve dış yardımları tepe tepe kullanarak, Türklere bir kuruş koklatmamıştır.

                Hristodulidis bizim için bir “emanet hesabı” açtıracakmış.  Vay be...  Ne kadar merhamet ve insanlık dolu bir davranış (!) değil mi?

                Hristodulidis’e bir de işkence kuyruklarını ve bir kuruş maaş alamayan Türklerin o zor günlerini hatırlatalım.

                21 Aralık 1963’te EOKA’cılar yolları kesip, Mağusa kapısına kadar işkence kuyrukları oluştururken, ne Makarios’un, ne Kleridis’in, ne Kiprianu’nun ve ne de Grivas’ın kılı bile kıpırdamıştı.  Onların kılları niçin kıpırdasındı ki?  Onların amacı, Girit misali adadaki bütün Türkleri yok etmek ve adayı Yunanistan’a bağlamaktı.

                Hristodulidis on bir yıl içinde şu Kıbrıs Türkü taş ve toprak yiyerek mi yaşadı?  Şimdi “emeanet hesabı” oluşturulsa ne yazar, oluşturulmasa ne yazar.

                İşte onun için Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünün şart olduğunu söylüyor ve ısrar ediyoruz.

                Türkiye olmasaydı bizim karnımızı kim doyuracaktı?  Hasta ve yaralılarımızın yaralarını kim saracaktı?  İlaçlarımızı kim temin edecekti?  Göçmen çadırlarını kim kuracaktı?

                Geç bunları Hristodulidis de sadede gel.  Rumlar gerçekler çizgisine gelirlerse ve adil bir çözüm için adım atarlarsa ve gerek Kıbrıs Türkü, gerekse Türkiye buna inanırsa, işte o zaman mutlu bir Kıbrıs yaratılacağını söyleyebileceğiz.

                Ve son söz olarak eski Rum dışişleri bakanı Markulli’nin sözlerini hatırlatacağım kayıp Türklerin bulunan kemikleri ve kaybolan hayatları için.  Markulli ne demişti:

                “Biz Rumlar, Türklere çok acı verdik.  Pek çok masum Türkü öldürdük.  Bu bizim ayıbımızdır.”

                İşte o bağlamda Markulli Hanımın sözlerini de zaman zaman hatırlatıyoruz.

                Kısacası bu tür dalavereler ve bu oyunlar Kıbrıs’ı çözmez, bilakis kilitlemeye devam eder.

                Biz Kıbrıs Türkleri, Hristodulidis’in hidrokarbondan elde edilecek gelirden yararlandırma amaçlı emanet hesap açma tasarıları ve saçma düşüncelerine şu yanıtı verebiliriz.

                Türkiye tamı tamına 56 yıl biz soydaşlarının ve kardeşlerinin cömertçe karınlarını doyurdu, büyük yatırımlarını sağladı ve en önemlisi insan olmayı, dünyaya açılmayı bize verdi.  Bir diğer deyişle Hristodulidis’in Türkler için ayıracağı para, Türkiye’nin KKTC halk ve topraklarına koyduğu katkının milyonda biri bile değil ve olmayacak.  Bir zahmet Hristodulidis hidrokarbon kaynaklarından elde edilecek parayı kendine çerez yapsın.

                Daha çok diyecek var ama, bugünlük bu kadar.