Yaşamın ritimlerini yakalamak, öncelikle bu ritmlerin farkındalığını gerektirir. İnsanların günlük yaşam içerisinde evrensel anlamda soluk almalarını sağlayan, onlara bilim anlamında, renk-çizgi anlamında, sesler anlamında yeni anlayışların kapılarını kındırıklayan-açan, beyinlere, ellere ve emeklere, selam ve sevgiler olsun buradan.
Geçtiğimiz hafta içerisinde ne de  güzel bir rastlantıdır ki, Nobel ödüllü ilk Türk bilim insanı Aziz Sancar’ın, bizim buralara kadar gelerek, yapmış olduğu bilimsel sunumlar ve sohbetlerinde, durmadan usanmadan anlattığı, vücudumuzdaki ritmik saatin (Sirkadiyen saat) ritimlerine, 3 resim ustasının, Lefkoşa’daki AKM Sergi Salonundaki 3 ritmi de karıştı.Hem de ne güzel yakıştı ne de güzel gitti birbirlerine; bilim ve sanat.
Emin Çizenel, İsmet Değirmenci ve Ümit İnatçı’nın, beraber açtıkları “ 3 RHYTHM/ RİTİM, “rhythm is an order of movement/ ritim bir devinimin düzenidir” Plato; görsel ve düşünsel etkileşim şöleninden geliyorum. Bu üçlü ritmi anladığım ve özümsediğim kadar büyük bir zevkle anlatmaya çalışacağım.
Kendim için de ilginç ve güzel bir tesadüftür ki, Biyo-kimya ve moleküler kimyanın derinliklerinden, insan biyolojisindeki ritmi, özverili ve kararlı, cesaretle yürüttüğü çalışmaları ile yakalayan ve insanlara, bu alanda şifalar dağıtılmasına yol açan Sancar hocamızı dinledikten sonra, sanatçılarımızın sunduğu ritimler şöleninden nasiplenmenin beynimde ve gönlümde yarattığı, hoş ve güzel, yaşam yüklü dalgalanmaları yazmayıp da ne yapayım?
Bir resim sanat eleştirmenin yanından bile geçmiş olmamama rağmen diyebilirim ki; İnatçı’nın, beyniyle, gönlüyle, almış olduğu eğitim ve tekniğiyle özümsediği insanlığın entellektül gelişimi ve bu birikimin toplumsal yaşam biçimlerine tarihsel süreç içerisindeki yansımaları ve bu yansımalarınyaratmış olduğu özgürlükler-kısıtlamalar döngüleri tutuşup yanıyor eserlerinde..
İnsanlığın kendi düşünsel dünyasını hikayelendirmek için çekmiş olduğu sancılar, bu sancıların yarattığı izdüşümleri kaytedebilmek uğruna, çizgilerle buluşmasının maceralı yolculuğu, renklerle, güzelliklerle ve hepsinden önemlisi bir sanatçı algısı ile esip geçiyor önünüzden püfür püfür..Ferahlıyorsunuz ve kendinizi insanlığın ortak bilincindeki öykülenimlerin yazıya dökülüp, gelecek kuşaklara aktarılmasının, maceralı ve heyecanlı tanıklığında buluyorsunuz.
Ancak bu öykülenimler zincirinin kültürel anıtları yükseldikçe, yerleşen gelenek ve anlayışların çizdiği çerçeveler ya da sınırların korunmasında, otorite bir “topuz” olarak karşımıza çıkıyor.
İnsanlık kendi kurallarının “topuz”undan kurtulma, yeni açılımlarla kendini aşma deviniminden vazgeçmiyor şüphesiz..Engeller ve sınırlar ister insanın kendinden ister dışarıdan kaynaklansın, daha iyiye daha güzele doğru atılan her çizginin açtığı yol, ve  yaratılan yeni öykülerin ışığıyla uygarlık, gerektiğinde kendini kendi öykülerinden de kurtararak yol almaya devam ediyor..Ümitİnatçı sanatçı kimliğiyle de buna imza atıyor, parmak basıyor.
İsmet Değirmenci’nin gözlemleriyle dünyaya yeniden bir bakış yakalamak sizlere değişik ve yeni bir heyecan yaşatıyor. Renklerin değişik tonları ve dalgalanmalarının ritmi, ayrı ayrı kimlikler ve karakterler çiziyor. Bu yeni karakterle buluşmakta biraz yabancılık çekseniz de, çok hızlı bir şekilde alışıyorsunuz, yeni tiplemelerin parıltılarına. AKM Sergi salonunun kıvrımlı yollarında aktıkça akıyor, coşuyor değişik ebatları zorlayan güçlü görsel ifadeler.
Ve bir sır daha keşfettim ben Değirmenci’nin renksel odaklanmalarında. Daha iki gün önce, Nobelli Aziz Sancar’ın , bilim ve teknolojinin ulaştığı son aşamadaki olanaklarla, kendi alanında bizlere anlattığı DNA yapılanmaları ve Sirkandiyen saat ritmlerinin, renksel dağılımlarının ortaya çıkardığı tanımlar, Değirmenci’nin renksel algılamalarıyla ne kadar da güzel örtüşüyor. Yoksa sanatçılar, matematiksel ya da kimyanın veya fiziğin bilimsel ifadelerin ötesinde; bazı noktalara, çok başka yollardan da duyumsayarak, sanatsal sezgileriyle varabiliyorlar mı?
Sonunda bir Malyalı olarak, Malyalı ve Kuşadalı mahalleli resim ve renkvirtiözü Emin Çizenel’in “Aksak ritm”ne varıyorum sergide. İşte bu başka, gerçekten başka bir ritm diyor insan belleği hemen ve de bir Gıbrızlı olarak. Çok duyarlı ancak en kısa yoldan ve en güçlü şekilde, bizlerin  kendi toplumsal aksak ritmimizle buluşturyorÇizenel.Bu bir yüzleşmedir de aynı zamanda, kendi gerçekliğimizin gizli-saklı labirentlerinde.
Bu aksak ritm Kıbrıslıların ritmi..Yine ne garip tesadüftür ki daha geçtiğimiz hafta ülkemizdeki “Gece Kulüpleri Çalıştayı”nda katılımcı olarak yer almış bir kişi olarak söylüyorum, artık vurdumduymazlığa getiremeyeceğimiz ve aslında pek de gizli olmayan yanlarımızı, Emin de bütün çıplaklılığı ile tuvallere dökmüş, işin rengini, cinsini cibilliyetini cesaretle söylemiş fırça darbeleriyle..”Kral çıplak” dediğimiz ve çıplak gerçekleri tartıştığımız geçen günün, toplumsal vurgulamalarını, dışa vurumlarınıÇizenel çok iyi biliyoruz ki, yıllar öncesinden sanatçı duyarlılığıyla emeğiyle tekniğiyle ve öngörüleriyle gündemlere taşımış bir aydın insan olmanın mutluluğu ile gülümsüyor bizlere. Nihayetinde, ister dört ayaklı ister dört ayaklı olsun, bazı tabular geç de olsa farkedilebildi diye.
Sonuçta 3 ritminsergilenen renklerinden ve şekillerden, çizgilerinden ve dahası vurgulamalarından taşan anlamların yarattığı ortak bir melodiyle buluşmamak imkansız.
İşte bu ortak melodide, sergiyle tanışan, konuşan, etkileşen her bireyin kendi özel katkısı da vardır, bakan, gören algılayan beyninin yaşanmış derinliklerinden kaynaklanan.
Güzel olan bilimin ve sanatın ışığının yarattığı ritimlerin uzlaştığı, kesiştiği ve buluştuğu zamanları çok daha sıklıkla yakalamakta kararlı olan insanlarımızın varlığının daha da artmasıdır.
Bilimin  ve sanatın insanlığın iki yaşamsal kanatları olarak, zorlukları ve sorunları aşmada bizlere verdiği cesaret ve ümidin gücü ile, geleceğe güzel bir akılla bakma ve mesafe alma yaşamımızın her zaman ayrılmaz bir parçası olsun.
Bilimin ve sanatın öncüleri bilimciler ve sanatçıların saçmakta olduğu ışıkları ve ritimleri farkedebildiğimiz, yaşayabildiğimiz ve yaşatabildiğimiz oranda gelecek daha güzel  daha aydınlık olacaktır.
Not: Resim sanatçıları, Çizenel, Değirmenci ve İnatçı bugün basınla buluşacak AKM’de. İlgili gazeteci dostlara yeniden duyuruyorum.