Öncelikle belirtmek gerekir; ifade özgürlüğü temel insan haklarındandır bu nedenle en üst düzeyde Avrupa hukuk kurumlarınca korunur ve kısıtlanması gerekli durumlar da çok dar tanımlanan özel durumlar için söz konusu olabilmektedir. Yurttaşların ifade özgürlüklerini çok büyük bir oranda medya aracılığı ile yaşama geçirmeleri de dikkate alınınca olayın doğrudan medya ya da basın özgürlüğüyle doğrudan ilgili olduğu ortaya çıkar.
Geçtiğimiz 7 Haziran Perşembe günü, Lefkoşa Ara Bölgedeki Fulbright Merkezi’nde düzenlenen İfade Özgürlüğü Konferansı’na katıldım. Tam gün bir program içerisinde devam eden konferansta konuşmacılar, ifade özgürlüğü ve uygulamalarda yaşanan sorunları hukuksal, siyasal ve ekonomik boyutları içerisinde katılımcılarla paylaştılar. Soru ve cevap diyalogları içerisinde somut yaşanmış örneklendirmeler de yapılarak, günümüz teknolojisi içerisinde yaygınlaşan  toplu iletişim olanaklarının toplumların demokratik yaşamlarındaki stratejik rolleri de tartışılarak değerlendirmelerde bulundu
Oturumun öğleden sonraki oturumunda ise, ifade özgürlüğü haklarının Kıbrısın iki tarafında sivil toplum tarafından ne kadar etkinlikle kullanabildiği ve iki toplumun birbirlerini anlamada hem kolaylaştırıcı bazan da manipülasyonlar nedeniyle zorlaştırıcı yönleri üzerinde duruldu.
Konuşmacılardan Strasburg  Avrupa Konseyi medya ve İnternet Bölümü Başkanı  Silvia Grundmann, bir hukukçu olarak, Avrupa Konseyi üyesi 47  ülkede ulusal insan hakları kurumları ile işbirliği yaparak, basın ve internet ortamındaki gazeteciliğin ve gazetecilerin haklarına tecavüzlerin önlenmesi ve korunmaları için çalıştıklarını söyledi.
Şu anda üye ülkelerdeki tutuklu gazetecilerin üçte birinin Türkiye’de olduğunu da söyleyen Grundmann,  gazetecilerin ve gazetecilerin  korunmasına daha fazla yardımcı olacak olan yasaların yapılması konusunda tavsiye ve yardımlarda bulunmakta olduklarını, daha yumuşak yasaların oluşturulmasına çalıştıklarını belirtti.
Özellikle “defamation laws” olarak bilinen nam ve şöhreti yaralayıcı yayınlarla ilgili yasaların gazeteciler için çok tehlikeli durumlar oluşturduklarını ve bu yasaların gazeteciler üzerinde birer tehdit oluşturarak onları denetlemekte kullanıldıklarını söyledi. Grundmann özellikle Birleşik Kırallık’taki Nam kötüleme kanunların gazeteciler için çok maliyetli olduğunu sözlerine ekledi.
İnternet haberciliği üzerinde de duran Grunddman, bu alanda disenformasyon, sahte haberler ve zararlı bilgilendirmeler konusunda mücadele verilmekte olduğunu, internete yüklenen bilgilerin denetlenmesi yönünde uygun algoritimlerin geliştirilmesi çalışmalarının devam ettiğini söyledi. AB Komisyonun da bu konuda gerekli yasaların hazırlanması çalışmalarını başlattığını da ifade eden hukuk uzmanı Grundmann, gelecek olan kuralların orantılı, transparan yasal çerçeveler olacağının altını çizdi.
İnternet hizmeti sağlayıcılarından da daha transparan ve erişilebilir uygulamalar istediklerini bunun internet ortamını daha sorumlu ve etkili kullanımını getireceğini de belirten Grundmann, AB Komisyonun bu konuda birortak anlayış belgesi yayınladığını ifade etti.
Grundmann, polarize olmuş toplumların birçok önemli sorunlar yaşadıklarını ve ürettikleri üzerinde de durarak, toplumdaki her kesimin ve farklı düşünenlerin birbirlerini dinlemeleri gerektiğini, çoğulcu bir medyanın gelişmesi ve medya okuryazarlığının da tüm yaş grupları için gerekli olduğunun üzerinde durdu.
Ancak bu şekilde çok daha iyi bilgilendirilmiş, tartışma ortamlarından yararlanabileceğini, iyi işleyen bir demokrasi için de bunun vazgeçilmez olduğunu da anlatan Grundmann,  sözlerini şöyle tamamladı:
“Kaliteli gazetecilik daha maliyetlidir ancak gazetecilik etik anlayışına uygun ve sarih yasal düzenlemelerle içerisinde ekonomik sorunlarla editoryal meselelerin ayrı tutularak birbirine karıştırılmadığı bir medya ortamı, medyadaki çoğulculuğun korunmasının da garantisidir”
İfade Özgürlüğü Konferansı’nda uzmanlar gözüyle ortaya konan tartışılan ve değerlendirilen konular gerçekten çok önemliydi; Sağlıklı bir çok seslilik, çoğulculuk ve demokrasi adına. Neden demokrasi? Tabii ki toplumsal sorunlarımıza en iyi çözümleri bulabilmek için.