İhtiyaçlardır canlıyı yönlendiren ihtiyaçlarını gidermeye...
Aslında bu çok basit bir söylem fakat baktığınızda uygarlığın geldiği düzeye ciddi bir anlam kazanır bu söylem.
Temelinde yatan bilgileri ve bilgileri üreten bilim felsefe ve çağdaş teknolojiyi takdir etmemek imkansızdır..?
Dilerseniz bir gezintiye çıkın tarih denilen zamanın derinliklerine...
Ve başlayın saymaya tarih safhalarını işte burada yakın çağ ve daha sonra yeniçağ daha da evvel orta çağ ve bu da ilk çağ dahası ilk çağdan da çok önceleri.
Miladın önceleri...
Hatta ulaşın homosapienslere...
İnsanın ihtiyaçlarını gidermek adına nasıl mücadele ettiğini görürdünüz...
Yine ihtiyaçları göreceksiniz oralarda...
Ve mevcut olanakları veya üretim araçları da diyebiliriz onlara.
Boğuşurcasına mücadele içindeler...
Kan dökmekten bile çekinmezler bir nebze huzur için değmez derseniz haksız olmazsınız kanımca.
İhtiyaçlarını gidermek için.
Şimdi gelin bugünlere değişen ne?
Gittikçe çoğalan ihtiyaçlar hala temelde yatan öz güdüler ve ihtiyaçları gidermek için değişik yöntemlerle boğuşan insanlar.
Üretim kavgaları, üretimi geliştirme üretimi çeşitlendirme, değerlendirme kavgaları ve bu arada ölesiye, öldüresiye rekabet...
Ve paylaşım, daha doğrusu paylaşamama kavgaları.
Ama bir de sorar mısınız kendinize bunca gelişmekte olan uygarlık gelişme oranında HUZUR bahşediyor mu insanoğluna.