Mevzide nöbet tutanların kurşunu bitecek kadar azalmıştı.

Nöbet tutanların ve tutmayanların umutları da bitecek kadar azalmıştı.

Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki “Türk Cemaatı’nın” anayasal hakları gasp edildiğinde;

Çocukların okulu,

Genç çiftlerin, ev yapmak için bir torba çimentosu,

Türk köylerinin elektriği,

Hayalleri bitecek kadar azalmıştı!

Ta ki, canını kurtarana dek sürmüştü, çaresizlik ve azlık!

Azalmışlık!

Sonrası,

Bolluk.

Yüz altmış bin kişinin kuzeyde bıraktığı mülke, Altmış bin kişinin yerleşmesi!

Ganimetin Romanı!

Sonrası,

Cenevre Konvansiyonu!

“Uluslararası Silahlı Çatışmalarda Uygulanabilir Yasa ve Geleneklerin İhlali”

Demografik yapıda değişimler!

Nüfus taşıma, ve kolay yurttaşlık politikaları…

Kültürel yozlaşmalar…

Bolluk ve Bereket kavgalarının başlaması,

Kıskançlıklar.

Modası geçmeyen öykünmeler…

İhya oldunuz mu?

Olmamışa benziyoruz!

Derken,

Annan Planı ve yarattığı inşaat ekonomisi.

Her yağmurda;

Çirkef içinde yüzen mahalleler, kentler.

Ganimet üzerinden yükselen hayatlar, aşırı kazançlar…

Hedefsiz ve belirsiz yarınlar.

Olsun!

Parti delegesi olsun, bizim olsun.

İhya oldunuz mu?

Hiç sanmıyorum.

Daha az irade, daha çok sermaye!

Dediniz mi? Demediniz mi?

Devlet inşa ettik;

İhya olamadık!

“Su temin” projesini inşa ettiniz;

İhya olamadınız!

“Sur içini” terk ettik;

İhya olamadık!

Yirmi beş bin yataklı Turizm tesisleri inşa edildi, ihya olmanıza yetti mi!

İhvan ile yola çıktınız yine ihya olamadınız!

Demokrasinize küfürler istediniz, verdiler veriştiridiler… Mutlu musunuz?

Ben değilim.

Portokala, turiste, arpaya, keçiye, süte teşvik istediniz; teşviklendiniz!

Daha iyi bir duruma geldiniz mi?

Hayır!

“İhya” kollarını açmış sizi mi bekliyor?

Yanılıyorsunuz!

Bir asırlık: Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne gel bizi ihya ve inşa et diyorsunuz, kötü yönetime de teşvik versin istiyorsunuz! Ediyor da veriyor da!

Bir asırlık Cumhuriyete:

Gel bizi ilhak ve iltihak et diyenleriniz var!

Yine yanılıyorsunuz!