Makarios Druşotis.

Su katılmadık bir Hellen milliyetçisi midir, değil midir.

Öyle bir şey yok ama Druşotis’in bir niyeti var, iyi olmayan ve has Hellenik olan bir niyet ve zihniyet, buna çok da hayret etmemek lazım o da en az adaşı kadar Hellen.

Anastasiades hidrokarbon yataklarının paylaşılmasını hele de Akdenizdeki Kıbrıs Cumhuriyeti  Münhasır Ekonomik Bölgesinin Türklerle paylaşılmasını kabul etmemiştir ama bir an için kabul ettiğini düşünürsek, böyle bir ön kabul Kıbrıs sorunun barışçı çözümünü isteyen, isteme ihtimali olan herhangi bir barışçı Elen tarafından hem de ‘büyük bir hata hatta suç’ olarak telakki edilmemeli.

Makarios Druşotis,  dün Yeni Düzen gazetesinde yer alan  yorumunda – röportajında ,  bunun bir hata bir yanlış ve nerdeyse ‘ davaya ihanet olduğunu / olabileceğini ima etmektedir.

Kıbrıs sorunu üzerine yazmakla ünlenen Druşotis, ya çok satan kitaplar yazarı olmak için çabalamakta ya da bir yazar olarak kalemini adaşı Makarios’un  yeminli enosis politikasının sıkı bir takipçisi olmasından kaynaklanan ‘ Baf’tan Apostolos Andreas’a, Limasol’dan Girne’ye kadar’ Hellen devleti olarak Avrupa Birliği içinde ve muktesabatına tavizsiz, derevasyonsuz, Türk haklarının( eşitliğin kabulü gibi hakların birincil hukuk olmadığı olamayacağı ve Türkiye’ye karşı veto haklarını da kullanmaktan bir an bile ve asla vaz geçmeyeceği bir üniter Hellenistik devlet taraftarı ve propagandacısıdır.

Kıbrıs sorunu, ister Elen ister Türk olsun  biraz da bilgiçlik taslayan ve asıl gayeleri daha çok satılmak alkışlanmak olan sözüm ona araştırmacı gazeteciler yazıcılar akademiciler yüzünden / onların marifetleri,  manipülasyonları spekülasyonları yüzünden iyice incir ipi gibi uzamış, kedinin oynadığı yumak gibi karmakarış içinden çıkılamaz hal almıştır. ( misal ; Türk olmadığımızı kanıtlamak için canını yiyen ve arabayı atın önüne koyarcasına  KC devletini Kıbrıs adasında yaşayan milletlerin halkların Türklerin ve Elenlerin önüne koyma heveslisi yazıcıların yazıları kitapları)

Tarih profesörü de olan bir akademisyen kendi doğduğu yıl olan 1958’e kadar EOKA tarafından öldürülen en az 50 Kıbrıs Eleni ve ona nispetle az olan Türk varken ‘ benim doğdum yıllarda Türklük  - Elenlik yoktu, milliyet duygusu köylerde hiç yoktu’ diye yazabilmekte ve fakat EOKA’nın önde gelenlerinin  doğdukları yaşadıkları köyde anılarına dikilmiş olan büst ve heykeller ile akademici araştırmacı yazara nanik çekmekte olduğu hakikati gözlerden kaçmamaktadır.

Ben de Kıbrıs hakkında yazayım albenisi ile yazıcı tayfası temennilerini hakikat sanmakta olsa da hakikatler akademisyenleri BM’i GK’ni boşluğa düşürmektedir.

Adaşı Makarios ile aynı ideali paylaşan Makarios Druşotis ‘ Karanlık Yön EOKA’ kitabına da ‘ EOKA Kıbrıs Halkının ENOSİS tutkusunun vücut bulmuş haliydi’ satırları ile başlayarak Kıbrıs adasında Türk varlığını tamamen inkâr etmekteydi ve şimdi de Baf’tan Apostolos Andreas’a, Limasol’dan Girne’ye HEllenik bir devletten söz ediyor.

Olay bundan ibaret.

Makarios Makarios’tur