Kipriyanu anlaşma konusunda sıkışınca, bunu meclisime, ulusal konseyime onaylatmalıyım diyerek birkaç gün izin istedi ve aldı.
Alış o alış, kaçış o kaçış.
Bir daha o noktaya dönmedi gelmedi.


Bay Vasiliu’yu siyaset dünyasında nerdeyse kimse tanımıyordu ve seçimi kazandı. Kim mi destekliyordu. Elbette ki AKEL.
AKEL’in desteği yeterli mi elbette hayır, peki nasıl kazandı.
Çünkü Elen komşularımız için, her zaman hellenik, PAN HELLENİK milli mesele herşeyden önce gelir.
Ulusal sorunlarının çözümü konusunda bütün partilerin hem de OY BİRLİĞİ ve dahi GÖNÜL BİRLİĞİ  ile  inşa ettikleri bir ULUSAL STRATEJİLERİ var ve iç siyasetlerinde ne kadar kapışırlarsa kapışsınlar milli meselede çelik gibi sağlam duruyorlar ulus olarak.

 

Türk konukları ile her toplantısında ORTAK VATAN diyen AKEL in, ULUSAL KONSEY de ELAM ile gönül ve karar birliğine varıyor olmasıdır bir kez bile EŞİT ORTAK, EŞİT EGEMENLİKLİ ORTAK DEVLET demeyişinin nedeni.
 

Nerdeyse hiç tanınmıyorken seçim kazanan Vasiliu’nun, çok tanınmışken seçimi niye kaybettiği az biraz düşünülmeli değil midir.
 

Denktaş ile Vasiliu’nun uzun müzakereleri sonucunda ortaya çıkan ‘’Galli Fikirler Dizisi’’ üzerinde görüş belirtme noktasına gelince,  Denktaş 104 maddeden oluşan fikirlerin 90 dan fazlasına evet demiş ve diğerlerini de tartışılabilir bulduğunu açıklamışken, Bay Vasiliu ne yapmıştır ‘ müdahale, tek yanlı müdahale hakkını kesinlikle redderken, kabul ettiği hiçbir madde olmamış ve tek yanlı müdahale hakkı dışındaki diğer tüm maddelerin GÖRÜŞÜLEBİLECEĞİNİ bildirmiştir.
Arkasından da seçim gelmiş ve bizim Galli Fikirler Dizisindeki 90 dan fazla maddeyi kabul etmemize karşın, Vasiliu yeni seçilen Bay Klerides’e hiçbir şeyi kabul etmemiş ve hatta görüşmemiş bir müzakereci olması için Cumhurbaşkanlığını devretmiştir.
Buna startejinin uygulanması denir.

 

Ve fakat bütün ömrünü günübirlik taktik politikalarla geçirmeyi marifet bilen Talat’ın da, bir stratejinin müzakerecisi olan AKEL Genel Sekreteri ve stratejinin o dönemdeki Cumhurbaşkanı ve görüşmeci  olan Hristofyas karşısında ne hallere düştüğünü, nerdeyse Sarayönü Meydanında kendini asmaya karar verir gibi olduğu hatırlanmaktadır.

Akıncı ve ofisi de,  ne yazık ki stratejik hedefe yaslanmayan günü birlik taktiği marifet sanıp da ‘ GARANTÖRLÜK TABU DEĞİLDİR’ diyerek masaya oturmuş ve  strateji bilmezliğin kurbanı olarak, nerdeyse sadece GARANTÖRLÜĞÜN TARTIŞILDIĞI bir müzakere sürecinin tarafı olmuştur.
Strateji ve taktik meselelerine devam edeceğim yeri geldikçe, panayır panayır gezmek bir seçim taktiği olur da beş yıl daha o makamda oturup rahatıma bakarım,  ha bire de müsamere yaparım zihniyeti  ve buna karşın da  başkent başkent gezen Anasatasiedes stratejisinin çelik gibi duran esnemez ve ila nihaye Türkler masada kalsın zihniyeti.

Bakalım Akıncı ve ofisi yeniden seçilmek için stratejik zihniyete ihtiyacı olduğunu anlayabilecek mi yoksa ila nihaye müsamereye devam tavrını ila nihaye sürdürecek mi