İsrailliler’in Filistinli kardeşlerimizin topraklarını işgal ettikleri yetmezmiş gibi, durmaksızın düzenledikleri askeri operasyonlarla acımasız saldırlarını sürdürüyorlar. Son çatışmalarda Birleşmiş Milletler’in önerdiği beş saatlik ateşkesin ardından yine Filistinliler’in üzerine bombalar yağdı, yine masum insanlar ve çocuklar öldü.
Peki ne olacak bu iki milletin hali? Bu kavga nereye kadar sürecek?
Geçenlerde Türkiye’nin ünlü ses sanatçısı Yıldız Tilbe bir söz etmişti Yahudiler için.
“Almanlar şu Yahudilere az bile yaptı.”
Doğrusu Yıldız Tilbe’yi anlamamazlık edemeyiz. Onun yüreği Filistinli kardeşleri için yanıyor ve Yahudilerin neden bu kadar acımasız olduklarını sorguluyor.
Aynı sorgulamaları biz de yapıyoruz.
Bugüne kadar Alman Nazileri’nin Yahudiler’e uyguladığı soykırımı her zaman kınamış ve o acımasızlık içinde kaybolan masum Yahudiler’in hayatları için yazılar yazmıştık. Lakin gelin görün ki, Almanlar’ın onlara yapmış oldukları acımasız katliamları unutmuş gibi şimdi de Yahudiler, Filistinlilere yapıyorlar.
Halbuki pek çok acı yaşamış, bir vatan toprağı edinmek için büyük mücadeleler vererek bir toprak parçasına sahip olmuş şu Yahudi milleti, Filistinli komşuları ile çok iyi geçinmeleri ve “insan olduklarını” hatırlamalıdırlar.
Ne kadar acıdır ki, Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi “Haçlı zihniyeti” devam ediyor. Haçlı zihniyetinin en bariz örneği, Alman Başbakanı Angera Merker’in “Bu savaşta biz İsrail’lilerin yanındayız” deyişidir.
Merker’in şu seviyesiz ve insanlığa sığmayan ifadeleri bize bazı şeyleri hatırlattı nedense. “Acaba Merkel günah mı çıkartıyor? Geçmişte Almanların kaç bin tane Yahudi’nin günahına ve kanını girdiğini düşünerek vicdan azabı mı çekiyor?” soruları geliyor akla.
Olaya Haçlı zihniyeti açısından baktığımızda, şu bizim yarım asırdan yaşlı Kıbrıs meselesinin neden çözümlenmediğini de anlayabiliriz.
Gerçekten Almanlar geçmiş yaşacıklarını unuttular mı? Adamların adı üstünde... “Yahudi” dedin mi, türlü şeytanlık gelir adamın aklına. Dünya ticaret sektörünü avuçlarında tutan, Amerika, İngiltere ve Avrupa’da pek çok alanda söz sahibi olan Yahudiler, arkalarını Amerika’ya, İngiltere ve Almanya gibi güçlü devletlere dayayıp vurup da vuruyor. Amerika bence göstermelik de olsa “ateş-kes” diyor da bu İsrail acımasızlıklarına son vermiyor.
Bir ara ne kadar umutlanmıştık barış olacak diye. Galiba Rumların fanatiklerinden de fanatiktir şu Yahudi milleti. Sadece ben diyorlar da yine “ben”den başka bir şey demiyorlar.
Bundan iki yıl kadar önce Türk gemileri Filistinli kardeşlerimize erzak taşıması yaptıkları bir esnada, İsrailliler tarafından batırılmış ve pek çok insanımız ölmüştü. Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan çok sert bir tavır koymuştu hatta. İyi de etmiş şu Yahudi milletine. Hatırlayacaksınız şu “One minute” kelimesini. O toplantıda Erdoğan İsrail Başbakanını konuşturmamış ve salonu terketmişti.
Zaman için İsrail külahını yere indirdi ama yine de altın altın sokmaya devam ediyor. Örneğin İsrail Başbakanı kendisine yönelen yerinde eleştiriler ve kendi ordusu için, övgü dolu sözler etmiştir. Yani katillerin katili durumunda bir başbakan...
Mesela Kıbrıs’ın karasularında yapılan doğalgaz ve petrol araştırmalarına taraf olmuştu İsrail. İsrail’in Rumlarla işbirliğine gidişi, Türkiye’ye inat bir tutumdu esasında. Türkiye pabuç bırakacak bir ülke değildir. Günü ve saati geldinde, o da vurmasını bilir.
İsrailliler’in bombalarına karşı Filistinliler duracaklar mı? Elbette onlar da kendi olanakları ile cevap verecekler, İsrail halkının yoğun oldukları bölgelere havanlar yağdıracaklardır. Ölüme ölüm mü? Alın size ölüm.
Yine o ifadeyi kullanmak durumundayım.
“Dünyada neyi paylaşamıyoruz?”
Gerçekten savaşlar ve acılar insana bu cümleyi söyletiyor.
Ortadoğu’nun en büyük çıbanlarından biridir İsrail-Filistin çatışması. Bu iş nereye kadar gidecek Allah aşkına?
Elbette bir gün yeni siyasiler ve yeni yaklaşımlar bu soruna bir formül bulacaklardır. Lakin o “yeni siyasilerin” ne zaman bu arenada yer alacakları henüz kestirilemez. Çünkü keskinlik keskinliği getiriyor. Acılar ve kinler, nesilden nesile aktarılıyor. O halde bu meselenin nihai noktası nerede ve ne zaman gerçekleşecek?
İnsan şu şımarık Yahudi milletini görünce parçalanmış ve bir türlü bir bütün olamayan Araplar’a küfredesi gelir. Halbuki bütün Arap dünyası bir kilit olsa, ne Yahudiler’in bu saldırıları olacak, ne de büyük güçlerin enselerinde oynaması gerçekleşecek.
Haritaya baktığımızda İsrail’in, müslüman Arap ülkelerince çevrelendiğini görürüz. Görürüz görmesine de büyük güçler onlara da parmak atınca, mesele “parçala ve idare et” demeyi getiriyor. Büyük güçlerin petrol ve doğal gaz çıkarları, Arap dünyasını her zaman bölen ve parçalayan unsurlardır. İsrail de bu işin bir parçasıdır. Büyük hesaplar, büyük hesapları getirir. Kimin umurunda binlerce Filistinli’nin ölmesi? Kimsenin. Ölüm, ölenin yanına kalır. Acıları da onların yakınlarına.
Allah Filistinliler’e sabır ve güç versin. Başka ne yapabiliriz ki Yahudileri ve onlara arka çıkan Merkel gibi siyasilerin tutum ve kabul edilmez ifadeleri kullananları uzaktan da olsa eleştirmekten başka?