Hayatın akışı içinde insan pek çok acılarla ve açmazlarla karşılaşır.  O yaşananlar, kimilerine göre geçici, kimilerine göre de kalıcı ve unutulmazdır.  O bağlamda temelde insan hayatının “İyilik ve sağlıklı yaşam” esaslarına dayandığını ve öyle de olması gerektiğini düşünüyorum.
Şu anda Ramazan Bayramı’nı kutluyoruz da, yine de “İyi ve sağlıklı olana her gün bayram” ifadesini kullanmaktan kaçınmayız.  Ramazan Bayramınızı kutlarken, hep bunlar geçmiştir aklımdan.
Hani derler ya...
“Deliye hergün Bayram” diye...
Bu sözün söyleyen neden söylemiş?  Onu irdelediğimizde, bu sözün altında yatan gerçeğin, psikolojik ve sosyolojik nedenler olduğunu anlarız.  Bir diğer deyişle, “Hayata pozitif bakmak lazım.  Herşeyi dert edinirseniz, sizin için hiçbir bayramın anlamı kalmaz”dır.
Gerçekten insan hayatındaki acılar, hayatı kısaltıyor ve bununla beraber unutulmaz  duygusal olayların kaynağı haline geliyor.
Zamanında Allah namazı farz kılarken, beş vakit namazın derinliğinde de iki önemli unsur vardır.  Bunlardan birisi namaz kılarak ruhsal ve iç temizlik, diğeri de bedensel hareketlilik.
Madem bir adam beş vakit namazını kılıyor, demek iç dünyasındaki arınmayı da sağlamış oluyor.  O bağlamda bir bakınız bakalım beş vakit namaz kılan insanlarda eklem kireçlenmesi, boyun ve bel ağrıları var mı?  Yoktur.  Çünkü namaz üzerinden insanlar kendi kendilerine fizik tedavi uygulamaktadır.  Bunun adı, “İyilik terapisi”dir diyebiliriz.
İnsanlar belli yaştan sonra neden fizyotherapiste giderler?  Giderler çünkü hareketsizlik, onları o noktaya getirerek sağlığının iyileşmesi için çare ararlar.  Eskiden fizik tedavici mi vardı?  Yoktu.  Sadece şu anda gelişen tıp bilimi sayesinde kendi sağlıklarını koruyorlar.  Bu şarttır esasında.
Bazen gazetelerin sağlık köşelerini okuduğumda, özellikle Dr. Mehmet Öz’ün bilimsel yazılarında, “Yürümenin” sağlıkta esas olduğuna tanık olurum.
Gençlik yıllarımızı unutalım...  Artık yeni bir geleceğe ve “İyi ve sağlıklı yaşama” bakalım.
Gerçekten bunlar yabana atılacak şeyler değil.  İnsan gençliğinde herşeyi yer, sağlığı açısından kilo almayı pek kafaya takmaz.  Lakin bir yaşa geldikten sonra o zaman anlarlar gençliğin ve sağlıklı yaşamanın ne olduğunu.
Zaman zaman eşimle kısa yürüyüşlere çıktığımızda bazı olgun çağdaki insanların mahalledeki okulun çim sahasında maç yaptıklarına tanık oluruz.  Onların ter atışlarını, adeta ölümüne bir topun peşinde koşturmalarını görür ve onlara hayran oluruz.  “Bravo insanlara” demekten de geri kalmayız.
Eski insanların kullandığı bir söz vardır, sağlık ve kilo açısından.
"Unutmayın, bir dirhem et ayıp örter.”
BU söz, çok zayıf ve argo lisanında “kikirik” denen insanlar için söylenmiş söz olsa gerek.  Yani çok zayıflığın da hoş olmadığı mesajını veriyor bu söz.  Doğru olabilir ma, zayıflığın insan hayatı için önemli olduğunu söylemek gerek.  Bir bakınız bakalım zayıf insanlar kaç yıl yaşamışlar.
O bağlamda önemli olan sağlıklı beslenme, huzurlu olma, mutlu olma, en azından kısa da olsa bazı vücut eksersizleri yapma ve gerçek anlamda geleceğe yelken açmaktır.
Haliyle bayramlar gelip geçiyor da, bizler de, yani insanlar da bu dünyadan göçüp gidiyorlar.  Özellikle son zamanlarda tırmanışa geçen kanser vakaları aldı başını gidiyor. Pek çok sevenimizi bu dünyadan kopartıyor
Bütün bunları kafamdan geçirirken bayram yazımı “iyilik ve sağlık” üzerine kalame almak istedim.
Yine tekrarlıyorum...  Bugün bayram.  Bütün sevenlerinizle buluşma ve kucaklaşma zamanı.  Sadece bayramlarda buluşmak değil, sağlıklı ve iyi buluşmaktır önemli olan.  Bir diğer deyişle gerçek anlamda bayram yapmak istiyorsanız, “iyi ve sağlıklı” olunuz ki, mutluluğunuz artsın.
Kısacası “iyi ve sağlıklı” olana her gün bayram var demektir.  Daha ne diyelim ki...  İşte bayram, işte insan hayatı...
Ramazan Bayramınız kutlu ve mutlu olsun.  Hem de iyilikle...