Kendimizde aramaya, o dahi yetmez.

Kendimizde aramaya ve arayıp bulmaya başlamadıkça suçu suçları, kabahati, günahı bizi çevreleyen bu kötü yaşam ortamından kurtulmamız olası değildir.

Ellerimizle ve hırsa kurban ettiğimiz, daha çok para kazanmalıyım hırsına kurban ettiğimiz hatta kazanabileceğim en çok parayı en az emekle kolayca kazanmalıyım hırsına teslim ettiğimiz aklımızla ördük bu karabasan diye şikayetçiymiş  gibi davrandığımız ortamı.

Kabul  etmiyeceksiniz bilirim.

Zaten Nasreddin Hoca,  bin yıllık, onbin yıllık bir geçmişten görüp günü, çakmıştı alnımızın şakına hal-i pür melâlimizi ‘ kabahat’ demişti ‘ kabahat samur kürk olsa da kimse giymez’.

Kabahat giysisini giymediğinizi var sayıp gert gert gezinin ve kendinizden başka her kese atın kendi kabahatinizi.

Bu sizi kabahatın sanığı olmaktan kurtarmaz ki.

Sen Zümrütköylü, istersen Katakopya de köyüne, sen 1974 Ağustos’unda Rumların oturduğu kerpiç evleri 1974 Ekim’inde, o köye yerleşince yıkıp yerle yeksan eyleyen değil misin.

Sen Alsancak’a, istersen hayırrr,  o Alsancak değil Karava’dır de,  1974 Kasım’ında  o köye iskan memuru olarak atandığında, köyün en güzel evini henüz bekâr olan kendine, ikinci güzel evi babana, üçüncüyü ablana, ve sırayla eşe dosta tahsis ettikten sonra kura üsülüne başvurmadın mı.

Sen Lapta’ya yerleşen refiğim, yeterince limon ağacı var, şu limon bahçesini arsaya havale edelim diye, bahçeyi susuz, bakımsız bırakıp da kurutan değil misin, Aydın köylüler, Yeşilköy’lüler, Yedi Dalga’lılar ayni işlemi sizde yapmadınız mı.

Her yağmurda sel ile karşılaşan Girne de bahçeli evini 3-4 daire karşılığında müteahhitlere satan ve şimdi de gelmiş geçmiş bütün hükümetler diye saydıran, Limasol, Baf, Evdim ve diğer köylerden kasaba ve şehirlerden gelen 74 göçmenleri sizler, bizler değil miyiz.

Samur kürk olmasa da ; o kabahati sırtnıza yük diye yüklenip de kendi kendinizi suçlu sandalyesine oturtmadığınız sürece, bırakın az şiddetli yağmuru, iki damla yağmurda bile boğulacağınız günler yakındır.

Ya davranın, kolay gelsin.

Ya oturun oturduğunuz yerde geçmiş olsun ama geçmiyecek haberiniz olsun