Bayrak Radyo ve Televizyonu’nun usta programcısı, araştırmacı ve spikeri Kadriye Bayraktar’ın ani ölümü beni ve benim gibi nice insanı şoke etti diye bilirim.  Bir de sevgili Hakan Çakmak’ın genç yaşta ölümüne üzülmüştüm.
Ne kadar yazık... Ne kadar acı...
Sevgili Kadriye Bayraktar’la tanışmam, sürekli beni güncel programlarına konuk etmesiyle oldu.  Günün nabzını tutan programlarının lezzeti müthişti.
Gerçekte onun programları, özellikle yolda araç kullanan insanlar tarafından çok izlenen güzel programlardı.  
Her insan öyle program yapamaz bence.  Özellikle program yapımcısının kültürel zenginliği, insan ilişkileri ve insan psikolojisini okuması çok önemlidir.  Kadriye öylesine dolu dolu bir insandı.  Adeta ayaklı kütüphaneydi diyebilirim onun için.
Kadriye’nin o lirik ve ruh okşayan sesi hala kulaklarımdadır.  İçten gelen, yumuşak ve insana huzur veren etkileyici bir sesi vardı.  Konuşurken bile sesini daramatize eder ve sesinin rengine müthiş bir derinlik katardı.
Onun yaptığı programların tümünü derinlemesine yeniden dinlesek, ne kadar çok eskiye ve anılara yönelik güzellikler yakalarız bilir misiniz?
Gerçekten onun programları hep nostalji kokardı.  Sadece o değildi işlediği konular.  Çevreden tutun da, turizm ve halk sağlığına ve üretilen edebi eserlere de yönelikti.
Her zaman beni programına alma nedeni, benim sanat dünyamı ve sanat yaşantımı gözler önüne sermek, şiirlerimden bir demet okumak, yayınlamış olduğum eserin yaratılış biçim ve hikayesine dairdi.
Hatırlıyorum...  Yeni basılan ve henüz piyasaya süremediğim “Griyle Mavi” isimli şiir kitabım üzerine konuşuyorduk.  Bana “Neden Griyle Mavi” sorusunu sormuş, ben de kendisine duygularımı ve duygularımın rengini anlatmıştım.  Soyutluklar ötesindeki gerçekçiliği anlatmıştım.  Şiir kitabımın yorumundan sonra kendisine “Griyle Mavi” isimli şiirimi okuduğumda ağlamıştı.  Kirpiklerinin ucunda yaşlar belirmişti.
İşte o an, onun içindeki fırtına ve acıyı görmüştüm.  O bir etkileşimdi.  Gerçekte her insanın yaşadığı dramatik durumlar ve olgular vardır.  Sanırım onun da hayat gerçeğinde acılar ve kederler vardı.  O nedenle o şiirimden etkilendiğini düşünüyorum.
Bir keresinde de “Krallar da Ölür” isimli köşe yazılarımdan toplama, evrensel değerler taşıyan o kitabımın tanıtımını yapıyorduk.  Kitabın içindekiler listesine şöyle bir baktığında bana aynen şöyle demişti:
“Biliyor musunuz Sayın Güvenir, bu kitaptaki yazılar, bana yıllarca yapabileceğim program başlıklarını veriyor.  Neler neler varmış bu kitabınızda.”
Gerçekten de zaman zaman buluştuğumuzda bana, “O kitaptaki yazılarınız hala bana kaynak teşkil ediyor” demişti.
İşte öyle yüreği ve ruhu zengin bir genç kadındı Kadriye Bayraktar.  Son programında bana rahatsızlıklarından bahsetmişti.  Kendini pek iyi hissetmiyordu.  Galiba bir yerlere taşınmış veya bazı problemleri vardı.  Anımsadığım kadarı ile bir kızı vardı ve o küçücük kızı ile yalnız yaşıyordu.  Yıllar önce eşinden ayrılmıştı biçare.
Bütün bunlar, hayatın gerçekleridir esasında.  Evrensel değerler bağlamında mutluluk da, mutsuzluk da, gülmek de, ağlamak da tümden insanlar içindir.  O evrensel değerler bağlamında sevgili Kadriye işte hayatın öyle bir inişler çıkışlar grafiğinin tam ortasındaydı.
Hala daha anlayamadım Kadriye Bayraktar’ın bu dünyadan aniden göçmesini. 
BRT gibi önemli bir yayın kurumu için çok büyük bir değerin kaybolduğunu ifade edebilirim.  Kadriye kurumun en önemli elemanı olarak onun yerini doldurmanın da hayli zor olacağını düşünüyorum.
Allah’tan ona gani gani rahmet, yaslı ailesine ve BRT camiasına en derin taziyelerimi sunarım.
Velhasıl Kadriye gitti, arkasında hoş bir sada bıraktı bu gökkubbetin altında.  Yolun açık olsun, değerli dost Kadriye.  Yattığın yer cennet, ruhun nur içinde olsun.