Ülkemizde ve dünyada artan kanser vakaları, insanları daha da bilinçlenmeye ve farkındalık yaratmaya yöneltiyor.  Evvelki gün Kanser Hastalarına Yardım Derneği’nin düzenlediği “Meme Kanseri Farkındalık Ayı” kapsamında etkinlik düzenledi.  Bu tür etkinlikler gerçekten farkındalık yaratıyor.  Özellikle “erken tanı” açısından kanserle mücadelede geç kalınmaması gerçeği çok önemlidir.

                Bu etkinliğin en etkileyici görüntüsü,  etkinliğe katılan herkesin farkındalık yaratma açısından pembe renk elbise ve t-şört giymeleridir.

                Pembe giysiler...

                Pembe balonlar...

                Pembe pankartlar...

                Ve pembe aksesuarlar...

                Artık iyice belleğimize yerleşti pembe rengin anlamı.  Herhangi bir yerde pembe renk gördük mü,  otomatik olarak aklımıza kanserli insanların mücadelesi gelir.

                Bu etkinlikte dikkat çeken pankartlar da hayli ilginç ve etkileyiciydi.

                “Sigara meme kanserinin tetikleyicisidir.”

                “Annemi seviyorum...”

                “Farkındayım, korkmuyorum!”

                “Meme kanserinden korunabilirsiniz!”

                “Anne!  Hayatını kontrol et, SANA İHTİYACIMIZ VAR!”

                “Annemiz, ablamız, kardeşimiz, kızımız, teyzemiz, halamızın sağlığı için 200 km. yürüyoruz.”

                İserseniz bu pankartlarda verilen mesajları yorumlayalım.

                Bunların içinde beni en çok etkileyen pankarttaki ifade şudur:

                “Farkındayım, korkmuyorum!”

                Evet, cesaret...

                Kansere yakalanmaktan korkma, geç kalmaktan kork derler zaman zaman.

                O bağlamda kansere yakalanan ve moralini hiç bozmadan bu illetle mücadele eden hastaları takdir ediyorum.

                Kabul etmek lazım...  Bir hastanın yakalandığı illetten kurtulabilmesi için moralini çok yüksek tutması gerekir.  Şayet insan moralsiz olursa ve hep bedbinlik içinde yaşarsa, hayatı kararır.  Adeta ölümü bekler gibi bir sendroma girer.

                O pankartlardan beni etkileyenlerden bir diğeri da şudur:

                “Anne!  Hayatını kontrol et, sana ihtiyacımız var!”

                Ne kadar dramatik bir mesaj.  Öyle değil mi?

                Annesi kansere yakalanan bir çocuğun psikolojisini yansıtır bu pankartaki ifade.  Kanserle mücadele eden bir kadının çocukları, mutlaka büyük bir endişe içinde annelerinin verdiği o büyük mücadeleyi yakından izlerler ve hep, “N’olacak şu annemizin durumu?” sorusunu sorarlar kendi kendilerine.

                Tıbbın ve teknolojinin, hatta kültürel yapının geliştiği çağımızda sırf insan hayatını kurtarma mücadelesi verilmesi gerçekten düşündürücüdür.  O nedenle çocukların annelerine yaptıkları göndermeyi dikkate alarak kanserlilere destek ve moral vermek durumundayız.

                Bazen şu soruyu da soruyoruz kendimize!

                “Bugüne kadar kansere yakalanıp kurtulan oldu mu?”

                Olmuştur canım.  Hayatla ve çok yüksek bir moralle mücadele ederek bu hastalığı atlatan olmuştur ve hastalığını atlatan insanlar, nasıl kurtulduklarını basına ve medyaya açıklamışlardır.  Yani yüksek bir moral ve farkındalık...

                Kansere yakalanmış pek çok ünlü vardır.  Ve o ünlülerden kurtulanlar da olmuştur.  Bunlar birisi de ünlü film yıldızı Filiz Akın’dır.  Filiz akın farkındalığı ve hayatla verdiği kavgayı basına bayağı anlatmış ve bu hastalığa tutulan insanlara ışık olmuştur.  Saçları dökülen kadınlar, başlarına geçirdikleri perukla yaşamak zorunda kalınca,  almış oldukları kemoterapiden ötürü dökülen saçlarının en erken bir zamanda yeniden çıkacağini ve yine eski kendisi olacağını görmüşlerdir.  Neticede budanan bir ağaç gibi, bu tedaviden sonra ve yüksek bir moralle saçları gayet gür çıkmış ve hastalığı yenmişlerdir.  Bu süreç içinde yüzlerine yaptıkları moral makyajı da çok önemlidir.  Çünkü onlar, aynalarla barışık olmaz zorundadırlar.

                Doktorların kadınlara bir tavsiyeleri vardır.

                “Sık sık memenizi elleyiniz.  Şayet memenizin içinde şüphelendiğiniz bir topacık varsa, hemen doktora baş vurunuz.”

                İşte fakındalık orada başlar.  Yani kendi kendinizi doktoru olunuz, demek istiyor doktorlar.

                Kısacası bu etkinlikte meme kanserine karşı farkındalık yaratıldığını bir kez daha ifade edebilirim.  Kanserin acılarını normal insanlar bilmez, ancak onu çeken bilir.