Hemen hemen her gün gazetelerde bir sürü sevdiğimiz insanın ölüm haberlerini görürüz.  Ve üzülürüz.
Onların ölüm nedenleri, tümden kanserdir ama bilimsel olarak kanserin nelerden kaynaklandığını ve insan vücudunda ne gibi tahribatlar yaptığını hiç araştırdınız mı?
Tesadüfen elime bir kitap geçti...  Son okuduğum ve nefesimi tutarak içine daldığım önemli bir kitap...
Kitabın adı: Sessiz Bahar...
Yazarı da, ünlü biyolog ve çevre korumacısı Rachel Carson...
Kitabın içeriği, insan sağlığına menfi yönde etki yapan ziarai ilaçlar ve doğal kaynaklarla beslenen zehirlerdir.  Bir diğer deyişle insanların kanser olmalarına neden olan bir oluşumdur.
Bu kitabın önsözünü, ABD’nin eski Başkan Yardımcılarından Al Gore yazdı.
Sadece kitabın önsözünü okuduğunuzda, dünyada yaşamamızın bir mucize olduğunu görecek ve anlayacaksınız.
Kitapta temel madde Pesisit’tir.
Peki Pesitist nedir?
Pesitist, Tarımsal anlanda kullanılan bir ilaç olmasına karşın, insan vücuduna zerk etmesiyle birlikte kötü sonuçlar doğurabilen türleri ve zararları, bilim adamlarınca araştırılıyor.
Yine soruyorum!
“Persist” nedir?
Pesitist, zararlı organizmaları engellemek, kontrol altına almak, ya da zararlarını azaltmak için kullanılan madde ve maddelerden oluşan bir karışımdır.
Bunun tanımını bilim adamları yapıyor.
Bakınız bilim adamları nasıl tanımlıyor şu katil ilacı...
“İnsanların besin kaynaklarına, mal varlıklarına zarar veren hastalık yayan böcekleri, bitki patojenleri, yabani otlar, yumuşakçalar, kuşlar, memeliler, balıklar, solucanlar ve mikroplar olabilir.  Bir pesitisit, kimyasal bir madde ya da virüs ve bakteri gibi biyolojik ajan olabilir.”     
Bu kitabın yazarı, Pensilvanya doğumlu (1907-1964) Rachel Carson, gerçek anlamda insan hayatı, kanser, kanserojen maddeler, doğanın bozulması ve doğal kaynaklar üzerine yazdığı “Sessiz Bahar” kitabının parçalarını birçok bilim adamı ayrı ayrı öykü tadında kaleme almış ve tümünü birleştirerek kocaman bir kitap haline getirmiş.
    O değerli çalışmalarına bir anlam katmak için önsözünü eski ABD Başkan Yardımcısı Al Gore’nin anlattıkları insanı ne kadar çok etkiliyor...
Al Gore önsözde, yer altı ve yer üstü doğal kaynakların ne gibi evrelerden ve aşamalardan geçtiğini, geçerken de insan sağlığına ne kadar büyük zararlar verdiğini dile getiriyor.
Örneğin çitçiler, tarlalarında çıkan yabani otları ve zararlı böcekleri yok etmek için bazı zirai ilaçlar kullanıyorlar.  Veya bahçemizde çıkan argastileri yok etmek için püskürtülen ilaçlar.
Buna benzer hemen hemen her evde bir bela haline gelen hamam böceklerinin yok edilmesi veya farelerin öldürülmesi gibi kimyasal ilaçlar...
İşte bütün bu işlemler, var olmamız için verilen emeklerdir ama, gerçekte yok olmamıza neden olan emeklerdir, diyebilirim o uğraşlar için.
Ben bir bilim adamı değilim.  Ben, sadece bazı bilim adamlarının kanser için ne büyük mücadeleler verdiğini okurlarıma anlatmak istedim, bazı alıntılarla.
Bakıyoruz yaşantımızdan ilaçların neleri alıp götürdüğüne...
Ne büyük değerlerimizi kaybediyoruz kanser belası ile...
O nedenle gerek Sağlık Bakanı’na, gerekse Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı’na, Rachel Carson’un “SESSİZ BAHAR” isimli kitabını derhal okumalarını ve görevlerini yaparken, konulara daha bilimsel yaklaşmalarını öneriyorum.
Karar kendilerinin...  Belki “kendilerini, kendi alanlarında geliştirme adına bu işi yapsınlar” demem lazım, naçizane bir ifade ile.
Bütün mesele, gördüğümüz, ama gerçekte göremediğimiz hayatımızın cellatları kimyasal ilaçlar ve o ilaçları bilinçsizce kullanan tarımcılardır, diyorum.  Onları çok sıkı kontrol etmek de herhalde ilgililere düşen bir görevdi.