‘16 yüzyıla kadar mavi yoktu’ dedi ve durmadı devam etti.
‘Batının ünlü bilim dergilerinden birinde okudum geçen hafta, 1 yıl kadar süren titiz çalışmalar sonucunda elde edilen bir veri bu’ diye.
Hiç mi kendi aklı, fikri, gözü kulağı yok bu zatı muhteremin-lerin. Diyeceğim ama zatı şahane, bir de belgesel film ödülü sahibi. Yılın en iyi belgesel film ödülünü almış 2016 yılında.
Sanırım filiminin her hangi bir sahmesinde gökyüzü görünüyorsa, John Fitzgerald Kenndy boyamıştır o gök yüzünü amerikan bayrağındaki maviye.
İyi ki ömrümün son demlerindeyim.
Yoksa, hepten yapay zekalıların yaşayacağı bir dünya tam bir işkencehane olurdu.
Evet, insanlar bir canlı türü olarak insanlar, yapay zeka denen faşizan meseleyi büyük bir gelişme olarak görüyor ve hasretle bekliyor.
Bir arkadaşım vardı, yıllar önce, yeni aldığı arabasının kapısı kendisinin açıl komutu ile açılan model olduğu için, hayatında ilk defa oyuncak ayısı olmuş fukare çocuğu gibi heycan ve sevinç duymuştu.
Kabülümdür evet eski kafalıyım.
Evet, her bir insanın Hollywood kahramanları ile özdeşleşmesinden hicap duyuyorum.
Evet, ölünceye kadar Don Kişot ve İnce Memed ile Dillirgaya çıkan öğrenciler gerçek  kahramanlarım olarak kalacaktır.
Süperman ile başlayıp, Örümcek adam , Jeday gibi star wars kahramanları ve benzerleri, yapay zekayı hasretle bekleyenlerin ve denizin mavi değil de renksiz olduğuna inanların kahramanı olsun.
Ve insana insan olduğunu unutturarak herbirini yek diğerinin karbon kopyası haline getirmeye çalışanların ‘ aha sizi de, sizleri de geliştiriyoruz, hepinizi bizler gibi batılı, akıll,ı rahat insanlar yapmaya uğraşıyoruz.’ İşte size, sizin yerinize düşünecek akıllı ceplerden başlayarak yapay zekaya uzanacak bir süreç, haydi kobayımız,reklam spotumuz, tüketim eşyamız olun ve cebiniz para, kıçınız rahat görsün diye imla yazdıranların diktelerini ezber edip uygulayın.
Bu dünya artık dünya değil.
Karamsarım.