Şimdi ne mi olacak.
Korkarım ki, bu güne kadar ne olduysa yinelenecek ve nafile turlar devam edecek.
Kıbrıs Cumhuriyeti olarak kabul gören Kıbrıs elenleri bizim kararsızlığımızdan ve bu kararsızlığı artıran aman 3 ülkelere, batılı, doğulu meşhur diplomatlara şirin ve yumuşak görünelim pısırıklığımızdan faydalarını bir kat daha katlayarak ‘ biz görüşmelere hazırız’ masalı ile bizi dibelik pasifize edecekler.
Söylediğimiz hiçbir doğrunun, haklılığımızın arkasında duramadığımız için sürükleniyoruz.
Sürükleniyoruz.
Kıbrıs elenlerinin, Kıbrıs türklerini sadece azınlık kabul ettiği gerçeğinin peşinde, sanki de azınlık haklarını gün gele kabul edecek gibi bir görüntüyü rumların gözüne soka soka sürükleniyoruz.
İşte meclisleri bir kere daha ve en ufak bir tereddüt göstermeden, bize göre görüşme sürecinin en ağırlıklı konusu olan garantiler konusunda, GARANTİ ve GARANTÖR KABUL ETMİYORUZ, ETMİYECEĞİZ kararını aldı ve yalnız Anasatasiedes ‘in değil bundan sonraki bütün başkanlarını ve bizatihi Kıbrıs rum halkının kendini ÇELİK İRADE ile bağladı.
Biz halâ daha siyasi irade yok rumlarda diye kendi kendimize masal anlatıp duralım, onlar nasıl ve ne yönde şaşmaz bir siyasi ve milli iradeleri olduğunu gayet soğuk kanlı ve kararlı olarak yüzümüze çarptılar.
Sürüm sürüm sürükleniyoruz ve sürüklenirken de, vay sen benim ayağıma nasıl kurşun sıkarsın, yok hayır asıl sen bizim beynimize nasıl kurşun sıkarsın diye rahmetli Kâzım’ın kahvesinde bile kahkahalarla karşılanacak ince çok ince ipince plitikalar yapıyoruz ki, o incelikte politikalar hiçbir incirin çekirdeğini doldurabilmez.
Al birini vu diğerine, hiçbir kıymeti harbiyesi olmayan ağız dalaşları ile günü gün ediyoruz ki
Günü dün ede ede müzakere süreci denen şeyde çok ama çok geç kalıyoruz.
Sanki de KATAK günlerini yaşar gibiyiz.
Bu öyle bir dehşet, bu öyle bir komiklik ki, 3 taraflar bizim ne istediğimiz konusunda bir fikir sdahibi olamadıkları gibi, bizim halk olma ve bu halkın devletini kurma yaşatma konusunda hiç de kararlı ve ısrarcı olmadığımıza her gün daha dfa fazla inanıyor.
Yazık ediyoruz geçmişimize ve feda ediyoruz ‘ dediğim dedik çaldığım düdük’ diye diye, gelecek nesillerimize.