İyi pazarlar değerli okurlar. Bu hafta kazana daldırdığımız kaşıkla birkaç değişik konu  çıkardık. Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanının emeklilere yaptığı şaka, KIBTEK te uygulanan saat dilimi ve bilgisayar faturası,  Singapur gezisinden notlar ve 1959 yılında Türkiyede Büyük Millet Meclisinde Kıbrıs görüşmelerinde İsmet İnönünü görüşleri.  Umarım beğenirsiniz
 BAKAN YALAN SÖYLEMEDİ; ŞAKA YAPTI
Geçen haftaki yazımda Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanımız sayın Hamza Ersan Saneri kendi açıklamalarına dayanarak kutlamıştım. Sayın bakanımız askerlikte geçen sürelerin sigorta kapsamına alındığını ve eczanelerle sigorta emeklilerinin geriye dönük beş aylık ilaç paralarının ödendiğini söylemişti.
Geçen gün, beş aylık ilaç paramı almakiçin Sosyal Sigortalar Dairesine gittim. Ordaki görevli, en son ödemesi çıkmış ilaç parasının Mart ayına ait olduğunu söyledive. “Sizin ödenmemiş en eski ilaç paranız Nisan ayına aittir. Bu nedenle henüz sırasıgelmedi” dedi. Ben, bakanın açıklamasını söyleyice: “Maalesef bunu biz de duyduk ama öyle bir ödeme henüz yapılamdı” dedi.
Hayret ettim. Koskoca bakan yalan söyleyecek değil ya. Kendi kendime “Her halde şaka yapmıştır” dedim Sahın bakan, kusura bakmayın ama böyle şaka olmaz. Adanın bir ucundan 80 yaşında insanlar, sizin açıklamanız üzerine,  gelip sigortadan ilaç parasını  isteyecek, alacağı cevap “yok” olacak. Olmadı sayın bakan. Bunu size yakıştıramadım. Geçen hafta yaptığım kutlamayı da geri alıyorum.  Neden böyle açıklama yaptığınızı anlatıncaya kadar. İyi çalışmalar dilerim.

  ELEKTRİK KURUMU ANCAK ÖZELLEŞİRSE İFLAH OLUR
Elektrik kurumunun özelleştirilip özelleştirilmemesi konusunda birbirine zıt görüşler ortaya atılıyor. Ben bugün konuyla ilgili yorum yapmayacağım. Sadece kurumun kullandığı sistemlerle ilgili 2 küçük sorunu okurların bilgisine getireceğim.

1.  Elektrik kurumu hangi saat dilimini kullanıyor?   Yan taraftaki  resimde bulunan sıra numarası, 
KKTC saati ile 08.05 civarında kurumdaki  sıramatik cihazından alnmıştır. Üzerinde 09.27.00 yazıyor. Yani zaman öçlümü o derece hassas. Saniyeyi yüzde 1 mertebesinde ölçebiliyor. Ama hangi saat dilimini kullanıyor, onu anlayamadım. Bizim saatimizden 1.5 saat ileride.

2.Kurum, birkaç ay önce fatura dağıtmaktan vaz geçti. İsteyenlere kurum binasında fatura veriyor. Ama verdiği faturada anlaşılmaz kalemler var. Aşağıdaki  faturada, 164.5 TL hesaptan düşülmüş. Neden düşülmüş, görevliler açıklayamadı. O zaman, hesapların doğrtuluğundan nasıl emin olabiliriz?

 SİNGAPUR GEZİSİNDEN BİRKAÇ NOT
Geçtiğimiz haftalarda Singapurda gerçekleştirilen XXI. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresine davetli olarak katılmıştım. Bir hafta kongre doalyısıyla çabucak geçti. Kaldığımız şehri bile gezmeye fazla fırsatımız olmadı ama bu kısa sürede  bile unutulmayacak ve paylaşmaya değer şeyler bulmak zor olmadı. Bunlardan birkaç tanesini bugün paylaşalım.
 Kent çok güzel. Temiz. Mimari açıdan ilginç  yapılar çok.  Havaalanı derseniz bir başka dünya. 4 tane terminal binası var. Terminaller arasında trenler çalışıyor.  Kent içi ulaşım araçları çeşitli. Yol kenarları, köprüler, kavşaklar, hatta  20- 30 katlı binaların tepesi bile ağaçla dolu.  Yolda giderken karşı tarafa geçmek için bir yaya geçidi bulduk. Kaldırımda durup sağa sola bakınmaya, karşıya geçmek için arabaların azalmasını beklemeye karar verdik. Ama bu çok uzun sürmedi. Yolu geçmeye niyetlendiğimiz anlayan vasıtalar durup bize yol verdi. El sallayıp geçtik.  Bizde  alışılmış bir durum değil. 
 Kongre sırasında bir temizlik işçisiyle tanıştık. Bana Singapuru nasıl bulduğumu sordu. Aslında Kıbrısla Singapurun karşılaştırmasını daha önce kafamda yapmış, sosyal medyada da bunu paylaşmıştım. 
Orada da burdaki gibi cami ve kilise yanyana. Demek ki hem müslüman hem de hristiyanlar yaşıyor diye düşünmüştüm. Temizlik işçisine: “Singapur, Kıbrıs gibi” dedim. “Hem müslüman var, hem de hristiyan” Anında itiraz geldi: “Hayııırrr. Pek benzediklerini söyleyemeyiz. Bizde müslüman da var, hristiyan da var. Ayrıca Hindu da var, Budist de var, Ateist de var. Ama biz birbirimizle kavga etmiyoruz. Ülkemiz zaten küçük. Birbirimizle kavga ederek onu daha da küçültmeye niyetimiz yok”
Kendi kendime “Adam haklı” dedim.

TÜRKİYE’DE 1958 -59  DÖNEMİNDE   BMM’DE KIBRIS GÖRÜŞMELERİ (DEVAM) 
İsmet İnönü' nün görüşü:
BMM’nin 4 Mart 1959 çarşamba günü toplantısında, "Kıbrıs Mevzuunda hükümetin takip ettiği politikanın tasvibi hakkında başvekalet tezkeresi" üzerinde müzakere açılıyordu.
CHP meclis grubu adına İsmet İnönü, Kıbrıs anlaşmaları ile ilgili muhalefetin görüşlerini şöyle açıklıyordu:
"Muhterem arkadaşlarım, Kıbrıs ihtilafının halli için hazırlanan vesikaları tetkik ettik Bu vesikalar, şimdiye kadar tarafların takip ettikleri tezleri terk ederek yeni bir esası takip etmeleri neticesinde meydana gelmiştir. Bilindiği gibi, Kıbrıslılar arasında ve Türkiye ile Yunanistan arasındaki dava, son zamanlarda öz ve kesin çehresini şu şekilde göstermişti, Kıbrıs ihtilâlcileri ve Yunanistan devleti kâh ' self -determinasyon' veya 'Auto - Disposition' veyahut bağımsızlık talebi şeklinde dolayısıyle, kâh İngilizlerin kayıtsız şartsız çıkmasını isteyen bir müstemleke kavgası şeklinde doğrudan doğruya, Kıbrısın Yunanistana» ilhakını istiyorlardı.
Türkiyelin resmi isteği, Kıbrısın Yunanistana ilhakından kendi müdafaa ve emniyet hakları ve ırkdaşlarımızın selameti bakımından mahzurları dolayısıyle İngiliz idaresinin kalması adanın her halde başka bir devletin eline geçmemesi safhalarından geçerek, en son şu prensipte ifadesini bulmuştu; Kıbrıstaki Türk menfaatleri ve Kıbrıs cemaatlarının bir arada yaşamaları imkânının kalmaması
sebebiyle Kıbrıs adasının, Türkiye ve Yunanistan arasında taksiminden başka çare yoktur, denilmişti.
Bu tarz, Türk hükümetinin son fedakârlığı olarak büyük Mecliste kesin karara bağlanmış ve bu kararı milletin benimsemesini temin için hersey yapılmıştır.